1. Bölüm

263 11 9
                                        

Elindeki kitabın sayfasını çevirdiği sırada üstüne düşen yaprağa baktı. Sonbaharın gelmesiyle bu güzelim ağaçlar da süslerini kaybediyordu. İç çekti bir kez ve yeni açtığı sayfayı okumaya başladı.

"Baba! Gelmeyecek misin?"

Başını kaldırıp ona bakan Bora'ya gülümsedi. Elindeki eldivenlerden belli ki hoşnut değildi ama babasının bu soğukta başka türlü dışarı çıkarmasına izin vermeyeceğini bildiği için giymişti.

Tatlıydı.

"Kitap okumak istemiştim." Kibar bir halde kendini açıkladığında Bora hevesle koştu, yanına. İki eli de babasının dizindeyken ona başını kaldırıp baktı. "Ama baba, yapraklarla oynayacağımıza söz verdin!"

Savaş, derin bir nefes alıp en sonunda başını salladı. Kitabı kapatıp kenara bıraktıktan sonra ayağı kalktığında Bora'nın gözleri büyümüş hemen arkasında, az önce üstüne atladığı için dağılan yaprakları düşünmüştü.

"Yapacak mısın, cidden?"

Savaş, söz verdi mi tutardı ama Bora, yaşıtlarının babalarını gördüğü için garip hissediyordu.

"Tabii. Hadi, önce şu yaprakları toparlayalım."

Bora, babasının ufak bir tebessümle nasıl güzel gözüktüğünü düşündü. Çok güzeldi. Üstelik yan komşuları olan Alice'nin babası Gunther da otuz yaşındaydı ama babası sanki on yaş daha gençti.

Hevesle babasının yaprakları adını bilmediği bahçe aletiyle toplayışını izledi. Etrafında pervane olup her yaptığını büyük bir dikkatle izlerken birden Savaş onu koltuk altlarından tutup havaya kaldırmıştı.

Bora, ne olduğunu anlayamadan kendini yaprakların arasında bulduğunda şen şakrak güldü. Çırpınarak yaprakların arasından çıkmaya çalışırken babasına da minik avuçlarına sığdığı kadarıyla yaprak atıyordu. Savaş, gülümsedi bu tatlı hali için.

Yanakları gülmekten kızarınca hemen çıkartıp ayakları üzerine bırakmıştı. Bora üzerini temizlerken Savaş yeniden yaprakları toparlamıştı. Birden dizinde hissettiği baskı ile başını eğdi. Dizini zor geçen oğlu onu yapraklara doğru itiyordu.

Güldü bu haline. Gözleri kısılırken Bora'yı tutup kucağına aldı. "Kuyumu mu kazıyorsun?"

Bora, utançla başını çevirdiğinde Savaş dayanamayarak yanağını ısırdı. Bora gülerek ondan kaçtığında Savaş ikisini yaprakların arasına atmıştı. Babasının göğsünde oturan Bora gülerek babasını yaprakla kaplarken Savaş da onu gıdıklıyordu.

İkisi kıkırdamaya devam ederken zayıf bir ses geldi, kulaklarına.

"Hadi ama, yine mi?"

Başlarını kaldırıp bakınca Ixia'yı gördüler. "Anne!"

Hem Bora hem Savaş yutkunmuştu.

"Alice, kaç kez diyeceğim; hava soğuk içeride durmalısın."

Alice, yerdeki çamurla oynadığı için annesi kızıyor olmalıydı. Beraber içeri girdiklerinde Savaş göz ucuyla Bora'ya baktı. Bakışları hâlâ içeri girmiş olmalarına rağmen anne kızdaydı.

Dudakları bükülmüştü minik oğlunun. Derin bir nefes alıp ayağı kalktı, Savaş. Oğlunun iki yanağını öpüp eve yönelirken ikisi de konuşmamıştı. Az önceki eğlenceli andan eser yoktu.

Savaş, üzerlerinde kurumuş dal kırıntıları olduğu için ikisinin de ceketini banyoda çıkarmayı planlarken birden kucağında, boynuna sarılmış oğlunun mırıldanışını duydu.

ZAAF 2 -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin