chapter twenty two

130 26 187
                                    


car drive

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



car drive

Telefondaki kişinin söylediklerini ciddiyetle dinledikten sonra görmeyeceğini bilsem de refleks olarak kafa sallayıp onu onaylamıştım.

"Pekala, iki güne elimde olur değil mi?"

Karşıdaki kişi beni onayladığında yüzüm gülmüştü. "İstediğiniz gibi hazır olacak efendim, endişeniz olmasın."

"Lütfen öyle olsun." diye mırıldanmıştım. "İade etmek gibi bir şansım olmayacak çünkü."

"Endişelenmeyin, ürün hazır olduğunda size fotoğrafını ileteceğiz."

"Teşekkür ederim." Memnun bir şekilde telefon görüşmesini sonlandırdıktan sonra bilgisayar ekranından görüntülü konuşma yaptığım Nayeon'a bakmıştım.

"Ah, Jimin!" diye mırıldanmıştı heyecan dolu bir ifadeyle. "Yoongi'nin ne tepki vereceğini aşırı merak ediyorum!"

"Ben de!" Aynı hevesle bağırıp yatağa zıpladığımda devam etmiştim. "İstediğim gibi yapılırsa eminim ki o da bayılacak."

"Çok orijinal bir fikir!" Beni desteklediğinde gülümsemiştim. "Peki, nereden esti bu sürpriz hediye mevzusu?"

"Aslında hediyeden ziyade..." Bunu nasıl açıklayacağımı düşünürken biraz utanmıştım. "Biz, Yoongi'yle şey olduğumuzdan beri-"

"Sevgili?" Nayeon gülerek beni tamamladığında ona göz devirmiştim.

"Sevgili olduğumuzdan beri bir randevuya bile çıkmadık. Bir şeylerin ciddi olduğunu ona göstermek istiyorum. Bu yüzden böyle bir şey düşündüm."

"Ya!" Nayeon gözlerinden kalpler fışkırarak bana bakmıştı ekrandan. "Çok romantik. Kim derdi üzerine toz kondurmayan yüce Park Jimin'in bir başkası için böyle şeyler yapacağını?"

"Dalga geçme, salak." Ona kızdığımda odamın kapısı tıklatılmış ve susmasını işaret ederek dışarıdaki kişiyi içeri çağırmıştım. Annem içeri kafasını uzatıp, "Hadi." demişti. "Yemek hazır."

Onu onaylarken çıkmıştı. Nayeon'a veda edip yemeğe gittikten sonra sofraya oturmuştum. Bizimkiler sessizce yemeklerini yiyorlardı, ben de onları taklit ediyordum.

Yemeğin ortasına geldiğimizde, sonunda rahatsız edici sessizlik babam tarafından bozulmuştu. "Evet, Jimin." Bana döndüğünde ona bakmıştım. Bu sessizliğin hayra alamet olmadığını biliyordum. "Efendim?"

"Sana son olaylardan sonra kendini toparlaman için yeterli vakti verdiğimizi düşünüyoruz. Artık biraz konuşmaya ne dersin?"

Ah, bu hesap gününün geleceğini biliyordum elbette. Yalnızca bugün olmasını istememiştim.

"Tabii." Mecburen boyun eğdiğimde babam yerinde doğrulup bana vermişti tüm ilgisini. "Amacım sana yaşadığın zor durumu hatırlatmak değil. Ama bazı şeyler de takdir edersin ki göz önünde ve bu konuda seninle konuşmak için annenle oldukça ciddi bir münakaşaya girdik." İşte, o beklediğim şey geliyordu. "Söyle bakalım." demiş ve derin bir nefes vermişti. "Uğruna suya atlayarak hayatını kurtarmaya çalıştığın, başına bir şey gelmesinden korkarak deliye döndüğün ve birkaç günlük arabanı güvenle teslim ettiğin şu Yoongi; tam olarak neyin oluyor?"

hardest level of music [yoonmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin