Elinde tuttuğu boş pet şişeyi sıkıştırıp masanın altındaki çöp kutusuna attı. Eliyle başını destekleyip önündeki kağıtlara bakarken odağı yazılanlarda değildi.
Tepesinde durmuş, ötüp duran Uzay'da idi.
"Abi sonra geldi, ben de senin olmadığını söyledim. Onu araman gerekiyormuş. Öyle söyledi, yani."
Ares, hangi akla hizmet bu herifi almıştı yanına?
"Uzay, aptal mısın oğlum, sen?"
Dayanamayarak, artık kalbinin kırılmasını düşünmeden konuştu. Bu çocuk cidden olmuyordu, şu sıralar.
"Ama abi, kim gelirse, sonra uğramalarını söyle, dedin." Kaşlarını bükerek konuşmuştu, Uzay. Ares'ten bariz bir biçimde çekiniyordu.
Ares, yüzünü ovaladı sertçe. "Lan ben o adamlarla buluşmak için gitmedim mi? Onlar bana ulaşamadığı için bara gelmedi mi? Sen niye bana haber vermek yerine kafana göre iş yapıyorsun?" Dedi, mala anlatır gibi.
Uzay, başını eğdi çok az. "Valla abi, düşünemedim."
"Dağıtacağım kafanı, o zaman da düşünemeyeceksin."
Uzay, yutkunarak hızlı hızlı başını salladı. "Çok özür dilerim, bir daha olmaz, abi."
Ares, dik bakışlarını Uzay'a sabitlemişken sordu, şüpheci bir sesle. "Ne bok yedin lan sen? Aklın bir karış havada?" Abivari bir tavırla sormuştu ama en ufak terslikte ensesine çökecek gibi bakıyordu.
"Abi valla bir şey yapmadım."
Ares, sıkıntıyla karşısındaki koltukta oturan Savaş'a döndü. "Ne yapmış?"
Uzay, bir adım gerilerken Savaş başını telefonundan kaldırıp gözlerini kısarak Uzay'ın hareketlerini inceledi. Üzerindeki kıyafetlere ve odaksız gözlerinin çevrildiği yönü fark edip Ares'e döndü.
"Bardaki kadınlardan biriyle çıkıyor. Dikkati dağılmış, o sırada. Birazdan da buluşacaklar galiba. Sabah izin istemiştir kesin."
"Tövbe, yalan!"
Ares, Savaş'a olan hayran bakışlarını; Uzay'ın bağırışı ile kesti. Kaşlarını çattığında, Uzay hemen sessiz bir halde konuştu. "Affedersiniz."
Ares, burun kemerini sıktığı sırada Savaş mırıldandı. "Kız bekliyor, galiba."
Uzay dudaklarını kemirirken Ares, elini kovar gibi salladı. "Tamam git yanına. Ama bir dahakine aynı boku yersen, gebertirim."
Yine abivari bir tavırlaydı ama bu sefer gizlenmiş bir hamle ihtiyacı yoktu. Uzay, kapıdan çıkarsa, Savaş'ın dediklerini doğrulayacağını biliyordu. Ama zaten Ares gözüyle görse de aksine inanmazdı.
Bu yüzden de alt katta onu bekleyen Gamze'nin yanına gitti. Barmaid'lerden yeni çalışmaya başlayan hoş bir kızdı ve henüz Uzay'ın çapkınlığını bilmediğinden flörtleşmeye başlamışlardı.
"Kadın olduğunu nasıl anladın?"
Savaş omuz silkti. "Ekstra bakımlıydı ve Uzay'ın tipinde bir erkek çalışanın yok."
"Tipini nereden biliyorsun, sen?"
Savaş, şeker oyunu oynamaya devam ederken mırıldandı. "Eski sevgilileri ile dolu bir dosyam var."
Ares bir an durdu ancak başını iki yana sallamıştı. "Demek uzakta dahi olsan, beni kontrol ediyordun."
Savaş, dudak büktü. Birkaç saniye durdu ancak bu cümleye bir cevabı yoktu.
![](https://img.wattpad.com/cover/332441476-288-k276834.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAAF 2 -GAY
ActionAres Yılan & Savaş Bige Yılan'ların şahı, Akrep'lerin kralına tutuldu. ⚫ Savaş, zeki bir adamdı. Söz konusu zaafı olmadıkça; anlatmaktansa göstermeyi tercih eden bir zeki. Ares ise korkusuzdu. Söz konusu Savaş olmadıkça; anlatmaktansa insanları de...