Saatler önce
Metin, elindeki araba anahtarını çevirirken Rahmi, kucağındaki Bora'yı arabaya bırakmıştı. Kapıyı kapattığı sırada Metin'in dik dik yüzüne bakması ile göz kırptı.
"Hayırdır?"
Metin, hâlâ bakmaya devam ederken ellerini cebine soktu. "O adamı neden eve aldın?"
Rahmi, göz devirdi dediği ile. "Hâlâ aynı mevzuda mısın? Salak salak konuşma da bin arabaya."
Metin, zaten tepelerinde siniri ile hızla Rahmi'nin yakalarına yapıştı. "Ne sanıyorsun ulan kendini?"
Rahmi, öfkelenerek Metin'in ellerini itti. "Asıl sen ne sanıyorsun? Onlar gözünde önemin var mı sanıyorsun?"
Metin, dişlerini sıkarak Rahmi'nin üzerine yürüdü. "Bora'yı bile bana emanet ediyor! Önemimi sen mi ölçeceksin?"
Alayla güldü, Rahmi. "Ha sen ha bir başkası. Birkaç yıldır yanında çalışıyorsun diye emanet ediyor." Yaklaşıp işaret parmağını Metin'in göğsüne vurdu, birkaç kez.
"Uyan oğlum. Sana değil, çalışanına güveniyor."
Metin, köpüren ifadesi ile dişlerini sıktı. "Bir bok bilmeden konuşuyorsun."
Rahmi, Metin'in anlamayacağını fark ederek geri çekildi. "Ben diyeceğimi dedim. Savaş Bey'in Yılan'ı nasıl sevdiğini gördüm. Biz gördük ama sen toy veletler gibi dolaşıyorsun ortalıkta. Emin ol o adamın tırnağı kadar değerin yoktur, gözünde."
Metin, yere bakarak dediklerini sindirmeye çalışırken Rahmi omuzunu sıktı adamın. "Boş hayallere kapılma."
Uzanıp arabanın kapısını açtı, yolcu koltuğuna bindi. Metin, birkaç saniye yerinde için kalıp ardından nefesini bırakarak arabaya yönelecekti ki Rahmi'nin hızla çıkması ile ne olduğunu anlayamayarak baktı. "Bora yok!"
"Ne demek yok?"
Arka kapıyı açıp baktı ancak Bora'nın yerinde yeller esiyordu. Dudaklarını ısırırken bedeni buz tutumuştu adeta. Korkuyla Rahmi'ye döndüğünde onun da aynı ifade ile kendisine baktığını fark etti.
"Bittik biz."
Bütün otoparkı aramaya çalıştılar ancak görünürde ne Bora vardı ne başkası. Hastane otoparkının bu kadar tenha olması ikisini hem şaşırtmış hem daha çok korkmalarına sebep olmuştu.
Aradan vakit geçti ve en sonunda pes ederek arabaya geri döndüler. "Savaş Bey'i aramamız lazım."
"Öldürecek bizi." Dedi, Rahmi. İki eli başında korkudan resmen üç buçuk atıyordu. Bedeni tir tir titrerken Metin ona hak verdi ama Savaş'ı aramazlarsa daha kötü olacağını bildiğinden idam mahkumların ifadesi ile telefonunu çıkardı.
Hoparlöre aldığı telefon ile Rahmi de başına dikildi. İki kez çaldı ve açılan telefon ikisinin de irkilmesine sebep olmuştu.
"Metin?"
"Savaş Bey, Bora yok." Aniden söylemesi ile Rahmi korkuyla geriye bir adım attı. Ne yapıyordu ulan bu adam? Bari alıştıra alıştıra söyleseydi!
Savaş, Ares ile hazırlamaya çalıştığı öğle yemeğinden uzaklaşıp telefonu eline aldı. Hizmetlilerden biri açmıştı.
Ares, Bora'nın sevdiği yemeği geride bırakıp ne olduğunu anlamaya çalışırken Savaş sordu.
"Nasıl yok? Ne diyorsun ulan?" Başta anlamaya çalışır gibiydi ancak öfkesi çok çabuk ortaya çıkmıştı.
"Efendim," Dedi Metin, titreyen sesiyle. "Arabaya bindirdik, biz de tam binecektik bir baktık yok. Yemin ediyorum bir dakika bile geçmemişti ama bulamıyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAAF 2 -GAY
ActionAres Yılan & Savaş Bige Yılan'ların şahı, Akrep'lerin kralına tutuldu. ⚫ Savaş, zeki bir adamdı. Söz konusu zaafı olmadıkça; anlatmaktansa göstermeyi tercih eden bir zeki. Ares ise korkusuzdu. Söz konusu Savaş olmadıkça; anlatmaktansa insanları de...