25 Mayıs akşamı
Derin bir nefes aldım.Yorulmuştum,yorulmuştuk.Yarın şampiyonluğu belirleyecek maçlar vardı ve herkes hem heyecanlı hem de stresliydi.Yoğun bir tempoda çalışmıştık.Hem kazanma hırsına bürünmüştük hem de taraftarın baskısı ve desteği vardı.Nasıl hissedeceğimizi şaşırmıştık.Biraz rahatlamak için akşam hep beraber yemek yemeye karar vermiştik takımla.
Kerem ile sevgili olalı yaklaşık 2 ay olmuştu.Mutlu ve huzurluyduk.Seviyordum ve seviyordu.Gerçekten seviyordu.Hatta öyle bir seviyorduki Özdemir Asaf'ın bir şiirini hatırlatıyordu bana.
Öylesine güzel
Seviyorum ki seni
Öylesine saf.
Öylesine temiz.
Öylesine derin.
Ve öylesine değil
Beni düşüncelerimden alıp çıkaran şey Kerem'in seslenişi oldu."Sevgilim." diye mırıldanmasıyla 'hı' tarzında bir ses çıkarmıştım.
Bu halime erkeksi bir kıkırtı ile tepki vermesiyle utançla başımı eğdim."Ya Kerem." diye kızmam ile dudaklarını birbirine bastırdı.
"Tamam güzelim,gülmüyorum." dedi."Vardıkta sana seslendim ama dalmışsın duymadın.Beni düşünüyordun değil mi?" diye sorarken çapkınca göz kırpmayı unutmamıştı.
Dürüst bir şekilde "Evet." dememle şaşırsa da devam etmem için bana baktı."Akıma bir şiir geldi seni düşünürken.Daha doğrusu seni her düşündüğümde geliyor." dedim.
"Allah Allah,neymiş o şiir?" diye sordu merakla.
"Öylesine güzel seviyorum ki," diye mırıldandım.Kerem anında hangi şiiri okuduğumu anlamıştı.
"Öylesine saf." diye devam ettirdi.
"Öylesine temiz."
"Öylesine derin."
"Ve öylesine değil." diye mırıldandık beraber.Şiiri okurken asla göz temasını kesmediğimiz için en sonunda dayanamayarak gözlerimi kaçırdım.Ancak kafamı dışarı tarafına çevirsem de arabanın camında Kerem'in yansıması vardı.Yansımadan göz göze geldiğimizde öyle güzel güldüki aklımı başımdan aldı.Zaten aklın başında değildiki Sare.Haklısın Ela.Aşk gerçekten insanın aklını başından alıyormuş.
"Hadi gidelim daha fazla beklemesinler." dedi.Onu başımla onayladıktan sonra arabadan indim eş zamanlı olarak.O da indiğinde yaz akşamlarının soğunu iliğime kadar hissetmiştim.Hırkamı aldığım için şükrederek Kerem ile birlikte eve doğru yürümeye başladık.Evet yine restorana değil çünkü kalabalık ortamları-takım dışındakilerle-sevmiyorlardı.İnsanların garip bakışları,fotoğraf çekinmek istemeleri,imza almak istemeleri,herkesin sanki çok önemli biriymiş gibi davranması hoşlarına gitmiyordu.İnsanlarla fotoğraf çektirmek veya imza vermek rahatsız etmiyordu.Sadece daha rahat oldukları ve samimi hissedecekleri bir ortam istiyorlardı.
Kerem'in zile basmasının ardından bir kaç saniye geçmişti ki kapı açıldı.Bizi karşılayan Zara ile gülümsedim.Abdülkerim'in evine gelmiştik bu sefer.Bozuk aksanı ile "Hoşgeldiniz." dedi gülümseyerek.
Samimi bir sesle "Hoşbulduk." dedim.Kerem de hafif bir baş selamı verdiğinde onun da bizi içeri buyur etmesiyle girmiştik eve.Evin sıcaklığı ile hırkamı vestiyere astıktan sonra Zara'nın peşinden içeri girmiştim.Yine ve yine en son gelenler biz olduğumuz için fazlasıyla kalabalıktı.Ancak o kalabalıkta bile boş bir yer görüp herkese selam verdikten sonra oturdum.Kerem de benim ardımdan üçlü koltukta Yunus ve Berkan'ın arasına oturmuştu selam verip.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kerry Potter
General FictionKerem Aktürkoğlu FF./ Galatasaray'ın yeni yardımcı antrenörü ve Galatasaray'ın yıldız sol kanatının kaderlerinin kesişmesi...