"+18" rahatsız olacaklar varsa diye.Arkadaşlar bu bölümde yazım hataları olabilir. Utana sıkıla yazdığım düzenlemeden direk atıcam. Sumt yazmak neden bu kadar zor ahhh...
İyi okumalar💕
Öpüşmemiz, hiç beklemediğim bir şekilde, aniden ve yoğun bir şekilde başladı. Dudaklarım Yavuz'un dudaklarına değdiğinde, dünyadaki her şey aniden sustu. Kalbim çılgınca atıyordu, ellerim kararsızca onun kollarına, omuzlarına, boynuna kayıyordu. Kafamda bin bir düşünce bir anda çakışıyordu, ama o an sadece onun vücut ısısını hissedebiliyordum. Her şey o kadar hızlı ve yoğun olmuştu ki, kendimi tamamen kaybetmiş gibiydim.
Yavuz dudaklarını ayırıp şaşkınca bana baktı. Ellerini gerip çekip dizlerimin üzerine koydu, gülerek göz hizama geldi; "Ne oluyor?" dedi göz kırparak.
Kelimeler kafamın içinde dönüp duruyordu ama ağzımdan çıkmayı reddediyorlardı. "Şey..." diyebildim sadece, sesim titrek ve boğuk çıktı. Yavuz'un bakışları sertleşti, gözlerindeki keskinlikle üzerime doğru bir adım attı. Bir an sonra kollarını bacaklarımdan yatağa doğru sürterek beni hafifçe geriye itti. Yatağın kenarına yaslandığımda, kollarımdan destek alarak arkaya doğru yaslanmak zorunda kaldım. Ellerim titriyordu ama bunu belli etmemeye çalıştım.
Yavuz, söylediklerime inanmadığını belli eden bir ifadeyle elini tekrar yavaşça yatağa doğru uzattı. Kalbim sanki göğsümden dışarı fırlayacakmış gibi çarptı, panik içimi sararken bir anlık cesaretle elimi hızla onun bileğine uzattım. Sıkıca tutup ellerini durdurdum, yüzümde sahte bir üzüntü maskesiyle ona baktım.
"Benimle öpüşmek istemiyor musun?" dedim, sesime hafif bir kırılganlık katarak. Gözlerimin içine bakmasını sağlamak için kafamı hafifçe yana eğdim. Sanki az önceki gerginlik yok olmuş, yerine başka bir gündem gelmiş gibi davranıyordum. Korkumu gizlemek için kendimi bu role tamamen kaptırmam gerekiyordu.
Yavuz'un yüzündeki şaşkınlık ve tereddüt açıkça okunuyordu. Kaşları aniden çatıldı, bir şey söylemek ister gibi ağzını açtı ama kelimeler çıkmadı. Böyle anlarda genelde sessiz kalması, onu kontrol etme çabamın işe yaradığını düşündürdü. "Yaman, bu... ne diyorsun sen?" diye kekeledi sonunda, sesinde alışık olmadığım bir yumuşaklık vardı.
Bu benim fırsatımdı. Deli gibi korkuyor olsam da, telefonu bulmasını engellemek için başka bir şansım olmadığını biliyordum. Yavaşça eğildim, ellerimi onun bileklerinden omuzlarına kaydırarak temasımı daha kişisel hale getirdim. Gözlerimi onun gözlerine kilitledim ve dudaklarımı hafifçe araladım. "Ne diyorsam o," dedim, sesi boğuklaştırmaya çalışarak. Geri çekilmeyecek kadar yaklaşmıştım ona.
Yavuz'un nefesi bir an hızlandı, elleri refleksle kenarımı kavradı. Ama hâlâ şaşkınlığı yüzünden okunuyordu. Onu tamamen şaşkına çevirmek ve kontrolü elime almak zorundaydım. Ellerimi boynuna doladım, başımı hafifçe eğip ona daha da yaklaştım. "İstemiyorsan söyle," diye fısıldadım, sesim ince bir kırılganlıkla doluydu ama derinlerde titriyordum. Korkumla savaşırken onun tamamen dikkatini dağıttığıma emindim.
Telefon hâlâ yastığın altındaydı ve onu bulmasına asla izin veremezdim. Bu yüzden, Yavuz'un dikkatini tamamen başka bir yere çekmek için tüm cesaretimi kullanarak onu baştan çıkarmaya çalıştım. Dudaklarım neredeyse onun dudağına değecekken Yavuz'un bir anlık tereddütle geri çekilmesini bekledim. Ama yapmadı. Bu sefer her şey bıçak sırtındaydı.
Yavuz'un bakışlarındaki tereddüt yerini kararlılığa bıraktığında nefesim kesildi. O an her şey durmuş gibiydi. Kalbimin çarpıntısı kulaklarımda yankılanırken Yavuz aniden eğildi ve dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı. Sıcak, yoğun bir temas... Panikten ne yapacağımı bilemez bir şekilde kaskatı kesildim. Ellerim, istemsizce omuzlarına tutundu, ama bu tamamen kontrolsüz bir refleksdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİZOFREN//BXB
Não FicçãoYavuz üç çocuğunu ve eşini gözlerinin önünde kayıp eder. Şizofreni başlar ve ressam bir genç çocuğu en büyük oğluna benzetip kaçırı. Ona kendi oğlu gibi davranır