7.Bölüm

26 3 0
                                    

📿İyi okumalar.📿

📿📿📿

"Aslı, sen zekisin. En azından aramızda pek zeki biri yok, senden başka. İlla ki bir şey düşünmüşsündür." Dediğinde gözlerimi Caner'e çevirdim.

"Benim de aklıma pek çıkış yolu gelmedi, sadece bir tane var." Dediğimde Buğra da görüş açıma girmişti. Ona bakmayıp sadece Caner'e bakarak anlatmaya başladım.

"Bir cinci hocayla konuşmak iyi olabilir. Bu cin olayı, başka yolu yok." Dediğimde Caner heyecanla ve mutlulukla bana sarılmıştı. Buğra kıpırdanıp gözlerini kaçırmış ve durmaya katlanamıyormuş gibi kapıya yönelince ayrıldım Caner'den.

"Hadi, gideceksek gidelim. Kapıyı kilitlesek olmaz, Bahar'la Caner kalsın sen benimle gel. Biri gelirse diye şu odalardan birine götür, kilitle onu oraya." Dediğinde ikimiz de onaylamıştık.

Caner Bahar'ı sandalyeyle birlikte götürürken ben Buğra'nın peşinden gitmiştim. Tam binadan çıkacakken annemlerle karşılaşınca telaşlı görünmemeye çalıştım.

"Aslı? Nereye kızım? Bahar'la Caner nerede?" Dediğinde sakin görünmeye çalışarak anlattım bir şeyler.

"Bahar'lar önden çıktı, biraz kütüphaneye gideceğiz. Geç geliriz, annelerine de söylersin uyuyun siz. Bizim anahtarlarımız var." Dediğimde annem başta izin vermeyecek gibi olsa da Buğra ikna etmişti. Geç saatte açık olan bir kütüphanemiz vardı bu yüzden anlamazlardı.

"Hadi, taksi bulalım bir tane. Hızlı ol." Dediğimde peşimden gelmişti. Yanımda hızlıca yürürken bir şey diyecek gibi olup vazgeçiyordu.

"Nasıl duygularını saklıyorsun merak ediyorum. Ne güzel rol yaptın." Dediğinde kaşlarımı çattım. "Saklamıyorum, duygusuzum ya ben. Kolay oluyor." Dediğimde kolumu tutup yolun ortasında durdurmuştu.

"Aslı öyle demek istemedim ben. Sadece gergindim ve-" Lafını kestim daha fazla dinlemek istemediğim için. Hep anyı şeyi yapıyordu ne de olsa.

"Sorun değil, hadi oyalanmamamız lazım." Diyerek elinden çektim kolumu ve yola devam ettim. Bir taksi bulup hemen öyle hocaların olabileceği yerleri araştırdım. Birkaç yer bulmuştum ve taksici de bize yardım etmişti. Bizi getirdiği yer yıkık dökük gibi duran bir köydü.

"Şehirden bir buçuk saat uzaklıkta. Şuradaki yoldan sola dönün ilk gördüğünüz tek sağlam ev, krem rengi. Dikkatli olun, bekleyeyim isterseniz." Dediğinde teşekkür edip parayı ödemiştik.

"Çok korkunç burası." Dediğimde Buğra bana bakmıştı bir anlık, sonra ilerlemeye başlamıştı. Birlikte yürürken bahsettiği eve gelmiştik. Buğra beni arkasına alırken kaşlarımı çatıp yanında durdum.

"Saçma sapan davranma. Gidelim." Diyerek kapıyı çalmıştım. Bir süre sonra kapıyı elinde tesbih olan genç bir adam açmıştı.

"Buyrun?" Demişti kaşları çatık bir şekilde merakla. Yutkunup adama anlatmak için başlangıcımızı düşünüyordum ki adam birden afallayarak kapıyı tam açtı ve yoldan kenara çekildi.

"Kusura bakmayın, içeri geçin lütfen. Kafam çok dağınık da." Dediğinde hafif tebessüm ederek sorun olmadığını söylemiştim. Buğra içeri girerken ben de peşinden ilerlemiştim.

"Şöyle oturun." Diyerek gayet konforlu görünen koltuğu işaret etmişti. Oturduğumuzda karşımıza oturmuş ve içeriye gelen, karısı olduğunu düşündüğüm kadına bir şeyler demişti.

"Bizim çok kötü bir dururmumuz var, sanırım bize cinler ya da gölgeler musallat oldu." Dedi Buğra direkt olarak. Adam kaşlarını çatıp bize baktı teker teker.

"Baştan sona bana neler olduğunu anlatır mısınız?" Dediğinde bu defa ben başladım anlatmaya.

"Bizim okul gezisi için bir kampa gitmiştik. Ormanda gezerken kaybolduk ve bir ağaç ev gördük. Oraya girdik, bir tablo vardı." Adam aniden kaşlarını çatmış ve hemen kalkıp salondan bir tablo getirmişti.

"Bu muydu?" Dediğinde gerginlik ve şaşkınlıkla onaylamıştım. "Devam edeyim öyleyse senin yerine. Tabloda görünen bir gölgenin kaybolduğunu gördün, değil mi?" Dediğinde kaşlarım şaşkınlıkla havalandı.

"E-evet, ben onu göz yanılsaması sanmıştım. Sonra oradan çıktık ve hocalar bizi buldu. Asıl olay ondan sonra başladı..." Diyerek tüm yaşadıklarımızı ayrıntısıyla anlattım.

📿📿📿

📿Yorumlarınızı bekliyorum.📿

Odamdaki Gölge 📿Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin