serenadeHani, başarısız olduğunuz zaman yıkılırdınız ya. Demoralize olur, üzülür, boğuluyormuş gibi hissederdiniz.
Ya vazgeçmek ya da ayağa kalkıp tekrar denemek elinizde olan tek seçeneklerdi.
İşte ben ne yapacağına bile karar vermekten aciz olan bir salaktım.
Yoongi beni o gün bir kez daha yüzüstü bırakıp gittiğinde dünyam başıma yıkılmıştı. Ne hissedeceğimi, ne düşüneceğimi bilemez olmuştum. 'Oyun bitti.' demişti. 'Artık büyüme zamanı.'
'Artık hayallerine ulaşmak isteyen iyi bir sanatçı olabilirsin. Çünkü artık hayatında buna engel olmaya çalışan bir baş belası yok.'
Madem birinci yılından beri varlığından şikayetçi olduğum bu adam artık hayatımda yoktu, o halde neden hala toparlanamıyordum?
Neden arkasından güçsüz düşmüştüm?
Başta bunun yalnızca hazımsızlık olduğunu düşünmüştüm. Beni bir oyuncaktan vazgeçer gibi bıraktı ve gitti. Benimle artık eğlenmiyor, diye düşünmüştüm.
Fakat bir haftadır onu her gördüğüm yerde ve görmediğim zamanlarda bile zihnimden çıkmaması, canımı acıtıyordu. Bu kadarı hazımsızlık olamazdı diye düşünmeye başlamıştım. Bu egomun sarsılması durumunu aşmıştı. Herkes normal haline dönmüştü, artık insanlar bana bakarken aptalca davranmayı kesmişti.
Öyleyse ben niye normale dönemeyen tek kişiydim?
O hayatımdan çıktı diye zil takıp oynamam gerekirken neden hala onu görmek canımı yakıyordu?
Sorularımın cevabını kendi beynimi yiyerek bulmaya çalışırken bir kulüp dersine daha gelmek zorunda kalmıştım. Bu arada, Hoseok da beni tamamen görmezden gelmiş sayılmazdı. Bir önceki kulüp dersine gelmediğim için bana çok kızmıştı. Benimle arkadaş olmak istediğinden değildi tabii öfkesi. O yalnızca işini profesyonelce yapmaya çalışan bir kulüp başkanıydı. Ben de en iyi öğrencilerden biriydim.
Jungkook'la olan kavgamızı tüm okul bir şekilde duymuştu ve Jungkook arkadaşının intikamını kendince almayı başardığı için bir kahraman gibi kasılarak geziyordu ortalıkta. Sadece bunu yaptığı için Taehyung'la aralarının bozulduğuna dair ufak bir duyum almıştım. Yine de halletmiş görünüyorlardı.
Hoseok'a gelince, o da beni bir köşeye sıkıştırmıştı ama sadece laflarla dövmüştü.
"Sen ve Yoongi'nin arasındaki şeyler zerre umrumda değil, kendi kişisel problemlerinizi okuldaki aktivite ve derslere yansıtarak bize her şeyi zehir edemezsiniz. O siktiğiminin kulüp derslerine geleceksin Park Jimin." İşaret parmağını tehditkar bir ifadeyle sallamıştı. "Bunu Yoongi için istemiyorum, sakın umutlanayım deme. O hala benim arkadaşım ve yaptığın pisliği onun gibi sineye çekmeyeceğim. Ama şimdilik o kulüpte bana lazımsın. Gerekirse grupları değiştiririz ama gelmek zorundasın. Korkma, sana kötü davranmayacağım. O kadar da adi biri değilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hardest level of music [yoonmin]
Fanfiction"Anlasana Park Jimin, seninle benden başka kimse uğraşamaz, arkadaşım bile." • "Gurur kelimesi ağzına hiç yakışmıyor Min Yoongi." Onun gibi alaycı bir sırıtmayı yüzüme yaymış ve bu kez de ben yüzümü ona yaklaştırmıştım. Ancak ben yanağımı yanağına d...