Savaş, şoförün aracı durdurması ile inip bahçeye şöyle bir göz attı. Ufak bir telaş vardı sanki hepsinde ama bunu pek düşünmeden eve yöneldi.
Normal adımlarla kapıya ulaşıp da çaldığında, olması gerektiğinden fazla beklemişti. Kaşları çatılıp da durumu çözmeye çalışırken ellerini ceketinin cebine soktu.
Kapıya açan hizmetli kız, aceleci bir gülümseme ile içeri buyur etti. Savaş girdiği gibi ise Ares'in salonda olduğunu söyleyip içeri kaçmıştı.
Savaş, durumdan şüphelenirken temkinli adımlarla içeri girdi ve hemen karşı koltukta oturan Ares ile göz göze geldi. Gayet mutlu duruyordu.
Kaşları çatılırken içeri birkaç adım daha attı ve duyduğu kadın sesi ile yerinde kalakaldı. "Savaş?"
Biraz sinirli çokça şaşkın sesi duymayı, hiç mi hiç beklemiyordu. Gözlerini yumdu bir anlığına ve derin bir nefes alarak açtı.
Başını çevirip de Ares'in anne ve babasını görmek, en son tahmin ettiği şeydi. Belki tahmin listesinde bile yoktu. Elbette karı koca oğullarının evine gelebilirdi ama Ares'in kendisine haber vermemesi garip gelmişti.
"Şebnem Hanım, nasılsınız?" Dedi, küçük bir tebessümle. Kadın, ona bakmaya devam ederken cevap vermişti ki yanında oturup memnuniyetsiz bir halde Savaş'a bakan Fehmi Bey burun kıvırdı. "Sanki umurundaymış gibi."
Kısık fakat iğneli ses tonuna karşı Savaş'ın tebessümü biraz olsun büyümüştü. "Değil mi?"
Fehmi Bey, yan gözle bakıp bacak bacak üstüne atışını kullanarak bedenini ondan çevirip Ares'e yöneltti. "Değil, olsaydı bir telefon ederdin."
Şebnem Hanım, kocasına gülümsedi. Uzanıp elini bacağına koydu ve çok az sıkıp okşadı. "Hayatım, davranma böyle."
Ares ve Savaş, bir an göz göze geldi. Dünden beri birbirlerini görmemişlerdi ve Savaş özlediği için gelmişti. Pek beklemiyordu, böyle bir durumu.
Ares, Savaş'ın gözlerindeki özlemi fark ettiği gibi ayağı kalktı. "Bizim konuşmamız gereken bir konu var. Geliriz birazdan."
Tam öne doğru adım atacaktı ki babası, bastonu ile sert bir şekilde karnına vurdu. Ares, pek bir acıma belirtisi göstermeden karnını tuttuğunda Fehmi Bey, aslında kullanmasına gerek olmayan fakat bu yaşlarda hep kullanmak istediği için aldığı bastonu koltuğun kenarına bıraktı.
"Otur oturduğun yerde," Dedi, sertçe. Sonra da yan gözlerle bir bakış attı Savaş'a. "Sanki ne halt yiyeceğinizi bilmiyorum."
Ares, Savaş'a baktı fakat onun gülüşünün büyüdüğünü fark edince gülümsedi. Anne ve babasını özlemiş olmalıydı. Bilmediği bir gerçek vardı ki yaklaşık iki ay önce zaten görüşmüşlerdi. Geri yerine oturduğu sırada Savaş, hemen karşılarındaki koltuğa oturdu.
Dizlerini birbirine yapıştırıp ellerini de üzerine yerleştirdiğinde Fehmi Bey, Şebnem Hanım'a fısıldadı.
"Sakın yumuşama, bak. Hep senden yüz buluyorlar."
Şebnem Hanım, çatık kaşları ile elinin tersiyle göğsüne vurdu, kocasının. Bora'nın yalnız olduğu için yakındığı akşam beraberken Şebnem Hanım hemen yumuşayıp Savaş'ı sarıp sarmalamıştı. Hâl böyle iken de Fehmi Bey daha fazla somurtamamış, babaannesi ile eğlenen Bora'yla ilgilenmişti.
"Saçma saçma konuşma. Ne yüz vermesi?"
"Ben dedim, diyeceğimi."
İkili, çatık kaşlarla Savaş'a döndü. Ortamda ufak bir gerginlik sezilirken Savaş gülümsedi. "Görüşemedik bir süredir. Nasılsınız?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAAF 2 -GAY
ActionAres Yılan & Savaş Bige Yılan'ların şahı, Akrep'lerin kralına tutuldu. ⚫ Savaş, zeki bir adamdı. Söz konusu zaafı olmadıkça; anlatmaktansa göstermeyi tercih eden bir zeki. Ares ise korkusuzdu. Söz konusu Savaş olmadıkça; anlatmaktansa insanları de...