4. Bölüm

41 5 3
                                    

"Ares çıldırır." Dedi umursamazca, Öykü. Görmeyi isteyeceği bir manzara olurdu.

"Evet ama başka kimi yanıma almalıyım emin olamadım."

Metin, sürekli adı geçen Ares kişisinden bıkmıştı açıkçası ama bu ikiliye bunu gösteremezdi.

"Kadir'e ne dersin? Hem Ares yanlış anlamaz."

"Onu seninle göndereceğim. Ne olur ne olmaz."

Metin henüz Öykü'ye alışmadığı için ikisini birlikte yollayamazdı.

"Sen bilirsin bebeğim."

Elindeki şarap dolu kadehten bir yudum alıp başını geriye attı.

"Bu Metin ne zamandır senden hoşlanıyor?"

Metin, duydukları karşısında şok olurken ağzını açtı. Kendini savunup böyle bir şeyin olmadığını söyleyecekti ki Savaş'ın mırıldanması ile kaskatı kesildi.

"Yanıma aldıktan iki-üç hafta sonra, sanırım."

Ne yani? Savaş biliyor muydu? Bunu böyle alelade konuşmak ne kadar doğruydu peki? Açıkça hislerine değer vermiyordu.

Metin, aşağılandığını hissetti ama bakışları dümdüz karşısında iken duruşunu bozmadı.

"Onu uyardım ama dikkate almamış." Öykü'nün lafı ile dişlerini sıktığında bu sefer kıkırdamıştı, genç kadın.

"Savaş, bir gün öldürmen gerekirse ki bu yakın bir zamana tekabül ediyor, benim yapmama izin verir misin?"

Şirin bir tavırla, sanki bakkaldan şeker almak isteyen çocuklar gibi talep ediyordu arzusunu. Metin korkuyla titredi ama duruşu bozulmamıştı.

"Sanmıyorum."

"Hm? Peki, sen bilirsin."

Geriye yaslanıp kadehinden bir yudum daha alırken yan bir bakışla göz kırpmıştı, Metin'e.

Metin, ona tekrar bakmadan önüne döndü. Bu kadından korkmaya başlamıştı. Elleri titriyordu ve Savaş'ın farkında oluşunun utancını taşıyordu.

Savaş, uzunca bir süre şirket dosyalarını inceledi. Boynu ağrıyordu ancak geri yaslandığı gibi kaytaracağınj bildiğinden çalışmaya devam etti.

İşleri bittiğinde ayağı kalktılar. "Kadir ne zaman gelir?"

Öykü, saatine bakıp cevap verdi. "Şimdi."

Birkaç dakika sonra kapı çalarken Savaş da kağıtları dosyaya yerleştirmişti. Ayağı kalktığı gibi ona sarılan bedene karşılık verdi. Sırıtarak başını boynuna yasladığında Metin'in kıskançlık krizine girdiğinden bihaberdi.

"Abi, vallahi çok özlemişim!"

Kadir, birkaç saniye daha sarılı kaldıktan sonra sırıtarak geri çekildi. "Abi valla çok yakışıklı olmuşsun, maşallah! Saçlarını kısa mı kestiriyorsun artık? Yakışmış yakışmış, gerçi uzunken tatlı duruyordu ama."

Güldü, Savaş. Gözleri buz gibiydi ama Kadir, Savaş'ın yakın arkadaşı ve sağ kolu olarak yeteri kadar tanıyordu.

"Ben bu kadar dikkat etmedim." Diye gülerek konuşan Öykü'den sonra Kadir'in yanakları allanmıştı.

"Özlemişim, abla."

Öykü, Kadir'in boynuna kolunu doladığı sırada saçlarını karıştırmıştı. Savaş da yanağını sıkıp yavaşça iki kez vurduğunda, iyice küçük kardeşlerini seven abi, ablalara benziyorlardı.

ZAAF 2 -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin