Hırslı, inatçı ve duygusal bir balerin olan Afet Ema Alaca, geçmişinin soyut pençeleri arasında kalan, unutmaya çalıştıkça orada sıkışan bir genç kızdır.
Boynunda her daim geçmişinin soyut pençelerine sahip soyut bir ip varken celladı olan adam, o i...
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, keyifli okumalar.
-
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bulut Karaman.
MUM IŞIĞI VE KARANLIK
>
11. MATEM YANIĞI
Göksel - Yalnız Kuş
Kalben - Kalp Hanım
Dedublüman - Çözemezsin
Ölüm, her verdiğimiz nefesin sonunda.
Bir emanet gibi hissettiğim şu dünyada ilk kez ait olduğum yere gideceğimi hissettim.
Şah damarıma yaslı soğuk namlu, etimikemiğimden ayıracak kadar ürpertiyordu ruhumu. Ölen insanlar böyle mi hissediyordu? Melike teyze, Şeyda abla, Demir ağabey... Onlar da benim hissettiklerimi mi hissetmişti? Onların da tüm hayatı böyle gözlerinin önünden mi geçmişti?
Film şeridi vardı önümde. Baktığım şey Bulut'un koyu mavi gözleriydi ama gördüklerim, hayatımdı. Yağmurlu sokaklarda, kaldırımlarda küçük bir kız çocuğu vardı... Dünyanın kötülüklerini henüz tatmamış, tek amacı onu kurallarla kısıtlayan yurttan kaçmak ve kendi özgürlüğüne kavuşmak isteyen bir kız çocuğu. Yarınını düşünmezdi o kız çocuğu, bir dakika sonrasını düşünmezdi; sadece şimdi, derdi. O an ister, o an yapardı. O an kaçmak isterdi, kaçardı. O an yağmurda ıslanmak, üşümek isterdi; ıslanır ve üşürdü. O an her duyguyu tatmak, keşfetmek isterdi; tadar ve keşfederdi. O an parmak uçlarında dönüp bir sahnede olduğunu hayal etmek isterdi, döner ve hissederdi.
Ama katil olmak istemezdi.
Ölüme ne kadar yakın olduğumu unuttum, kendimi unuttum, sadece vereceğim hesapları hatırladım. Yoktan yere aldığım o canın diğer dünyada yakama nasıl yapışacağı ihtimali düştü aklıma, bunun sayesinde de titreyen ruhuma dudaklarım eşlik etti, sol yanağımdan bir yaş daha süzülüp tabancaya aktı.
O kadın da böyle mi hissetmişti? Ben, o kurşunu ona sıkarken, bedeninden süzülen kanlara sebep olurken, Azrail gelip onun canını alırken o da benim kadar korkmuş muydu?
Aralı dudaklarımdan içli bir nefes döküldü, vicdanım ağırlaştı, sol elim istemsizce havaya kalktığında avuç içimi kalbimin üzerine bastırdım. Onlarca gece rüyalarımdan çıkmayan o kadının vicdan azabıyla baktım Bulut'un katili andıran gözlerine. "Sık..." Dedim bu defa. Az önceki gibi yapma, diyerek yalvarmadım, bu defa adeta ölmek için, yapması için yalvardım. Bir gün o kadınla yüzleşecektim, erken olmasının ne önemi vardı?