15. Bölüm

61 5 1
                                    

"Savaş Bey, tetkiklerin yapılması lazım."

"Oradaki her şey sağlıklı ve organik. Nasıl bu hale gelebildi?" Savaş, endişe ile konuşurken doktor gözlerini Bora'nın sızlanıp duran yüzüne çevirdi.

"Bilemiyorum, her şey buna sebep olabilir. Görünürde bir kusur bulamadığım için bu talepte bulundum. Ne yerse yesin kusuyor, ilaç vermek de bir çözüm olmadı."

Savaş, saçlarını geriye tararken teslimat kontrolünün ortasında telefonla görüştüğü için herkes onu bekliyordu.

"Peki, adamıma ver."

Doktor, arkasını döndü ve ona bakan rastgele birine telefonu uzattı.

"Savaş Bey?"

"Metin, hastaneye götürün ama yanında bir kişi kalsın. Dikkat çekmeyin. Diğerlerini çevreye dağıt. Ona bir şey olursa sizi yaşatmam." Sinirli ve endişeli bir Savaş her zaman bu kadar korkutucu muydu?

Metin hızla cevapladı. "Emredersiniz, Savaş Bey. Ben ilgileneceğim."

Savaş, telefonu Bora'ya vermesini istedi. Birkaç saniye geçmişti ki titrek ağlamaklı ses ile gözlerini yumdu. Çevresindeki adamların onu duymayacağı mesafede sesini yumuşak tuttu.

"Bebeğim, birazdan hastanede olacaksın. Hiç merak etme, hemen hallolacak."

"Baba, ne olur gel."

Savaş, dişlerini sıktı. Aşırı dikkat çekerdi ve Bora'yı bayrak etmekten başka işe yaramazdı.

"Oğlum siz eve geldiğinizde ben de geleceğim, anlaştık mı?"

"Şimdi gelemez misin?"

"Oğlum, lütfen. Biliyorsun, yapamam."

Bora, dolu gözleri ve ağrayan karnı ile burnunu çekti. "Tamam ama hemen gel."

"Hemen, sen gelmeden evde olacağım."

Savaş, doktordan tekrar teyit alıp telefonu kapattı. Alnını okşarken hafiften bir sinir vardı, üzerinde. Ne olursa olsun yine de Bora'yı tek göndereceğini biliyordu çünkü dışarıda bir arada görünemezlerdi.

Sıkıntıyla işe dönüp Öykü'nün yanına gitti.

Bu sırada Metin, hizmetlilere Bora'yı hazırlamalarını söyleyip garip garip bakan doktora dönmüştü. "Ne oldu, Doktor Bey?"

Adam, önce Bora'ya sonra Metin'e bakmıştı. "Yalan söylemeyeceğim, Ares Bey haber verdiğinde çocuk kaçırdığını sanmıştım."

Metin'in kaşları havaya kalktığında ufak bir gülüş gönderdi. "Hatta Uzay'la konuşmayı bile düşünüyordum ama Savaş Bey'in oğlu olacağı aklımdan geçmemişti."

Metin bir süre daha baktı doktora ve bir şey demeden başını salladı. Yola çıktıklarında, alelacele olduğu için çocuk koltuğu olmayan bir araba seçmişlerdi ve açıkçası Metin biraz tedirgindi. Savaş sinirliydi ve her an bunun için bile Metin'i paralayabilirdi.

Trafiğin olmadığı yolları kullanıp Savaş'ın bölgelerinden birindeki hastaneye vardılar. Özellikle böyle bir yeri seçmişlerdi çünkü asla dikkat çekmelerini istemiyordu, Savaş.

Bora, kan aldıkları zaman her nedense hiç sesini çıkartmamış, donuk gözlerle izlemişti. Karnı açtı ancak yemek düşündükçe bile midesi bulanıyordu.

Doktor, belgeler ile gelip de Bora'nın bu halini görünce şaşırmış ancak ufak bir tebessümde bulunmuştu. "Küçük Bey, bir sorun mu var?"

Bora başını iki yana salladığında adam başka bir şey demedi. Elindeki kağıtlara son kez baktı ve başını kaldırdı. "Kafana bir şeyler takmışsın, belli. Sonuçların tertemiz."

ZAAF 2 -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin