10. Bölüm

37 6 1
                                    

Elindeki kalemi çevirdiği sırada karşısındaki adam gergince yerinde hareketlenmişti.

Savaş, bacağında oturmuş Bora'nın, oyuncak kaplanı ile oynamasını izledi bir kaç saniye ve yine önünde tedirgin duran adama baktı.

"Söyle."

"Efendim, bahçeye park yaptırmamızı istemişti."

Bora'yı şikayet ediyordu bir nevi çünkü Bora da kendilerini şikayet etmişti. Buradaki çalışanların hiçbir isteğini yerine getirmediğini söylediği için Savaş konuşmak istemişti, bahsi geçenler ile.

"Ne engel oldu, peki?"

Adamın gözleri açıldı. Bunu beklemiyoedu, işte. Açıkçası şimdiye kadar önemli bir çok çocuğun uşaklığını yapmıştı ve işinde uzman olduğu da söylenebilirdi. Genellikle teslim edilen çocuklar uçuk isteklerde bulunurdu ve şimdiye kadar bir kez olsun yapmadığı için suçlu bulunmamıştı.

Allah aşkına, bahçeye park yapmak da ne demekti?!

"Ama Savaş Bey-" Tek kaşı havalanan adama baktı ve yutkundu, istemsizce. Bir bahane bulmalıydı. Biraz bekledi, aklına yatan plan ile çok geç olmadan konuştu.

"Park için işçi çağırmamız gerekecek. Güvenliği önceliğim olduğundan yapmadım."

Savaş, mantıklı gelen açıklama ile durdu ancak onlarca adamının burada olduğunu hatırlayınca Metin'e döndü. "Bora'nın sevdiği oyuncakları getirt. Buradakiler halletsin."

Metin, hızla ceketinin cebinden telefonunu çıkarttığında Savaş, Bora'ya bakmıştı. Kaplanın kürkünü seviyordu. "Çok mu canın sıkılıyor?"

Bora yaramaz bir çocuk değildi. Çevresindeki insanlar ile kısa sürede iletişim kurardı ve çoğu kez ilişkileri iyi yöndeydi. Gürültü çıkarmayı pek bilmeyen kendi halinde oynayan beş yaşındaki bir çocuktu.

Türkiye'ye geldiğinden beri daha agresif ve sabırsız olduğu kulağına ilişmişti. Normalde yaptığı aktiviteleri burada yapınca hemen sıkılıyor ve çoğu kez küçük öfke nöbetleri geçiriyordu.

Savaş, bunun kendisinin gelmeyişi ile ilgili olduğunu düşünmüştü ama bu bile aşırıya kaçmak olurdu çünkü Amerika'da iken de haftalarca yan yana gelemedikleri mevzular patlardı.

Bora hiçbirinde böyle davranmamıştı.

"Hiç arkadaşım yok." Biraz küskün gibiydi. Babası burada olduğu için mutluydu ama darılmadan da edememişti.

"Buradaki abi-ablalar hep senin için ama."

Uşak Bey, çocuğu böyle şımarttığını düşünmüştü ama aklına geldikleri ile düşüncesinden utandı. Bora'nın şımarık olduğu anlar bir elin parmağını geçmezdi.

"Hiçbiri Alice gibi değil. Sam de uzakta. Ne zaman yanlarına gideceğim?"

Kaplanın kulaklarını çekiştirerek konuşup en sonunda başını kaldırdı. Gözlerini babasına diktiğinde Savaş alnını öpüp cevaplamıştı.

"Maalesef bir daha geri dönmeyeceğiz."

Bora, birkaç saniye daha Savaş'a bakıp oyuncağına döndü. "Arkadaşım olmayacak mı?"

"Şimdilik hayır ama belki sonra eskiden olduğu gibi kreşe gidebilirsin."

"Sonra ne zaman?"

"Bilmiyorum."

Bora'nın hareket eden elleri durdu. Yavaşça yumruk yaptığı minik ellerini kucağına çevirdiğinde kucağındaki oyuncak koltuğa düşmüştü. Boş gözlerle baktı kaplanına ve başını tekrar Savaş'a çevirdi.

ZAAF 2 -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin