Hırslı, inatçı ve duygusal bir balerin olan Afet Ema Alaca, geçmişinin soyut pençeleri arasında kalan, unutmaya çalıştıkça orada sıkışan bir genç kızdır.
Boynunda her daim geçmişinin soyut pençelerine sahip soyut bir ip varken celladı olan adam o ip...
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, keyifli okumalar.
-
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Han Yenilmez.
MUM IŞIĞI VE KARANLIK
>
12. ÇİFT TARAFLI KURŞUN
Melike Şahin - Durma Yürüsene
Nasıl Derler Bilirsin - Sevilmemişim
Çağan Şengül & Emre Aydın - Yansın
Sufle & Canozan - Hiç Kimsenin Günahı Yok
Hazır bir toprağa ekilen çiçektense emekle kazılmış bir toprağa ekilen çiçek daha paha biçilemezdir, derdi Şeyda abla.
Kalbimdeki toprağa daha önce kimse emek göstermemişti.
Umut gerçeği vardı ama Umut'u ektiğim o toprağı ben kendi ellerimle kazımış, onu da orada yeşertmiştim. O hiçbir zaman toprağıma emek göstermemiş, yeltenmemişti bile.
Ama sanki Bora her an o toprağa emek veriyor ve o toprağa ikimizi birlikte gömmem ve yine ikimizi birlikte yeşertmem için kazıyordu oysa yaptığı hiçbir şey yoktu, en azından pratikte.
Gri eşofman altımın sol paçası yukarı sıyrılmış bir şekilde yataktan kalktığımda odamdaki boydan aynanın karşısına geçip gözümdeki çapaklarıovuşturdum. Siyah, salık saçlarımı tepeden rahat bir ev topuzu yaptım ve sweatiminetekleriylepijamamınpaçasını düzeltip odamdan çıktım. Benimle eş zamanlı olarak Zeyno da Bora'nın odasından çıkınca kapıda göz göze geldik, aynı anda gülümseyerek, "Günaydın," dedik.
"Doğru dürüst anlat şunu," diyen Gökdeniz'in salondaki sesi kulağımıza geldi, ikimizin bakışları yine aynı anda salona doğru çevrilince adımlarımız da oraya ilerledi. Zeyno'yla salonun kapı ağzında durduğumuzda Bora'yı koltukta rahat bir şekilde oturmuş, Gökdeniz'i ise onun başında elleri belinin iki yanında bir şekilde bulmuştuk. İkisi de eşofmanlarıylaydı, yeni uyandıkları belliydi. Bora'nın bakışları bize değince Gökdeniz de bizi fark etti ve öfkesini bir kenara bırakıp Bora'nın karşısındaki koltuğa oturdu.
"Neyi paylaşamıyorsunuz siz?" Diye sordu Zeyno bıkkın bir şekilde. Salona girip Gökdeniz'in yanındaki boşluğa oturduk ama sanırım ben Zeyno'nun aksine mevzunun ne olduğunu biliyordum. "Sabah sabah ne bu tantana?"
