5. Bölüm: Çöküş

9 1 0
                                    

Gözlerimi araladığımda nerede olduğumu algılamaya çalıştım. Bir odadaydım. Lanet olası Erhan Uluhan getirmişti beni buraya değil mi? Başka kim yapacaktı zaten? Zır deli.

Hızlıca ayağa kalktığımda bakışlarım köşedeki çantama kaymıştı. Çantayı alıp içini kontrol ettikten sonra odanın kapısını açtım. Tam karşıda bir merdiven vardı ve yukarı doğru çıkıyordu. Hızla çıktığımda etrafıma bakındım. İstanbul Boğazı'nın ortasında bir teknedeydik. Manyak herif kaçmayayım diye beni tekneye mi koymuştu?

Hızlı adımlarla teknenin diğer tarafına geçtiğimde yanında birkaç adamıyla Erhan oturuyordu. "Gidebilirsiniz," dedi adamlarına. Bana şöyle yandan bir bakış bile atmadan uzaklaştı adamlar.

"Ne istiyorsun benden?!" diye bağırdığımda arkadan bir ses duymuştum.

"Bağırma." Bir kamaranın içinden Kağan çıkmıştı. Üzerinde siyah polo yaka bir tişört vardı. Aklını üşüttüğünü bu havada tişört giyimesinden anlayabiliyordum.

"Benim burada ne işim var?!!" diye daha fazla bağırdığında Kağan sıkıntılı bir nefes verip köşeye geçti. Ellerini pantolonunun ceplerine sokup yasladığı yerden beni izlemeye devam etti.

"Otursana biraz," dedi Erhan. "Konuşalım. Değil mi Kağan?"

"Aynen. Otur." Kollarımı göğsümde birleştirip dikildiğim yerde durmaya devam ettim. "Keçi," dediğinde kaşlarımı çatıp yüzüne baktım.

"Öküz olmaktan iyidir."

"Ben miyim öküz?" dedi durduğu yerden uzaklaşıp bana doğru yaklaşarak. Ellerini ceplerinden çıkarıp etrafımda döndü. "Oysa sen, yıllarca bir öküzle yaşadın."

"Savaş'tan daha öküzsün," dedim önüne geçerek. "Gıcık."

"Savaş için, abim gibi demiştin değil mi?" diye sordu gözlerini hafifçe kısarak.

"Esenler senin hiçbir şeyin değil Leyla," dedi Erhan. "Gel kızım, gel de anlatayım sana gerçekleri."

"Ne anlatacaksın?" dedi Kağan, babasına bakarak. Bakışları bana döndü. "Yıllardır seni manevî kızı gibi büyüten adam, el kadarken seni annemden almış. Sırf bize düşmanlığından. Kısacası olan bu."

"Kağan," dedi Erhan. "Bu şekilde olmaz oğlum. Daha sakin."

"Siz, ne dediğinizin farkında mısınız?" dedim çatık kaşlarla. "Böyle bir şeyin imkânı yok."

Geriye doğru birkaç adım attım. "Dur," dedi Kağan. Başımı çevirdiğimde teknenin iyice kenarına yaklaşmıştım. Düşeceğim kadar gerideydim. Bileğimden yakaladığı gibi çektiğinde resmen neye uğradığımı şaşırmıştım. Bir kolu da sırtımdaydı, düşmemem için refleksle sarmıştı. Hızla kendimi geriye çektim.

"Siz gerçekten delisiniz. Hemen dönmek istiyorum. Ve bir daha hiçbirinizin yüzünü görmek istemiyorum."

"Kıyıya döneriz kızım," dedi Erhan. "Ama ikinci dediğin olmaz. Sen benim kızımsın, benim soyadımı alacaksın. Ben sana bizden çalınan yılları veremem ama bundan sonra hep beraber olacağız. Ben, sen, abin ve kardeşin."

"Ne?" dedim çatık kaşlarla. "Ne abisi, ne kardeşi? Hiçbir dediğinize inanmıyorum."

"Hemen gidip bir test verebiliriz," dedi Erhan. "Çünkü ben, senin benim kızım olduğuna eminim."

Bakışlarım Kağan'a döndü. "Babana bir şey söyle istersen. Kafayı sıyırmış. Tanıdığım iyi psikiyatri klinikleri var. İstersen anında yatışını yapabiliriz. Aksu taktirde direkt Bakırköy'ü arayıp ikinizi de ters gömlekle götürmelerini rica edeceğim."

AteşkesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin