b. 9

622 119 90
                                    


Cezarın Eşi

Akın merdivenlerden geri inerken saat oldukça geçti. Beklenilenden de uzun bir süreyi yukarıda onunla geçirmişti.

Koğuşuna girdiğinde Ozan ve iki kişi onu bekliyordu. İster istemez gerilsede belli etmemişti bu durumu.

Hoşgeldiniz, hayırdır?

Ozan: Hoşgeldin yenge abi şimdilik burayı temizletti. Bu iki arkadaş senin yakın koruman. Şimdilik sen iyileşip yukarı yerleşmek isteyene kadar öyle uygun gördü abim.

Hangi dediğine şaşırsa bilememişti çocuk. Sadece teşekkür edip gidişini izledi. Korumalar kapının iki yanında ki yataklara usulen yerleşti.

Uyumuycaklarından emindi Akın. Bu durum garip bir şekilde hoşuna gitmişti. Yatağına oturduğunda ağzından bir küfür kaçtı.

Siktir....

Tufan: Yenge bir sıkıntı mı var?

Ha, yok şaşırdım boş bulundum anlık. Kusura bakmayın yatın siz. Yada dur yatmadan tanışalım.

Tufan: Estağfurullah ne kusuru işimiz gücümüz sensin artık. Ben Tufan buda Yunus yenge.

Memnun oldum bende Akın ki siz bunu biliyorsunuz. İyi ya madem iyi geceler beyler.

Yatağı açıp içine giricektiki yastıkta bir adet gül, o güle iliştirilmiş küçük bir not gördü.

Cezardan

Evine, hoşgeldin sevgilim❤

Bu adam çok tehlikeli bir şekilde içini yumuşacık yapıyordu. Tek sorun bunların hiç birinin aslında gerçek olmamasıydı.

O gece yumuşacık yatak ve nevresimlerinin rahatlığı ile güzel bir uyku çekti.

Sabah ise koğuşun önünde Uzay ve Tufanın tartışması ile gözlerini açmayı elbette istemezdi.

Tufan: Yenge neyini anlamıyorsun, yengem izin vermeden girmen yasak!

Uzay: Ulan hem yenge diyor hem yasak! Deliricem ha. Tufan çekil arkadaşımı görücem.

Uzay neler oluyor? Ne güzel bir günaydın deme şekli bu.

Uzay: Bu hödük salmıyor ki diyelim en güzelinden günaydınımızı.

Tufan hayrola? Niye izin vermiyorsunuz? Hem karşındaki Uzay.

Tufan koca cüssesi ne tezat bir mahçuniyetle konuştu.

Tufan: Ozan abi kimse dedi. Yoksa Uzay yenge, yengemizdir o kimse değildir.

Eeee işte ne güzel diyorsun, salsana.

Tufan: İşte yengem sen onay vermeden Ozan abi dahil kimse yanaşamaz yanına emir budur.

Offf tamam Uzay yengeni sal gelsin, izin verdim. Tutturdular yenge yenge!

Uzay öfleye pöfleye geçti içeri. Akının önünde abartılı bir reverans yapmayıda ihmal etmedi tabi.

Uzay: Akın pardon Hürrem Akın Sultan'ım günaydınlar. Sabah şerifleriniz hayır ola. Biz fani kullarınızla kahvaltı etme şerefini zatı şahaneydiniz... Offf hadi acıktım kahvaltı edelim.

Akın kahkahayı bastı yataktan kalkarken.

Dedim ne vakit format atıp özüne dönücek kardeşim? Çok uzun sürmedi. Tufan biz kahvaltıya gide biliyoruz dimi, yemek hakkım var mı? Mapusluk içinde mapusluk mu çekicez?

Yunus: Estağfurullah abi yengem. Elbette serbestsin, biz de gelicez sadece o kadar.

Tufan: Yani haşa haddimize değil aynı sofraya oturmak yanında olup koruycaz.

Akın ağzını açıp konuşucaktı ama belli ki emirleri harfiyen uygulayan sadık adamlardı. Uzatmadan banyoda işini halledip Uzayın peşinden büyük yemekhaneye giriş yaptı.

Ama ne giriş, bir anda koca oda sus pus olmuş gelen kişi inceliyordu.

Uzay....

Uzay: Hıım.

Bunların hepsi niye beni yatırıp kesse mi? Sikse mi? Karar veremiyor gibi bakıyor!

Uzay: İlk defa sana hak veriyorum ve verecek cevabım da yok.

Hilmi ve İklim onlara doğru adım atmıştı ki Tufan ve Yunus'un sert müdahalesi ile karşılaştılar.

Hilmi: Çek o elini yoksa acımam götüne monte ederim!

İklim: Ayı kocam müdahale var!

Bir anda yemekhane karışmıştı. Tuhaf olansa Tufan ve Yunus dışında Akın ve Uzayın etrafını 10 kişiye yakın adamın duvar misali sarmasıydı.

Numan ve Rıfatın adamları çoktan saldırmak için ayağa kalkmıştı. Akın nasıl bir boktan durumun içinde olduğunu anlayamadan üçüncü dünya harbi burda çıkıcak gibiydi.

Ayı Rıfat eniştem! Sesimi duyuyor musun?

Rıfat duyduğu tanıdık ses ve saçma hitapla anlık duraksayınca saldırı harekatıda anlık sekteye uğradı.

Tufan Yunus açılın! Numan ve Rıfat eniştem kahvaltıyı bizimle yemek için kalkıp eşlerini bizzat yollama şerefi göstermiş! Sizin bu densizliğinizi acemiliğinize veriyorum.

Tufan: Affet yenge bilemedik. Buyrun yengem sizi bekliyor.

Numan ve Rıfat bu manevra karşısında hazırlıksız yakalanmıştı. Karşılarındaki Cezar da olsa eşlerine dokunmaya cesaret eden eli kopartırlardı.

Numan: Ömrüm iyisin dimi?

Hilmi: İyiyim yavrum, arkadaşlarımla kahvaltı için sözleşmiştik. Akın sizi davet etmişti ama hata birazda bende unuttum sana demeyi.

Rıfat: Aynın badalağı kurban olurum iyisin? Eniştesinin canı geçmiş olsun.

Eyvallah eniştem buyrun ayakta kaldık. Yunus kardeş sizde iki adım geri gidin ki eniştelerimde çeksin kardeşleri.

İki adamın tek hareketi ile adamlar uzak mesafedeki masalara yerleşti.

Numan: Geçmiş olsun kardeşim. Az önceki olay içinde kusura kalma.

Ne kusuru eniştem, Hilmimin senin için değeri ortada. Ona yapılan sana yapılmıştır.

Durup biraz es verip devam etti Akın.

Ha keza kısa sürede olsa tanışalı Üçüde benim için kıymetli. Malum benim için kıymetli olan Eşim içinde aynı kıymettedir.

Numanın dudağının kenarına kıvrıldı. Duydukları hoşuna gitmişti. Uzayın kulağına eğilikerek söylediği şey sonrası akın zor tutmuştu kahkaha atmamak için.

Sultanım..... Böyle demişti, sabah koğuşta ki olaya gönderme olarak.

Herkes keyifli bir sohbet eşliğinde yemeğini yerken Şehmus öfke ile delici bakışlarını sunuyordu Akın'a.

Ozan: Bu çocuk fena bişi Cezar! Çok fena yakar bu seni.

Belki de beni çoktan yakıp kavurmuştur.

Ozan: Çok tehlikeli diycem ama ne fayda.

Zeka! Görmüyor musun? İki dakikada olası bir savaşı sonlandırmakla kalmayıp, birde kutlama yemeğine evirdi olayı.

Ozan: Kralın yanına denk bir Kral.

Çok daha fazlası olma potansiyeli olan bir adam.

Ozan: Aşk! Cezarın kalbi mi?

Neden olmasın?

Bölüm Sonu....

Yeni bölümde görüşmek üzere👋

Tutsak bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin