Kalbimin içinde hissettiğim şeylerin tarifi yoktu. Sevdiğim adamın gözlerinin önünde can verecek olmamın tarifi yoktu.
On beş saniye..
On dört saniye..
"Açılın!" diye bir ses duydum. "Ablacım çekilsene! Amca ayı mı oynuyor?! Neyi çekiyorsun?!" Tanıdık olmayan bir sesti. İnsanlar açıldığında uzun boylu bir adam elinde bir balyozla koşarak geliyordu.
"Gel oğlum," dedi orta yaşlardaki adam. Oğlu geldiğinde hızla geriye çekildim. Figenler de ona alan açmışlardı. Adam kapıya vurdu bir kere. Olmadı, bir kere daha vurdu.
Dokuz saniye..
Sekiz saniye..
Bir kere daha vurdu.
Yedi saniye..
Boynumda çapraz asılı duran çantanın zinciri boynumu kesiyormuş gibi hissediyordum.
Altı saniye.
Cam sonunda çatladığında içimde yükselen umut ateşi beni yakıyordu, parçalıyordu, paramparça ediyordu.
Cam bir anda tuz buz olduğunda yine yerine sökülmemişti. Tam ortaya vurdu balyozu. Cam her yere saçılmıştı. Kağan bir anda camın içinden uzanıp hızla kollarını bana sardığı gibi dışarı çekti. Arabadan uzaklaştığında dizlerim titriyordu. Ayakta duramazdım ve duramamıştım da. Ayaklarım yere değdiği gibi yere düşmüştüm. Kağan da benimle birlikte yere çöktü. O an arabadan büyük bir patlama sesi geldiğinde hıçkırarak ağlamaya başladım. Tüm bedenim titriyordu. Kağan'la birbirimize sarılıyorduk. "İyisin," dedi sessizce. "Şükürler olsun. İyisin." Saçlarımı okşadı. Hıçkırarak ağlamaya devam ettiğimde sinir boşalması yaşıyordum. "Benim güzelim. Gel, gidelim." Başımı salladım hızla. Ellerimi tuttu. Ayağa kalktığında ben de ayağa kalktım. Büyük bir sarsıntıyla başım dönmeye başladığında yer ayaklarımın altından bir örtü misali çekildiğinde Kağan'ın kollarını vücudumda hissettim. Gözlerim ve bilincini eş değer olarak aynı anda kapanmıştı..
...
Gözlerimi ağır bir uğultuyla araladım. "Kızım," dedi bir ses. Tanıdık geliyordu. Bakış açıma başımda dikilen adam girdiğinde sesin ondan geldiğini fark etmiştim. Erhan Beydi. "Güzel kızım." Herkes odanın içindeydi. Kalbim hızla çarpıyordu. Başımı kaldırıp derin bir nefes aldım. Hıçkırarak ağlamaya başladığımda Figen hızla yanıma geldi. Bana sıkıca sarıldı.
"Kardeşim benim." O da ağlıyordu. Saçlarımın üzerini öptü.
"Doktor başında kalabalık dikilmeyin dedi," dedi Ozan. "Taşikardisi varmış. Tetiklenir dedi."
"Tamam, çıkın hepiniz," dedi Erhan Bey. "Ben kalırım."
"Ben kalırım," dedi Savaş.
"Hayır," dedi Kağan. "Herkes çıksın, ben kalırım."
"Oğlum," dedi Erhan Bey.
"Ben kalırım dedim baba. Çıkın."
"Oldu olacak oylama yapalım?" dedi Figen. Amacı beni biraz olsun güldürmekti. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım.
"Kağan," dedim başımı kaldırarak. "Kal."
"Tamam kızım," dedi Erhan Bey. "Sen ne istersen o. Hadi herkes dışarı. Herkes." Figen yanağıma bir öpücük bıraktı. Dışarı çıktı hepsi. Kapı kapandığında Kağan yanıma geldi. Kendimi kenara çektiğimde yanıma uzanmıştı. Başımı göğsüne yasladım. Birbirimize sıkıca sarıldık. Bir elini kalbinin üzerine bastırdı hafifçe.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşkes
JugendliteraturBir gece vakti, gökten düşen damlalar yüzümü ıslatırken hayatımı kurtaran bir adamın sonrasında hayatıma dâhil olacağını ben de bilmiyordum. Ya da hayatımı kurtaran adam için hayatımdan vazgeçebileceğimi.. ... "Arzu beni seviyor mu? Bilmiyorum, on...