"Noluyor burada? Sen kimsin?" diye sordu Taehyung, sesi beklenmedik bir sertlikle yükseldi. Gözlerini, karşısında duran kızıl saçlı kadına dikti. Kadın, Taehyung'a alaycı bir bakış attı, yüzünde kibirli bir ifade vardı. Taehyung'un içi, bu beklenmedik misafire karşı öfkeyle dolarken, kadından yayılan feromon dalgası neredeyse başını döndürecek kadar yoğundu.
Kadının bakışları, bir an Taehyung'un üzerinde oyalandı, sonra küçümseyici bir sesle cevap verdi. "Eski ruh eşiyim. Sen kimsin peki?"
Taehyung'un içi cız etti, ama kendini toparladı. Jungkook'un yoğun bakımda yatışı, zaten yeterince acı vericiydi; şimdi de bu kadın, geçmişten gelen hayalet gibi karşısında duruyordu. Yine de soğukkanlılığını korumaya çalışarak kadının yüzüne baktı. "Ben... sevgilisiyim," dedi Taehyung, sesi titremedi ama içinde fırtınalar kopuyordu. "Ve onun yanında ben varım artık. Burada ne işin var?"
Kadın gözlerini devirdi, ama Taehyung'un nefreti ve kararlılığı karşısında bir adım geri çekildi. Jungkook'un hayatındaki bu yeni düzeni kabul etmek zorunda kalacağını belli ediyordu bu sessizlik.
"Sen sevgilisi olabilirsin fakat onun benim fermonlarıma ihtiyacı var." Ortamın kızıştığını anlayan Jungkook'un annesi hızla ikisinin arasına girdi. "Maria sen şuraya otur bekle. Taehyung sende benimle gel."
Taehyung, Jungkook'un annesiyle yan yana yürürken kafasında bir düşünce dönüp duruyordu. Maria'nın söyledikleri onu derinden sarsmıştı, ama en çok merak ettiği şey başka bir konuydu. Neden Maria ve Jungkook'un ruh eşi bağı kopmuştu?
Bir an tereddüt ettikten sonra sessizliği bozdu. "Maria ve Jungkook'un ruh eşi bağı neden bozuldu?" diye sordu, sesi dikkatle seçilmiş kelimelerle doluydu. Aslında cevabı duymak istemediğinden korkuyordu, ama bilmek zorundaydı. "Onlar... ne oldu?"
Jungkook'un annesi derin bir nefes aldı, yüzünde beliren yorgun ifade Taehyung'un dikkatinden kaçmadı. Sanki bu konu onu yıllardır rahatsız eden bir yük gibiydi. Gözlerini bir an Taehyung'a çevirdi, sonra uzaklara baktı. "Maria..." dedi, bir an duraklayarak doğru kelimeleri bulmaya çalışıyordu. "Maria, Jungkook'u aldattı. Jungkook o dönemde gerçekten çok acı çekti, Taehyung. Olanları tam olarak bilmesen de, onun o zamanki halini görebilseydin... inan bana, o kadar kırılmıştı ki bir daha toparlanamaz diye korkmuştum."
Taehyung'un yüzü biraz soldu. Bu kadar derin bir yara olduğunu tahmin etmemişti. Sessizce dinlemeye devam etti, Jungkook'un annesi anlatmaya devam ediyordu. "Onlar ruh eşiydiler, ama Maria'nın ihaneti her şeyi paramparça etti. Jungkook ona hiçbir zaman aşık olmadı fakat ruh eşi olduğu için hep saygı duydu ve ona sahip çıktı.Jungkook, onunla arasındaki bağı kesmek zorunda kaldı. O kadar acı çekti ki... Feromonlar bile onun yarasını iyileştiremedi. Bir süre kendini kaybetmiş gibiydi, hiçbir şeyle ilgilenmedi. O dönemde kendini tamamen kapattı, bizi bile içeri almadı. Kendi başına savaşmak zorunda kaldı."
Taehyung, Jungkook'un ne kadar acı çektiğini düşündükçe boğazında bir düğüm oluştu. Jungkook'un dışarıdan güçlü görünse de içinde ne kadar kırılgan olabileceğini hiç bu kadar derin hissetmemişti. "Ama neden?" diye sordu sessizce, neredeyse fısıldarcasına. "Neden Maria bunu yaptı? Bir ruh eşi bunu nasıl yapabilir?"
Jungkook'un annesi omuzlarını hafifçe silkti, yüzündeki acı ifadesi daha da derinleşmişti. "Bazen insanlar kendilerini bile anlamazlar, Taehyung. Maria, o dönemde başka birini bulmuş. Jungkook'un yeterince sevmediğini düşündü belki de. Ama her ne sebep olursa olsun, Jungkook'un ruhunu paramparça etti."
Taehyung'un dudakları titredi, gözleri karanlık bir öfkeyle doldu. İçindeki haksızlığa uğramışlık duygusu yükselirken, dişlerini sıktı. "Nasıl olur da bir insan ruh eşine böyle bir şey yapabilir?" diye düşündü. Ama annesi haklıydı; bazı insanlar kendi duygularını bile anlamazdı. Yine de bu gerçeği kabullenmek, Taehyung için çok zordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/368855639-288-k573276.jpg)