17. Bölüm: Nadide Çiçek

2 0 0
                                    

"Nereye gidiyoruz Kağan, söylemeyecek misin? Kim var üst katta?" dedim asansörü beklerken. Başım dönüyor diye koluna girdirtmişti.

"Özel biri," dedi saçlarımın üzerine küçük bir öpücük bırakırken. Neyse ki etrafta kimse yoktu şu an. Asansör geldiğinde Kağan bir üst katı tuşladı.

"Kim o özel biri?" dedim çatık kaşlarla. Dudakları kıvrıldı. "Gülme Kağan, kafanı aynaya sokarım şimdi."

"Soksana," dedi üzerime doğru bir adım atarak. Sırtım asansörün duvarına yaslandığında yavaşça yüzüme doğru eğildi. "Hadi yavrum." Asansör durduğunda hızla yanından uzaklaşıp asansörden indim. Arkamdan seslice güldüğünde başımı çevirip ters bir bakış attım. Yanıma gelip kolunu uzattı. Koluna girdim. Beraber koridorda ilerledik. Bir odanın önünde durdu. Elini kapının koluna atmıştı.

"Kim var burada?" dedim yeniden.

Derin bir nefes aldı. "Annem," dedi. "Annem var."

"Annenin nesi var?"

"Trafik kazası geçirdi yıllar önce. Şu an felçli. Gözleri açık ama mumya gibi. Doktor hastane odasında bakılması gerekiyor dedi. Başında bir kadın bekliyor yıllardır. Seher Hanım. Seni, annemle tanıştıracağım."

"Ne olarak?" dedim sessizce. "Neyin olarak?"

"Sevdiğim kadın olarak."

"Peki öyleyse," derin bir nefes aldım. Üzerimi düzelttim. "Nasıl gözüküyorum? Bilsem hazırlanırdım."

"Çok güzelsin," dedi gülümseyerek. "Hadi girelim," dedi. Başımı salladığımda kapıyı araladı. "Merhaba Seher Hanım."

"Hoş geldiniz Kağan Bey. Ben sizi yalnız bırakayım." Başıyla bana da selam verdiğinde hızla ben de selam verdim. Seher Hanım çıktığında bakışlarım yatakta öylece yatan Eylem Hanıma kaydı. Bakışları oğlunun üzerindeydi. Tüm vücudu buz kesmiş gibiydi, semsertti, soğuktu.

"Annem," dedi Kağan, annesinin yanına yaklaşarak. Elini tuttu yavaşça. Üzerini öptü. "Nasılsın bugün? Seni daha iyi gördüm." Kadınını bakışları oğlundan bana kaydı. Kağan da annesinin bakışlarını takip edip bana baktı. "Sana özel birini getirdim. Benim için çok kıymetli birini."

"Merhaba," dedim ellerimi önümde birleştirerek. "Ben, Leyla." Başını salladı Kağan.

"Leyla," dedi tekrar ederek. "Benim sevdiğim kadın, anne." Eylem Hanım beni süzdü baştan aşağıya ancak bakışları rahatsız edici değildi. Hatta, o an hoşuna gitmişim gibi hissetmiştim.

"Neslihan size ne kadar benziyor," dedim gülümseyerek. Gerçekten de çok benziyordu. Kağan babasını daha çok andırıyordu ama Neslihan'ın saçları, gözleri, yüz hatları.. Her şeyinde annesinden bir pay vardı. "Sen de babana," dedim Kağan'a bakarak.

"Anne," dedi Kağan başını çevirerek. "Çok güzel, değil mi?"

"Kağan," dediğimde gülümseyerek bana bakmıştı.

"Öyle ama bi' tanem," dedi. "Çok güzelsin."

"Abart," dediğimde biraz daha güldü. Bir elini uzatıp annesinin saçlarına dokundu yavaşça. Derin bir nefes aldı.

"Küçükken de hep böyle saçlarını severdim," dedi. Annesi zaten biliyordu, bana anlatıyordu. Eylem Hanımın gözleri doldu hafifçe. "Neslihan çok kıskanırdı." Annesinin gözlerinin içine baktı. "Merak etme anne," dedi sanki anlamıştı ne düşündüğünü. "Ben Nesli'ye söylerim. Gelir birkaç güne yanına. Biraz hâlsiz, hasta gibi. Şimdi sana da bulaştırmasın." Gülümsedi hafifçe. "Biz gidelim, sonra yine geliriz." Bakışları bana kaydı Eylem Hanımın. Kağan'ın dudaklarındaki gülümseme büyüdü. "Tamam, onu da getireceğim."

AteşkesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin