28. Bölüm : Yalan Yumrusu

3 1 0
                                    

Ve işte Abant. Yoğun kar tabakasının altında bile büyülü gözüken bir yer. Kaldığımız bungalovun önünde dikiliyordum. Kağan bagajdan çantaları aldığında bana sadece anahtarı vermişti. Yanıma geldiğinde önden ilerleyerek kapıyı açtım ve içeri girdim. İçerisi soğuktu. Fazla soğuk. Başımı çevirip etrafa baktım. Ahşap merdivenlere ilerleyip yukarı çıkarken Kağan peşime takılmıştı. Üst katta yalnızca geniş bir yatak odası vardı. Kağan eşyaları bıraktığında yavaşça yatağa oturdum. "Şömineyi yakayım, çok soğuk," dediğinde başımı salladım. Aşağıya inerken sırtını izlemiştim. Aşağıdan gelen seslerle ayağa kalkıp çantamı açtım. Üzerimi değiştirdim. Yatağın sağ tarafına yatıp sağıma doğru yatarak büyük yatağın içinde girdiğim cenin pozisyonu ile küçücük kalmıştım. Üzerimi örttüm boynuma kadar.

...

Gözlerimi araladığımda aynı şekilde yatıyordum yatağın içinde. Hiç kıpırdamamıştım ama ısınmıştım. Başımı çevirip yanıma baktım. Yatağın diğer tarafı hiç bozulmamıştı. Kağan neredeydi? Ayağa kalkıp gözlerimi ovuşturarak aşağıya indim. "Kağan," dedim sessizce. Susamıştım. Mutfaktan kısık sesli müzik sesi geliyordu. Candan Erçetin - Yalan çalıyordu. Kapıda durup içeri baktım. Kağan mutfakta bir şeyler hazırlıyordu.

Yaslandığım yerden ayrılıp arkasından sessizce yaklaşarak beline sarıldım. "Dünyada ölümden başkası yalan mı?" diye sordum.

"Öyle sanıyordum," dedi.

"Görülen geçmiş zaman eki.. TM'ciydim ben canım."

"Avukat olmaya nasıl karar verdin?"

"Böyle durduğuma bakma, ben küçükken çok kavgacıydım."

"Böyle durduğuma bakma mı? Sen şu an kavgacı olmadığını mı sanıyorsun?"

"Durulmuş hâlim bebeğim," dedim gülerek.

"Ee?"

"O yüzden işte. Kavga etmeyi severdim."

"Sen sırf bu yüzden mi avukat oldun? Yani avukat olmasan kabadayı falan olurmuşsun."

"Niye, kabadayı olsam daha fazla mı yükselecektin?" Keyifle güldü.

"Her hâline yükseliyorum Leyla. Her seferinde daha fazla hem de."

"Yaa, işte beklediğim cevap. Aferin." Bir elimi uzatıp saçlarını okşadım.

"Bir de ağzıma ödül maması verseydin Leyla. Tövbe tövbe."

"Verebilirim," dediğimde güldü. Hatta, iki saniye kadar sonra daha çok güldü. Başını çevirdiğinde parmak uçlarıma yükselip dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım. "Üşürsün ama böyle," dedim sırtına dokunarak.

"Böyle dokunmaya devam edersen bırak üşümeyi, alev alacağız."

"Ne yapıyorsun?" dedim başımı uzatarak. Önündeki mantarı yeniden eline aldı.

"İnanılmaz güzel bir makarna."

"Ya," dedim gülümseyerek. Kapı çaldı. "Birini mi bekliyorduk?"

"Hayır," dedi çatık kaşlarla. "Sen bekle." Çekmeceyi açıp içinden çıkardığı silahı eşofmanının sırt kısmına doğru sıkıştırdı. Hızlı adımlarla mutfaktan çıktığında peşine takıldım ama biraz mesafeyle. Kapıyı açtığında bana doğru açıldığı için kim olduğunu göremiyorduk.

"Pardon, çakmağınız var mı?" diye sordu bir erkek sesi. "Kağan," dedi sonra da. Hızlı adımlarla yanlarına gittiğimde karşımda Ali Berk ve Kayra'yı görmeyi beklemiyordum.

AteşkesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin