32. Bölüm: Sinir Harbi

5 1 0
                                    

"Kağan'ın söylemeye cesareti yok ama, üç buçuk aylık hamileyim. Babası da Kağan." dediğinde kalbimin üzerine büyük bir ağrı hissettim. Elimdeki ultrason kağıdına baktım bir süre. Gözlerim doluyordu. Hayır. Dolmamalıydı. Ben ona daha büyük bir yalan söylerken o bana bunu söylemedi diye ağlamamalıydım. Ultrason kağıdı titreyen parmaklarının arasından yerde birikmiş karın üzerine düştü. "Evlenmek istediğin adam, baba olacak birkaç aya. Ve bir ömür yüz yüze bakacağız. Buna hazır mısın?" Hiçbir şeye hazır değildim. Kağan'ın bir çocuğu olmasına ise hiç hazır değildim. "Öğrenmen.."

"Kes sesini artık!" diye kükredi Kağan. Sesi yankılanmıştı. Kulaklarım uğulduyordu.

"Ne?" dedi Savaş. "Ulan sen.." Elimi kaldırdım. Sustu. Kağan önüme geçtiğinde başımı kaldırıp yüzüne bakamıyordum.

"Leyla yemin ederim söy.." İçimde beliren öfke elimden kustu, yüzüne bir tokat attım. Başı diğer tarafa dönerken sesi kesilmişti.

"Sakın gelme," dedim ve koşarak ilerlemeye başladım. Evet koşuyordum çünkü yakalanmaktan korkuyordum. Yakalanacağım şeyler ise çok farklıydı. İçim deliniyormuş gibi hissediyordum. Sevdiğim adamın bir başka kadından çocuğu olacaktı ve o bunu aylardır biliyordu. Aylardır benden saklıyordu. Durumumuz aynı değildi. O bana insan gibi anlatabilirdi bunu ama ben.. Ben anlatırsam giderdi. Biliyordum. Yine de yüreğim yanıyordu. Başka bir kadın hamileydi. Kağan baba olacaktı ve annesi ben değildim. İster miydim peki? O bebeğin annesi olmak ister miydim? Bu soruya cevap vermek istemiyordum. Oysa cevabı kendi içimde çoktan vermiştim. Kusmak istiyordum. Kusmak ve midemdeki her şeyi boşaltmak. Yirmi dakikayı geçik bir süredir yürüyordum. O kadar çok üşümüştüm ki yirmi dakika daha böyle yürürsem yere yığılıp kalabilirdim.

Kağan'ın bebeği olacaktı. Kağan baba olacaktı. Bu yüreğimdeki en ağır yükü ona söylediğim yalandan sonra. Arzu bunu bana o nefretle bakan gözleriyle söylediğine göre amacı beni aradan çıkarmaktı. Peki ben buna izin verecek miydim? Bir bebek için, sevdiğim adamdan vazgeçecek miydim?

Hava iyice kararmıştı. Saat geç değildi ama hava karanlıktı. Karşıda bir köpek havlıyordu. Saldırgan bir köpeğe benziyordu. Bir kediye havlıyor olmalıydı. Gözlerimden süzülen yaşları kazağımın kol kısmına sildim. Arkamdan bir korna sesi duyduğumda bu sesi tanıyordum. Kağan geliyordu arkamdan. Araba biraz gerimde durduğunda daha da hızlandım. "Leyla," dediğinde gözlerimden akan yaşı sildim. "Yalvarırım.." Peşimden geliyordu. "Beni dinle biraz. Yemin ederim söyleyecektim. Şu olayı atlatmanı bekliyordum. Leyla seni daha da üzmek istemedim."

"Olay iki gece önce oldu Kağan! Arzu üç buçuk aylık hamile!" diye bağırdım.

"Dinle beni.." Koluma dokundu.

"Bırak! Dokunma bana!"

"Buz gibisin Leyla, n'olur gel şuraya. Tamam nereye gitmek istersen oraya götüreceğim seni. Yeterki gel. Üşüme. Leyla, n'olur. Seni seviyorum. Yemin ederim seni çok seviyorum." Elini uzattı. Bakışlarım bana uzattığı eline kaydı. Kaşlarımı çatarak arkamı döndüm. Arabaya yürüdüm. Ön yolcu koltuğuna bindiğimde arkamdan gelip araya binmişi. Arka koltukta çantamı ve montumu gördüğümde hızla montumu alıp üzerime geçirdim. Ayaklarımı koltuğun üzerine çekip kollarımı dizlerime sardım. Alnımı dizime yaslayarak yüzümü kapattım. Araba ilerlemeye başladığında gözlerimden usul usul yaşlar akıyordu. Oysa şimdi yanımdaydı. Kokusunu hissediyordum. Elimi uzatsam dokunacaktım. "Eve mi?" Başımı salladım yalnızca. Arkada telefonum çalıyordu ama başımı kaldıramayacak kadar kötü hissediyordum kendimi.

Telefon sustu. Hemen ardından yeniden çalmaya başladığında derin bir nefes aldım. Başımı kaldırıp gözlerimi sildim. Ardından ise çantamdan telefonumu çıkardım. Figen aramıştı, Savaş aramıştı, Neslihan aramıştı, Bedirhan bile aramıştı. Kimseyle konuşmak istemiyordum. Telefonu kökünden kapattım. Çantamın içine telefonu bırakıp çantayı arkaya koydum. Arkama yaslanıp kollarımı dizlerime sardım yeniden. "Ağlama artık Leyla," dedi. "Dayanamıyorum. Yalvarırım ağlama. Allah belamı verse keşke. Leyla bana bağır, çağır, vur, canımı yak ama böyle ağlama. N'olur."

AteşkesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin