23. Bölüm: Sevmeyi Denemek

3 0 0
                                    

"Timuçin.." dedim Kağan'a bakmadan.

"Leyla.." dedi yeniden. Yüzüne bakmadan hızla Timuçin'e yanına gittim. Dokunmak için ellerimi kaldırdım ama dokunamadan başımı öfkeyle Kağan'a çevirdim.

"Ne yaptın sen?!"

"Hak etti," dedi başını kaldırarak. "Bu herifin seni tehdit ettiğini biliyorum. Seni ve Figen'i. Ne için olduğunu söylemiyor ama tehdit ediyor, şerefsiz herif."

"Bir daha ona elini kaldırmayacaksın Kağan. Şu hâline bak. Herkes senin hakkında neler neler söyledi, ya kendi arkadaşın sana acımasız dedi ben yapmaz dedim. Yapmazdın çünkü."

"Senin için.."

"Benim için kimseyi öldüresiye dövme Kağan!" Hızla arkasına geçip bağlı kollarını açtım. "Bedirhan!!" diye bağırdım.

"Buyur yenge," dediğinde zaten kapının önünde bekliyor olmalıydı.

"Gel buraya." Bakışları Kağan'a kaydı. "Gel dedim Bedirhan!" Hızlı adımlarla yanıma geldi. "Yardım et, hastaneye götüreceğim."

"Yenge ama.."

"Kes sesini dediğimi yap." Kolunun altına girip ağır adımlarla ilerletirken ceketinin cebine elimi soktum. Araba anahtarını bulduğum gibi hızlı adımlarla çıktım deponun kapısından. Kilidi açtığımda ışıkları yanan arabaya ilerledim. Bedirhan arka kapıyı açıp Timuçin'i yatırmıştı. Hızla gaza bastım. Buradan hastane arabayı yüz kırkta kullanmamla yirmi dakika sürmüştü. İnip acilden içeriye seslendim. "Yardımcı olur musunuz?!!" İki erkek hemşire geldi yanıma doğru. "Arabada." Timuçin'i arabadan aldıklarında ben de peşlerine takıldım.

...

Yaklaşık bir saate tüm yaralarına pansuman yapılmış, tansiyonu epey düştüğü için de bir serum takmışlardı. Öylece duvara yaslanıp izliyordum. Savaş'a haber veremem gerekiyordu ama verirsem Kağan'la durduramayacağım bir kavgaya girebilirlerdi. Biliyordum. Timuçin her ne yapmış olursa olsun bugüne gelmemi sağlamıştı. O olmasa bu uğruna canımı vereceğim mesleği bile yapamazdım. Timuçin babam değildi ama ona değer veriyordum. Kapı tıklandı iki defa. Açıldığında Ozan kapıdaydı.

"Leyla," dedi. "Gelebilir miyim?" Başımı salladım. Şu an sakindim. İçeri girdi. "Ben durayım biraz, sen hava al. Olur mu?"

"Neden yaptı?"

"Dedi ya, senin için."

"Benim için mi?" Güldüm. "Benim için falan değil. Kendi için. Nefreti öyle büyük ki kendi için yapacağı şeylere beni bahane edebilecek kadar büyük. Biraz durur musun? Beş dakika hava almak istiyorum."

"Tabii, keyfine bak."

"Teşekkür ederim Ozan." Gülümsedi. Montumu üzerime geçirip odadan çıktım. Kendimi hastanenin dışında bir banka attığımda derin bir nefes verdim. Sıcak buhar yapan nefesimi izledim.

"Oturabilir miyim?" Sesini duyduğumda hızla başımı çevirdim.

"Hayır," dediğimde sıkıntılı bir nefes verdiğini duydum. Tam önümde durduğunda başımı çevirdim.

"Leyla, yapma böyle."

"Git Kağan. Konuşmak istemiyorum."

"Ama ben istiyorum."

"Senin isteklerini umursamıyorum." Ayağa kaltığımda önümde durduğu için fazla yakınlaşmıştık.

"Emin misin?" Başımı salladım.

"O Ozan'ın da alacağı olsun. Bilerek gönderdi beni dışarı. Güven sıfır bundan sonra. İkinize de."

"Onun bir suçu yok. Ben dedim."

AteşkesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin