10

464 55 27
                                    

Göğsümde hissettiğim heyecan ve atmaya başlayan kalp atışlarımın sesini duyabiliyordum. Jungkook'un evine adım attığımda ortamın sessizliği ve huzuru içime dolmuştu, ama bir yandan da içimdeki kıvılcım kendini belli ediyordu. Gözlerim onun parlak ve anlam dolu gözlerine kilitlenmişti.

"Bu isteğinden emin misin?," dedi Jungkook, gözlerinde hafif bir heyecan ve endişe parıltısıyla.

Ona yaklaştım ve elimle yüzünü okşadım. "Daha önce hiç bu kadar emin olmamıştım, Kook."

O an dudaklarımız birbirine çok yakındı, nefesimiz birbirine karışıyordu. Yavaşça başımı eğdim ve dudaklarına hafif bir dokunuş bıraktım. İlk öpücüğümüz yumuşak ve narindi, ama içimdeki alevin her geçen saniye büyüdüğünü hissettim.

Jungkook, öpücüğümüzü derinleştirirken elleri belime sarıldı ve beni daha yakınına çekti. Dudaklarımızın dansı giderek daha tutkulu bir hal alıyordu. Elleri bedenim üzerinde geziniyor, dokunuşlarıyla içimdeki arzuyu körüklüyordu.

Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu ve her nefesimde onu daha da derinden hissetmek istiyordum. Jungkook, öpücüğümüzü derinleştirdikçe bedenim daha da yumuşuyor, ona tamamen teslim oluyordum.

Ellerim, boynundan aşağıya omuzlarına doğru kayarken, onun sıcaklığını daha da içimde hissettim. Gözlerim hafifçe aralandığında, onun gözlerindeki tutkunun yansımasını görmek beni daha da cesaretlendirdi.

Aramızdaki bu anın yoğunluğu, sanki zaman durmuş gibi hissettiriyordu. Her şey sadece bizden ibaretti; dünyanın geri kalanı bu anın büyüsünde kaybolmuştu.

Bir an için öpüşmemizi yavaşlatıp birbirimizin nefesini dinledik. Elleri hâlâ belimde, gözleri gözlerimdeydi.

"Seninle böyle hissetmek..." diye fısıldadı, sesi titriyordu. "Bu his kelimelere sığmaz."

Parmaklarım hafifçe saçlarının arasına daldı ve ona daha da yaklaştım.

Arkasında ki koltuğa oturdu. Üstten ona bakarken gözlerini gözlerime kitleyip beni kucağına çekti. Altımda hissettiğim sertliğe kendimi sürterken o boynumu yemek ile meşguldü. Derince inleyip kafamı arkaya atarken elini hızla kafamın arkasına koydu.

"Daha yeni başlıyoruz Kim."

———-

Gözlerimi açtığımda güneşin sıcak ışıkları odayı dolduruyordu. Jungkook'un sıcak nefesini boynumda hissederken, dün geceyi hatırlayıp istemsizce gülümsedim. Kalbim hâlâ hızlı atıyordu; sanki gerçek bir rüyada gibiydim. İlk kez bu kadar yakın, bu kadar birbirimize ait hissetmiştik. Ve şimdi, bu anın sonsuza dek sürmesini diliyordum.

Yavaşça hareket edip yataktan kalkmayı düşündüm ama Jungkook'un elini belimde hissedince duraksadım. Onu uyandırmak istemiyordum. Sadece bir süre daha burada, onun yanında kalmak istedim. Kendi içimde bu huzuru bulmuşken, gerçek dünyanın karmaşasına geri dönmek istemiyordum.

Tam o sırada, masanın üzerindeki telefonun tiz sesi odanın sessizliğini böldü. Jungkook'un yüzüme düşen saçlarını usulca itip, yüzüme bakan uykulu hali gözlerimi yaşartacak kadar tatlıydı. Onun bu hâlini hiç kimseyle paylaşmak istemezdim. Ama telefon ısrarla çalmaya devam ediyordu.

Jungkook homurdanarak uzandı ve telefonu eline aldı. Gözlerimi ondan kaçırarak çıplak bedenimi örtü ile örttüm. Telefonu açmadan önce bana dönüp alnıma sıcak bir öpücük kondurdu. "Günaydın bebeğim."

"Alo?"

Sessizce onu izledim, bir yandan kendi içimdeki hafif utançı bastırmaya çalışırken. Telefonun diğer ucundan gelen ses, ne kadar zor bir sabaha uyandığımızı anlamamı sağladı. Jungkook'un yüzünde ciddi bir ifade belirdi ve kaşlarını çattı.

ColpoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin