15

464 51 13
                                    


"Bu yüzden görevimin sonuna geldim, çocuklar."

Müdürümün üzgün sesi odayı doldururken, içimde bir sıkıntı belirdi. Yıllardır onunla çalışıyordum ve artık sadece bir müdür değil, adeta ailemden biri gibi olmuştu. Onun gitmesiyle sanki içimde bir parça kopuyordu. Ancak yaşı gereği yerini başkasına devretmesi gerekiyordu, bunu biliyordum.

Yanımda duran sevgilim, hislerimi fark etmiş olmalı ki elime hafifçe dokundu. Gözlerimi ona çevirdiğimde, yüzünde şefkatli bir ifade vardı. Sessizce yüzümü süzüp, bana güç vermek istercesine elimi sıktı. Onun bu sessiz desteği, içinde bulunduğum duygusal ağırlığı biraz olsun hafifletmişti.

Müdürüm, sandalyesinden kalktı ve yavaş adımlarla yanımıza doğru ilerledi. Birbirimize baktık, kelimeler söylenmese de hisler ortaktı. Müdürüm bana yaklaştığında kolunu açtı ve sıcak bir şekilde bana sarıldı. Onunla geçirdiğim yılların tüm anıları bir anda gözümün önünden geçti.

"Seninle çalışmak benim için her zaman bir onurdu," dedi fısıldar gibi. "İyi bir polis oldun ve çok daha iyisi olacaksın."

Sımsıkı sarılarak onu bırakmak istemediğim bir an yaşadım. Gözlerim dolmuştu ama güçlü kalmaya çalışıyordum. Müdürüm sırasıyla diğer arkadaşlarıma da sarılmaya başladı. Her birine, kişisel bir şeyler söyleyip, onlara olan güvenini dile getiriyordu. Hepimiz, bu vedanın ne kadar zor olduğunu hissediyorduk.

Taehyung'un yanında duran Minho, sessizce onun kulağına eğildiğinde bakışlarımı onlara çevirdim. Minho hafif bir tebessümle, "Kuru kuru mu gidecek, keşke bir veda partisi yapsaydık," dedi.

Taehyung kaşlarını çatarak, sertçe cevap verdi: "Vedanın partisi mi olur, mal."

Taehyung'un bu sert çıkışı beni gülümsetti, istemeden de olsa hafif bir kahkaha kaçtı ağzımdan. Odaya yayılan hafif gerginliğin ortasında bile böyle anlık bir rahatlama herkese iyi gelmişti. Minho, Taehyung'un tepkisine aldırmadan omuz silkti ve hafif bir gülümseme ile geri çekildi.

Müdürümüz ise bizim bu kısa anlık sohbetimize kulak misafiri olmuş gibi bir bakış attı ama hiçbir şey söylemeden hafifçe gülümsedi. Sonra hepimize dönerek, "Aslında Minho haklı," dedi. "Belki de bir veda partisi hak ediyoruz, ne dersiniz?"

Odada kısa bir sessizlik oldu, herkes birbirine bakarken müdürüm devam etti: "Ama parti falan istemiyorum, sadece hep birlikte vakit geçireceğimiz sıcak bir akşam yemeği olabilir. Beni uğurlamanız için en güzel yol bu olur."

Bu fikir, odadaki ağır havayı hafifletmişti. Sevgilim, yanımda hafifçe omzuma dokundu, gözlerimdeki hüzün yerini yavaşça bir rahatlamaya bırakıyordu. Bu veda zor olacaktı, ancak en azından birlikte son bir güzel anımız olacaktı.

Müdürüm, gülümsemesini sürdürerek devam etti: "Hem yeni müdürünüzle de tanışırsınız. Mesai saati bitince hep birlikte gideriz."

Odadakiler birbirlerine bakarak bu fikri onaylar gibi başlarını salladı. Hepimiz bu fikre sıcak bakmıştık.

Sevgilim, alçak bir sesle, "Bu akşam güzel geçecek, göreceksin," dedi ve elimi hafifçe sıktı. Onun bu sakinleştirici sözleri, içimdeki duygusal karmaşayı biraz daha yatıştırıyordu.

Odadan çıkarken Taehyung, sessizce yanımda yürüyordu. Kapıyı kapattığımız anda aniden kolumdan tuttu ve beni hızla kendi odasına çekti. Şaşkınlıkla arkasından sürüklendim, tam bir şey soracakken kapıyı kapatıp bana döndü.

"Taehyung, n'apıyorsun?" dedim, hafif bir gülümsemeyle. Yüzündeki ciddi ifade, gözlerindeki parıltıyla birleşince bir şey planladığını anladım.

ColpoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin