3. Bölüm

83 9 2
                                    

"Abi."

Uzay, temkinli bir sesle konuştuğunda Ares başını dosyadan kaldırdı.

"Söyle." Bu gergin halini anlamamıştı.

"Abi biz hani dün akşam gitmedik ya?"

Ares, dün akşamı düşündü. Yine Savaş olduğunu söyleyen biri çıkmıştı.

"Bu sefer nasıl ortaya çıkmış?"

Ares, artık inanmıyordu. Şimdiye kadar sayamayacağı kez inanmış, gitmişti ama artık inanmıyordu.

"Abi, mekandaki akrebi kullanmışlar, akrep tabii saldırmış herkese."

Ares bir an kasıldı. Yanlış bilmiyorsa o mekandaki Savaş'ın satın aldığı ilk akrebiydi. İkisinin beraber aldığı akrep.

"Zarar görmedi deği mi?"

Uzay, korkuyla yutkundu. Dün gece gitmemelerinin bir diğer sebebi de kendisiydi zira yalan olduğunu fikrini kendi aşılamıştı, Ares'in zihnine.

"Hayır abi ama..."

Ares tedirgin hissetti. Bir şey vardı ve bu içinde bir yerlerde pişmanlık duygusunu uyandırdı. Neden? Neden pişmandı?

"Söyle, Uzay. Tepemin tasını attırma!"

Uzay, korktu. "Abi akrebi biri durdurmuş."

Ares çevresine sağır kesildi aniden. Gözleri kocaman açılırken göğsünü yakan bir ateş hissetti. Hızla ayağı kalktığında başı dönmüştü. Kulaklarında bir çınlama varken Uzay'a baktı.

Savaş...

Burada mıydı?

"Na-Nasıl? Nasıl durdurmuş?"

Uzay, daha çok gerildi. Abisini ilk defa bu kadar şok halde görüyordu. Hem üzgün hem mutlu hem merak hem pişmanlık...

"A-Abi... Akrep sokmuş adamı. Sonra çıkıp omuzunda durmuş."

Savaş... Savaş'tı!

"Emin misin?" Dedi, tereddütle.

Çok kandırılmıştı, Ares. Son bir senede daha da çok artmıştı bu dolandırıcıların taktikleri ve ilk kez Savaş'a bu kadar yakınken yine bir yalan çıkması... İşin sonunda cidden kendine zarar verecek hale gelecekti, değilse.

"Öykü A-Abla da oradaymış. Savaş, demiş. B-Ben bu kadarını duydum abi."

Uzay, hâlâ Ares'in onu dövmesini bekliyordu ama Ares'in aklının ucundan geçmemişti Uzay.

Savaş geri dönmüştü.

Siktir, kalbi yerinden çıkacaktı!

Savaş geri dönmüştü! Onu görmeliydi! Yıllardır göremiyordu. Bir bakışına muhtaçtı, Ares. Uzun zamandır ne fotoğrafı ne kokusu vardı elinde. Özleminden taşa dönmüştü. Bir kez ellerini tutsa yalvaracaktı canını alması için. Zira bu özleme ikinci kez dayanamazdı.

Elleri titrerken masaya yaslayıp gözlerini yumdu. Düzgün davranmalıydı. Önce Savaş'a kendini affettirecekti, evet... Ama Savaş, Ares'in pek suçu olmadığını biliyordu. Öyleyse?

Dudaklarını ısırdı, Ares. Kimin umurunda? Savaş buradaydı! Aynı havayı soluyorlardı. Aynı caddelerden geçecek belki aynı camlarda yansımalarını izleyeceklerdi. Rastgele denk gelecekleri müzikler aynı olacaktı, Savaş'ın tattığı yemekleri kendisinin de yeme ihtimali vardı.

Ares aklını kaçıracaktı. Elleriyle başını tuttu, kendine gelmek için. Onu görmeliydi! Ares'in Savaş'a olan özlemi azımsanamazdı. Elle tutulurdu artık çünkü Ares bu özlemde boğuluyordu.

ZAAF 2 -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin