"Güzelim istersen ben halledeyim."
"Ama bu aylarda çok bereketsiz oluyor." Dudak bükerek sızlanan Öykü'ye gülümsedi, Savaş.
"Olsun belki çıkar birkaç kişi."
Öykü, sıkıntılı bir soluk aldı. "Yarına bıraksam?"
"Adamların tanıdıkları var. Hemen halledilip gömülecekler."
Öykü sızlanır gibi bu sefer Ares'e döndü. "Ya sen Yılan değil misin? Nasıl saklayamıyorsun?"
Ares omuz silkti. "Hangi birinden? Yirmiye yakın adam var, içeride."
Öykü dudak büzdü ancak başını sallamıştı. "Kerim'le siz gidin o zaman." Yere bakarak mırıldandıktan sonra başını kaldırdı. "Hem tanışmış olursunuz." Kendini ikna eder gibi konuştuğunda güldü, Savaş. Öykü'ye sıkı sıkı sarılıp alnını öptü. "Sen takıl, hallederiz biz."
Öykü, giden ikilinin arkasından bakarken seslendi. "Üstüne gitmeyin sakın. Küçücük."
"Bizde o iş."
Saçlarını geriye tarayıp iç çekerek depoya girdi, Öykü. Dün, o ailesi ile yemek yerken Ares'in mal satın aldığı adamlardan bazıları ihanet etmeyi seçmişti. Klasik ve gayet olabilitesi yüksekti ancak denk geldiği günden hiç hoşnut olmamıştı, Öykü. Bugün Kerim ile dediği sanayi bölgesine gideceklerdi ve bu bilgi sonradan gelmişti.
Öykü, bu zamanlarda çok kurban çıkmadığı için açıkçası bir anda böyle bir durumla karşı karşıya kalınca rahatlamıştı ama işte Kerim'le plan yapmışlardı.
Sıkıntıyla soluyup işkence aletlerinin olduğu masaya yöneldi. Korkak gözlerle kendisine bakan adamlara tip tip baktı. "Umarım iyi çığlık atıyorsunuzdur."
Yanında duran Kuzey, kusacağından emindi bu yüzden bir adım gerideydi.
Öykü, boyna takılıp yavaş yavaş koparan aleti eline alırken iç çekti. Umuyordu ki Kerim, iki 'abisini' de severdi.
Savaş, kendi arabasının anahtarına, Bora'nın yaptığı süsü takarken Ares'i duydu. Homurdanır gibiydi.
"Bana yapmama bahanesi çok saçma!"
Güldü, Savaş. "Boncuklar bitmiş işte."
"Savaş isterse boncuğa boğarım evi. Ama yapmadı, bilerek!"
Küçücük çocuğa trip atmasına güldü, Savaş. Bora'dan ilgi isteyip de alamadığı için huysuzlanmasına içinde bir yerlerde mutlu oluyordu. Demek ki eskisinden çok seviyordu, Bora'yı.
Anahtarlıkla oynarken aralarında pek bir konuşma dönmemiş, arada bir Ares uzanıp Savaş'ın elini öpmüştü. Dizine bıraktığı eli okşarken konumun gösterdiği mahalleye de girmişlerdi. Az sonra da evin önünde durdurmuştu, arabayı.
Savaş, tam Öykü'nün verdiği numarayı arayacaktı ki apartmandan çıkan genç çocuk ile durdu. "Bu mu acaba?"
Ares, kast ettiği kişiye bakarken yavaşça başını iki yana salladı. "Yani... Öykü ile saçları aynı renkte."
Savaş, Ares'e göz devirip arabadan indi. Büyümüş gözlerle arabayı inceleyen çocuğun yanına vardığında onun şaşkın bakışlarına karşın ufak bir tebessüm yollamıştı. "Merhaba, Kerim, değil mi?"
Kerim, büyümüş gözlerle bakarken yavaşça başını salladı. Savaş'ın uzattığı eli tutup sıkarken ve onun da kendisini tanıtmasını dinlerken aniden Savaş'ın arkasında beliren kocaman adam ile yutkundu. İçinden bir hassiktir çekerken korkulu gözlerinden dolayı Ares boğazını temizleyip ufak bir tebessüm yolladı. Çocuğu korkutmamalıydı şimdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAAF 2 -GAY
AcciónAres Yılan & Savaş Bige Yılan'ların şahı, Akrep'lerin kralına tutuldu. ⚫ Savaş, zeki bir adamdı. Söz konusu zaafı olmadıkça; anlatmaktansa göstermeyi tercih eden bir zeki. Ares ise korkusuzdu. Söz konusu Savaş olmadıkça; anlatmaktansa insanları de...