Bu bölüm +18 İÇERİR! Rahatsız edenler o kısımları atlasınlar. Başlangıç ve bitimine uyarı koyacağım!
Keyifli okumalar.
...
Sabaha kadar gözümü bile kırpmamıştım diyebilirdim. Timuçin'e güvenmiyordum. Uykumda yastıkla boğma ihtimâli bile vardı. Ancak o bana güveniyor olmalıydı ki bir ara horlar gibi bile olmuştu.
Saat sekizi geçerken kapı açıldı. Kağan kapıdan başını uzattığında ayağa kalktım. Montumu ve çantamı alıp kapıdan çıktım. Elinde bana ait, pembe şeritli beyaz bir sırt çantası vardı. Üzerinde pembe kurdelesi de vardı. Tek omzuna asmıştı ve fazla komik gözüküyordu. Kendimi tutamayıp güldüm hafifçe. Telefonumu çıkardım cebimden. "Ne yapıyorsun sen?" dediğinde sırıtarak, hızla iki fotoğraf çektim. "Ya kızım, al şunu benden." Çantayı indirdi omzundan.
"Tak ya, ağırdır o ben taşıyamam onu."
"Ağır falan değil."
"Akşamdan beridir koltukta oturuyorum, ilk olarak götüm yapışmış resmen, ikinci olarak da belimi hissetmiyorum, üçüncü olarak kollarım kopmuş gibi. Taşıyıver, ne olacak?"
"Dedim sana Bedo dursun diye." Omuz silktim. Yanıma yaklaşıp beni kendine doğru çekti ve sarıldı. Kollarımı sıcak bedenine doladım. Karşı kapı açıldığında gece tanıştığım Ali Berk çıkmıştı. Bakışları önce beni buldu, ardından ise Kağan'a çevrildi.
"Kağan," dedi birden. Benden uzaklaşıp karşısındaki adama baktı Kağan.
"Ali," dedi kaşlarını havalandırarak. "Devrem," diye de ekledi. Şaşkınlıkla baktım yüzüne. Bir anda benden uzaklaşıp Ali Berk'le birbirlerine sarıldılar.
"Kardeşim benim," dedi Ali Berk. "Seni görmeyi beklemiyordum. Ne işin var burada?"
"Hatunu almaya geldim," dedi birden. Ağzı açık ayran budalası gibi bakarken bana doğru elini uzattı. "Gel tanıştırayım sizi."
"Biz zaten tanışıyoruz," dedi Ali Berk. Kağan'ın kaşları havalandı. "Leyla Hanım, halamla tanışıyorlarmış. Gece karşılaştık, halam tanıştırdı."
"Halan?" dedi Kağan. Çatık kaşlarının altındaki ciddi bakışları bana doğru döndü.
"Yeter abla," dedim. "Biraz garip bir tanışma hikâyemiz var, ben sana şöyle anlatırım."
"Ali benim devrem," dedi Kağan ve yeniden hafifçe gülümsedi. "Hakkari'ye üçümüz beraber gitmiştik."
"Ne günlerdi," dedi Ali Berk. "Ozan nerelerde?"
"Oda buralarda. Biz ayrılmadık onunla hiç. Ama seni görmeyi beklemiyordum. İzmir'den ne zaman geldin?"
"Üç ay olacak."
"Oğlum üç aydır buradasın, insan bi' haber verir ya."
"İşim başımdan aşkın be kardeşim. Babamla beraber dedemin ölümüyle işleri aldık. Arada halam geliyor falan. Bir de kuzen var bende, biliyorsun. Kayra. O geliyor falan. Yoğunuz yani. Yoksa aklımdaydın."
"O hâlde bi' ara bir yemek yapalım. Sen, ben, Ozan. Evlendin mi yoksa? Yenge de gelsin."
"Yok be oğlum, ne evliliği? İlk adım atan sen olacaksın o kuruma."
"İnşallah," dedi Kağan gülümseyerek. "Sen niye buradasın?"
"Babamın akşam tansiyonu yükseldi. Doktoru bir gece müşadede kalsın dedi. Ondan buradayız. İyi ama şu an, bir şeyi yok yani."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşkes
Novela JuvenilBir gece vakti, gökten düşen damlalar yüzümü ıslatırken hayatımı kurtaran bir adamın sonrasında hayatıma dâhil olacağını ben de bilmiyordum. Ya da hayatımı kurtaran adam için hayatımdan vazgeçebileceğimi.. ... "Arzu beni seviyor mu? Bilmiyorum, on...