chapter eight

206 32 173
                                    

for you

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



for you

"Jimin-ah."

Kulağıma fısıldanan ismimle yerimde irkilmiş ve uyanmaya çalışmıştım. Çok yorgun hissediyordum.

"Jimin-ah..." İsmimi bu kez uzatarak söyleyen ses tonu, kulağa tatlı bir mırıltı gibi gelmişti. Hoşuma giden ses tonuyla sızlanıp yerimde kıpırdanmıştım fakat gözlerim hala kapalıydı.

Olduğum yerde bir hareketlenme hissedince bile gözlerimi açmamıştım. Altımdaki kumaşın üzerinde bir dokunuş hissettiğimde tekrar sızlanmıştım. Aynı dokunuş bu kez sertleştiğinde, belimde de bir tutuş hissetmiştim. Birinin sertliğimi okşadığını hissettiğimde, yatağın üstünde bacaklarımı aralamış, bunu yapana devam etmesi için izin vermiştim.

"Uyan." Tatlı fısıltı bu kez farklı bir şey söylediğinde gözlerim yavaşça aralanmıştı. Yoongi'yi bana gülümserken tam tepemde görmüştüm. Onu incelediğimde, üzerinin çıplak, elinin ise yorganın altına uzandığını görmüştüm. Parmakları tekrar iç çamaşırımı okşayıp geçtiğinde inlemiştim.

"Ya... Ne yapıyorsun?" Sızlanarak mırıldandığımda üzerime eğilmiş, parmakları iç çamaşırımdan yukarı tırmanıp göbek deliğime, oradan da göğsüme adım adım yükselmişti. Vücudum titrediğinde, "Ne yapıyor gibi görünüyorum?" diye mırıldanmıştı. Gözleri dudaklarımdayken söylediklerine odaklanmak çok zordu.

Konuşmama izin vermeden beni öpmeye başladığında omuzlarına tutunup ona karşılık vermiştim. Sabah sabah bu neydi böyle?

Dudakları dudaklarımdan ayrıldığında bakışları gözlerime tırmanmış, elini yanağıma koyup orayı okşamıştı. Yılışık halini garipseyerek ona bakarken yeniden konuşmuştu.

"Seni seviyorum."

"Ne?!"

Kan ter içinde yataktan kalkarken, bir kez daha "Ne?!" diye bağırmıştım. Çevreme birkaç saniye bakınıp, odamdaki yatağımda olduğumu idrak etmem zor olmuştu. "Ne?" Kendi kendime bir kez daha mırıldanıp her şeyin bir rüya olduğunu ve sertleştiğimi fark etmiştim. Elim aşağıya giderken, üzerimde yalnızca bir iç çamaşırı olduğunu hatırlamıştım. Beyaz iç çamaşırım ıslanmıştı.

"Sikeyim, bu neydi böyle?"

Rüyamda, zaten fiziksel olarak devamlı birleşme yaşadığım Yoongi'yi görmem çok saçma gelmişti. Üstelik ne demişti o? 'Seni seviyorum.'?

Lavaboya girip işlerimi hallederken kendime ancak gelmiştim. Gördüğüm garip rüyanın etkisi üzerimde bir ağırlık oluştururken telefonumun çaldığını duymuş, dişlerimi fırçalarken odama girip aramayı cevaplamıştım.

"Ne var?" Ağzım diş macunuyla dolu olduğundan zor konuşmuştum.

"Uyan da balığa gidelim, sabah oldu ve 10 dakikadır kapıda seni bekliyorum." Saate baktığımda, neredeyse geç kalmak üzere olduğumu fark etmiş, telefonu bir şey demeden Namjoon'un yüzüne kapatıp hızlıca hazırlanmıştım.

hardest level of music [yoonmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin