chapter fourteen

147 34 320
                                    


the car accident

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


the car accident

Utancın ne olduğunu hepimiz bilirdik değil mi? Başından aşağı kaynar sular dökülmesi, yüzünün kıpkırmızı kesilmesi durumu, yerin dibine girme isteği.

Benim için de, bulunduğum evi sırtlayıp kaçmak.

"Abisisin." Bayılma numarası yapsam daha ne kadar rezil olabilirdim karşımdaki ikiliye?

"Hmhm." Yoongi gülerek duvara sırtını yaslayıp kollarını bağlarken düştüğüm durumdan ne kadar keyif aldığını açıkça gösteriyordu.

"Oldu o zaman." Daha fazla bu yükü kaldıramayacağım için kafamı sallayıp ufak adımlarla kapıya dönmüştüm. Adını bile bilmediğim, Yoongi'nin kız kardeşi kişisine elimi uzatmış, "Çok memnun oldum." demiştim gülerek. Kız da elimi tutup sıktığında geri çekilmiş, "Ben artık gideyim o halde, rahatsızlık verdim." demiş, onlar ne olduğunu çözemezken kaçma girişimimi gerçekleştirmiştim.

Yoongi beni sweatshirtümün kapüşonundan yakalayıp kendisine doğru çekmeseydi, başarılı oluyordum. Neredeyse.

"Dur bakalım sevgilim." demişti, özellikle bu kelimeyi kullanıyordu artık. "Buraya kadar gelmişsin, öyle hemen gitmek olmaz. Ayıp."

Yoongi'nin kardeşi kapıyı kaparken kendisi beni kolunun altına alıp kardeşine dönmüştü. "Jihyo, sen Jimin'e bir bitki çayı falan yapsana." demişti. "Onun sinirleri epey gerilmiş belli ki. Biraz sakinleşsin."

Ben reddedecekken kız abisini onaylayıp gözden kaybolmuştu. Yoongi beni salona götürmüş ve koltuğa oturtmuştu.

Onun kolunun altından çıkıp kollarımı bağlamış, sessizlik yeminime başlamıştım.

Birkaç saniye geçmişti ki, Yoongi, "Seni dinliyorum." demişti. "Jihyo gelene kadar dökül."

"Aa!" demiştim şokla. "Adı Jihyo demek, çok tatlı bir ismi varmış, kız kardeşinin!" Son kelimeye özellikle baskı yapmış ve omzuna yumruk atmıştım. Sessizlik yemini de bu kadardı. "Neden bir kız kardeşin olduğunu hiç söylemedin? Senin yüzünden kıza rezil oldum!"

Bana gülmeye başladığında ona kötü kötü bakmıştım. "Birbirimizi yemekten sana hayatım hakkında bilgiler vermeye pek zaman kalmıyordu, kusuruma bakma." demişti.

"Komik değil, gülmeyi kes." Ona bir kez daha vurmak istediğimde kolumdan yakalayıp beni kendisine yaslamıştı aniden. Beklenmedik yakınlaşmamız kalbimin ritmini bozarken ona bakmıştım. "Bana söylemiyorsun ama hayatında ilk kez gördüğün kız kardeşime söylüyorsun." diye mırıldanmıştı.

"Neyi söylüyorum? Ben kimseye bir şey söylemedim." Sinirle geri çekilmek istediğimde belimi sarıp bana izin vermemişti. Burun burunaydık yine. Kafa atacaktım, görecekti.

hardest level of music [yoonmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin