12.Bölüm

16 1 0
                                    

📿İyi okumalar.📿

📿📿📿

"Sizi son gördüğümden yana iyisiniz. O ağaç evden sonra." Diye sonda belirttiğinde yutkunup yapmacık bir şekilde hafif tebessüm ettim.

"Özür dileriz, sizi orada bırakmak istemezdik ama gerçekten o an yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu." Dediğimde o da gülümsemişti.

"Zaten orada dursaydınız kızardım. Kaçmasaydınız kızardım. Neyse ki sonrasında eve döndüm." Dediğinde kaşlarım çatıldı. Hatırlamıyordu, bize geldiğini ve yaşanılanları. Ya da hatırlamamazlıktan geliyordu.

Bunu anlamanın tek bir yolu vardı. Bunu yeni fark etmiştim Bahar sayesinde. Eğer karşımızdaki Ferit hocaysa onun anıları o cinle birleşmiyordu.

Bu yüzden o cinlerin ona hiç bulaşmadığı zamandan bir anıyı hatırlamamız gerekiyordu. Tehlikeli bir yoldu bu çünkü eğer kendisi değilse kendinde kalamıyordu ve cin kendini belli edip bize saldırıyordu. Ona dokunup daha önce bize dediği sözcükleri içimden söylemem gerekiyordu.

"Hocam sonunda karşımızda sizi görebiliyoruz. Kusura bakmayın bir şey denemek istiyorum." Diyerek ayağa kalkıp yanına ilerledim ve elimi omzuna koydum. İçimden bize söylediği sözcükleri tekrarlarken yutkunup gülümsedim.

Hiçbir belirti yoktu, kendindeydi. Tam elimi ondan ayıracakken omuz kaslarının gerildiğini ve rahatsız hissettiğini fark ettim. Kaşlarım çatılırken Buğra'nın hocanın yüzüne telaş ve korkuyla baktığını fark ettim.

"Uzak durun! Ç-çabuk çıkın odadan! Çabuk!" Ferit hoca zorlukla yutkunup kendini sıkarken bu defa onu geride bırakmayacaktım. Buğra sinir ve korkuyla bana bağırıp kolumdan çekiştirirken Ferit hoca acı çekiyordu.

Odadan koşarak çıkarken karşı koymaya çalışıyordum. Buğra kapıdan anahtarı almış ve hocayı içeride bırakarak kapıyı kilitlemişti.

"Ne yapıyorsun?! Buğra acı çekiyordu görmüyor musun?!" Buğra çok sinirli duruyordu. Birden kapıdaki anahtarı cebine atıp kolumu sıkarak üzerime eğilmişti.

"Aslı bak ben bu hallerine çok ayar oluyorum tamam mı?! Çok meraklıysan al gir içeri! Ama senin yüzünden Bahar ya da Caner'e zarar gelirse o zaman hesabını sana sorarım! Kendi başına ne bela alırsan al, umrumda değil!" Demiş ve anahtarı elime sertçe bırakıp çekip gitmişti.

Daha önce de kalbimi defalarca kırmıştı ama bu defa çok ağırdı. Bu dediği gerçekten çok fazlaydı. Bahar'ın dediği geldi o an aklıma. Benden hoşlanıyormuş, sinirle güldüm gözyaşlarımı umursamadan.

Sırtımı duvardan ayırıp rahatça ağlamak için insanlardan uzaklaşmak yerine kalbimin sesini dinleyerek kapının kilidini açtım. İçimde şu an hiç korku yoktu.

Bana dediği o kötü sözler kalbimi kırmıştı ama bundan sonra onu daha fazla affetmeyecektim. Ona istediği gibi, onların arkadaşı değilmişim gibi uzak kalacak ve bu meseleyi çözecektim.

İçeri girecekken bir güç beni geri çektiğinde sinirle Caner'e baktım. Beni çeken oydu. Hemen sürükleyerek okuldan çıkana kadar tek laf etmemişti.

"Sana diyorum aloo?! Caner, bir sal Allah aşkına!" Diye ağlayarak bağırıyordum. Arka bahçeye çıktığımızda beni ittirerek banka oturtturmuş, kendisi de biraz ayakta sakinleştikten sonra önümde yere diz çökmüştü.

"Buğra'yla olan kavganızı gördüm. Bahar yine cinlendi ve kaçtı, size haber vermeye gelmiştim. Aslı, onu savunmayacağım ama bu haldeyken, yani bu şeyler bizimle uğraşırken birlikte kalmamız daha uygun olur." Demiş ve başını kucağıma eğip bir süre sessiz kalmıştı.

"Lütfen o aptalı takma, sen olmadan hiçbir şey yapamayız, sen olmazsan biz, biz olamayız. Gerekirse dışlarız onu. Seni kırdığı için döveceğim onu zaten o ayrı da. Neyse, Aslı bizi bırakmak yok, fevri davranmak yok tamam mı?" Dediğinde sinirle gözyaşlarımı silmiştim ama ardı arkası kesilmiyordu.

"Kalbim çok kırıldı..." Derken sona doğru sesim kısılmıştı. Ama Caner ve Bahar benim her şeyimdi. Bu yüzden onu affetmesem de Bahar ve Caner'i bırakmayacaktım. Caner haklıydı, bu süreçte birlikte olmamız gerekiyordu.

📿📿📿

📿Yorumlarınızı bekliyorum.📿

Odamdaki Gölge 📿Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin