Yirmi Beş

2.8K 250 101
                                    

🎶🎶🎶🎶🎶🎶

Büyük odaya ilk adımımı attığımda beni simsiyah kocaman taşlarla kaplı zemin ve bütün duvarları kaplayan kitaplıkların içindeki yüz binlerce kitap karşıladı.

Kitaplıkların önünde yukarıda yanan tablolardan kat be kat daha fazla tablo vardı ama bunların tepsi beyaz örtülerle kapatılmıştı. Diğerlerinden uzakta duran bir tablo dikkat çekiyordu ama dikkatimi en fazla çeken binlerce kitaptı.

Şokla odada ilerlerken odanın bir köşesindeki mini barı gördüğümde kaşlarım çatıldı. Jêhat'ın bir kez bile alkol içtiğini görmediğime emindim ama şu anda boynunu rahatlatmak için başını sağa sola atan adamın mini bara gidişini takip ediyordum. Duvardaki küçük dolaptan aldığı viski şişesini kalın bir bardağa bir kaç yudum olacak şekilde doldurup başına dikti.

"Tüm bu kitapları okumuş olamazsın Jêhat."

Bir insanın ömrü boyunca okusa ancak bitirebileceği kadardı bu kitaplar, çok fazlaydılar.

Jêhat omuz silkerek arkasını döndü ve bardağı bar tezgahına koyup işaret parmağını sağ şakağına dokundurdu.

"Her şeyi okuyan bir beynim var, bazen beni zorluyor."

Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken yürümeye devam eden Jêhat'ın kitapların yanında duran antika bir pikapın önüne gidişini izledim. Kitaplıklardan birindeki yan yana dizili yüzlerce plaklardan birini alıp pikapa yerleştirdi ve iğnesini dönen plağın üstüne bıraktı.

Tüm odayı dolduran sesle orkestra sanki odanın tam ortasında sanatlarını icra ediyordu. Seslerin bir yerlerde yankılandığına emindim ve etrafımda aynaları aradım Jêhat şarkıya o güzel ve büyülü sesiyle eşlik ederek masanın önündeki koltuğa oturduğu sırada.

Je suis l'Art et le Savoir (ben sanat ve ilimim)
Je suis le Jour et le Noir (gündüz ve geceyim)
Protecteur et tentateur (bir gardiyan ve baştan çıkaranım)
Celui qui fait battre votre cœur (kalbinin atmasını sağlayan kişiyim)

Je vous ai parlé d'Amour, vous n'entendiez que séduction
(size aşktan bahsettim, fakat yalnızca cezbeden kısmını duydunuz)
Je vous ai montré le Beau, il fait votre unique obsession
(size güzelliği gösterdim ve bu artık tek takıntınız oldu)
Je voulais simplement donner un sens à vos vies
(ben sadece hayatınıza bir anlam katmak istemiştim)
Malgré leurs prémonitions, pour vous j'ai désobéi
(Ve onların uyarılarına rağmen size itaat etmedim)

En châtiment (ve bir ceza olarak)
On me nomme (bana şöyle dediniz)
Satan (şeytan)
Satan (şeytan)

Hiçbir yerde bu güzel sesi yansıtan aynaları göremeyince başımı yukarı kaldırdım. Tavanın tamamının aynalarla kaplı olduğunu gördüğümde ürpertiyle elimle ağzımı kapattım. Çünkü tavandaki aynaların hepsi yansımaları binlerce kırılmaya ayırıp iç içe geçirerek yansıtıyordu. Başımın üstünde binlerce Evîn vardı şimdi.

Her an daha çok neye şaşıracağım diye düşünürken Jêhat'ın oturduğu koltuğun önündeki masada duran büyük vazoyu ve içindeki kurumuş şakayıkları gördüm. Benim Jêhat'a uzatmak için aldırdığım ve babamın geldiği gün ortadan kaybolan şakayıklardı bunlar.

Jêhat neye baktığımı fark ettiğinde gülümseyerek omuz silkti. "Hayatımda ilk kez biri benim şeytan olmadığımı düşünüp şefkat elini uzattı ve bana bir çiçek verdi, elbette onları saklayacaktım."

Gözlerim dolduğu için başımı eğip gülümsedim. Jêhat'ın klavyeye dokunan ellerinin tıkırtısını duyduğumda merakla başımı kaldırıp ona doğru yürümeye devam ettim. Masanın üstünde gördüğüm silahla o gün babamın alnına silah dayaması geldi aklıma, o da fark etmiş olacak ki dudaklarını kıvırarak silaha baktı.

Deli Ağa'nın Gelini (Bxİ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin