🦂
"Gergin misiniz, efendim?"
Öykü, omuzlarındaki ceketi alan adama baktı kısaca ve başını iki yana salladı. Hakikaten de değildi. Sadece biraz hayal kırıklığına uğrama korkusu vardı. Şebnem Hanım'a, dedikleri konusunda hak veriyordu ama içindeki düşüncelere de engel olamıyordu sonuçta.
Kuzey, Öykü'nün ceketini kolunda tutup yanında dikilmeye devam ederken başını salladı. Bugün yanında Kadir olmadığı için açıkçası gergindi kendisi. Öğrendiği kadarıyla Öykü deli gibi davrandığı zaman gözü kimseyi görmüyordu. Eskilerden birkaç kişi hariç ve onlardan biri kadir olmasına rağmen bugün alınması gereken bir arsa vardı. Bu sebeple de yanlarında gelememişti.
Başını öne eğmiş ceketin düğmelerindeki elmas parçalarına bakarken bir an dudağı kıvrılmıştı genç adamın. Öykü, yanında Savaş veya Kadir olmadığında oldukça sert birine dönüşüyordu. Öyle ki Kuzey, yalnız kaldıklarında kendini ufak bir çocuk gibi hissediyor, abartmak gerekirse her an azarlanacağının korkusunu taşıyordu.
Kuzey'in korkusu yersiz değildi; Öykü çalışanlara pek güler yüz göstermiyordu. Genellikle emir kipi kullanırdı ve çoğu kez sert bir sesle hitap ederdi. Kuzey, kendisine hiç böyle davranmadığını biliyordu ama çekinmeden de edemiyordu.
Şimdi, ceketinin düğmesindeki elmaslar, sanki Öykü'ye hiç yakışmıyor gibiydi. Dürüst olmak gerekirse Kuzey'e göre, Öykü'ye biraz da sert şeyler yakışırdı. Şu an kollarındaki ince işlenmiş kadife cekettense deri veya kot ceket daha çok uyardı.
Dudaklarını birbirine bastırıp gülümsemesini bastıracaktı ki Öykü'nün sesini duydu. "Gülüşün çok tatlı."
Kuzey saf saf baktı, Öykü'ye. Kadının yüzünde hiçbir tepkinin olmaması Kuzey'in kendisini garip hissetmesine sebep oluyordu. Elleri titrerken çok az başını salladı, ne yapacağını bilemeyerek. "Teşekkür ederim."
Öykü birkaç saniye daha baktı Kuzey'e ve bir şey demeden önüne döndü. Sırtını koltuğa yaslayıp telefonuyla ilgilenirken Kuzey derin bir nefes aldı. Başını kaldırıp çevresine bakacaktı ki buraya doğru gelen 4 kişilik aile ile derin bir nefes aldı.
Öykü ayağı kalkıp elini uzatırken babası eline hiç bakmadan hızla uzanıp kıza sarılmıştı. Kuzey, şaşkınca öne atılıp adamı uzaklaştıracaktı ki Öykü'nün elini kaldırması ile geri çekildi.
"Kızım," Diye mırıldandı, adam. Şaşkın bir mutluluk taşıdığı her halinden belliydi. Hareketleri çok hevesliyken birden karısı kendisini geri çekince elleri havada kalmıştı.
"Şükran, Şükran bak, kızımız." Hevesle kadının kendisini tutan ellerine sarılıp Öykü'yü göstererek konuştuğunda Şükran Hanım sadece bakakaldı. Ardından derin bir nefes alıp hızlıca konuştu.
"Çok heyecanlıdır, Cemal. Kusura bakma lütfen bir anda sarıldı."
Öykü, sarılmadaki büyük heyecanı hissedebilmişti. Bir eli koluna giderken yavaşça başını salladı. "Önemli değil."
Şükran Hanım'ın çekingen duruşunu fark ettiğinde dudakları aralanmıştı. "Bir şey mi oldu?"
Kadının arkasına bakıp bir sorun olup olmadığını çözecekti ki Şükran Hanım atıldı. "Yok, olmadı da... Ben de, yani bir sarılsam?"
Öykü'nün arkada olan gözleri donarken az sonra annesi ile bakışmıştı. Dudakları aralanırken derin bir nefes aldı. "Tabii."
Kollarını çok az açmıştı ki annesi bir anda sarıldı. Öykü'nün boyu uzun olduğundan kadının yüzü ancak boynuna geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAAF 2 -GAY
БоевикAres Yılan & Savaş Bige Yılan'ların şahı, Akrep'lerin kralına tutuldu. ⚫ Savaş, zeki bir adamdı. Söz konusu zaafı olmadıkça; anlatmaktansa göstermeyi tercih eden bir zeki. Ares ise korkusuzdu. Söz konusu Savaş olmadıkça; anlatmaktansa insanları de...