35. Bölüm: Hüküm Konulmuş Kız

2 0 0
                                    

Omzumda hıçkıra hıçkıra ağlayan Neslihan'a teselli vermek istiyordum ama bazen sözler kifayetsiz kalıyordu.. Kağan karşımda, dalgın gözlerle kardeşini izliyor, onu görmek bile hem üzüyor hem mutlu hissettiriyordu. Ozan sevdiği kadının yanından bir an olsun ayrılmıyordu. Kayra, Kağan'ın yanındaydı ve diğer yanında da Ali vardı. Figen ise savcı izni için gereken dilekçeyi yazıyordu.

"Leyla," dedi Figen. Başımı kaldırıp baktım. "Sonuna ismini ekliyor muyduk?"

"Evet," dedim başımı sallayarak. "Garip bir ismi vardı.."

"O gitti," dedi. "Ceyhun Bey var, yeni gelmiş."

"Ceyhun Bey mi?" dediğimde ayağa kalkacaktım. Ozan'a baktığımda Neslihan'ı hızla kendine çekti. Ben ayağa kalktım. "Ceyhun Diyar mı?" Başını salladı. "Yazmana gerek yok," dedim.

"Leyla," dedi Neslihan hıçkırıklarının arasında. İki eliyle elimi tuttu. "Yalvarırım al kızımı o adamın elinden. Yalvarırım." Öyle kötü ağlıyordu ki içim parçalanıyordu. Gözlerimden birkaç damla yaş süzüldü.

"Kalk," dedim başımı dikleştirerek. "Naz senin böyle olduğunu hissetmemeli. Ayağa kalk."

"Yapamıyorum," dedi başını iki yana sallayarak. "Kızım o benim! Yapamıyorum!"

"Kalk dedim!" Sesim yükseldiğinde kollarını tutmuştum. Ayağa kalkmak zorunda kaldı. "Sana yemin ederim, o velayeti de alacaksın, kızını da. Naz bu ailenin kızı. Hakan'ın elinde büyümeyecek. Yemin ederim onu alacağım ondan." Kollarını sıkıca boynuma sardı.

"Kızım," dedi Erhan Bey. "Gel," dedi. Neslihan'ı kollarımdan aldı.

"Baba," dedi Neslihan. Kötü ağlıyordu ve şu an teselliyi babasının kollarında buluyordu.

"Kağan, bakar mısın biraz?" Yaslandığı yerde hareketlendiğinde diğerlerinden uzaklaşmıştık. "Bak, söylememiş olmamak için söylüyorum yoksa şu an hiç sırası değil. Ceyhun.. Benim eski sevgilim." Kaşları çatıldı. Normalde daha büyük bir tepki verirdi ancak bulunduğumuz durum ve Hakan'ın bir takım fotoğrafları nöbetçi mahkemeye delil olarak gösterip ana mahkemeye kadar geçici velayeti üstlenmesi ve bu sabah da bir avukat ve polisler eşliğinde evi basıp Naz'ı alma durumu her şeyden önemliydi. "Figen bilmiyor, o yüzden Ceyhun'u tanımadı. Aramızda, en azından benim açımdan, duygusal bir durum yoktu. Ben üniversiteye yeni başladığımdan o son sınıftaydı. Aramızdaki şey yalnızca fizikseldi ve iki arkadaş gibi sohbet ediyorduk. Bunu sana anlatıyorum çünkü şu an kıskançlığın hiç sırası değil ve gördüğün üzere ben de olanları unuttum."

"Fiziksel bir ilişki," dedi derin bir nefes alarak. Kendine anlatıyormuş gibiydi. "Üniversitede.."

"Evet. Ve yüzüğümü verirsen umutlanmasına engel olabilirim." Erhan Bey görmesin diye çıkarmıştım ve o an cebim ya da çantam olmadığı için Kağan'a vermiştim. Cebinden çıkardığı yüzüğümü avcuma bıraktı.

"Sorarsa, direkt evleniyorum de."

"Evlenmiyorum ama, yalan söylemeyeceğim," dedim ve ona arkamı dönerek savcının dış tarafında bekleyen iki polise ilerledim. "İyi günler."

"İyi günler? Başsavcı şu an meşgul. Daha sonra.."

"Leyla Eryavuz geldi derseniz kabul edecektir. Eski arkadaşız." Yanındaki arkadaşına baktı.

"Bekleyin bir saniye," diyerek kapıyı tıkladı. Gelen komutla içeri girdiğinde diğer polisle kısa bir bakışma yaşamıştık. İçeri giren polis memuru çıkıp kapıyı açtı. "Buyurun."

"Teşekkürler," diyerek içeriye adımladım. İçeri girdiğim an kapıyı kapatmıştı. Ceyhun karşımda duruyordu. Ayağa kalktı.

"Hoş geldin," dedi hafifçe gülümseyerek. Bana elini uzattığında sağ elimle elini tuttum. Bakışları yüzüğüme kaydı.

AteşkesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin