İyi geceler, ORTAKLARIM! Evet, küçük cadı ile bir karar aldık. Biraz geç geldi benim aklıma ama bundan sonra sizlere hitap şeklimiz 'ORTAK' şeklinde olacaktır. Aynı şekilde sizden de bekliyorum.
Ya Sen Olmasaydın twitter hesabına veya #yasenolmasaydın tagi ile olan tweetlerinizi okuyorum ve hepsine tek tek hayran kalıyorum. Çok teşekkür ederim Ortaklarım!
Kuzenim yeni bir hikâyeye başladı. İlk deneyimi ama bomba gibi bir açılış yaptığını düşünüyorum. Beni ve hikâyemi severler, o yepyeni bilim kurgu, macera ve gizem dolu hikâyeyi kaçırmasın derim. Hikâyesinin adı: Sen Kâhin Misin? Kullanıcı adı; @megalomanyaa Şimdiden çok teşekkür ederiz!
Bu bölümün ithafı 'dogandemirist12' ye gidiyor.
Keyifli okumalar, ORTAKlar! :*
"Bakma sen herkesin mutlu göründüğüne. Vicdan diye bir yer var ve orada bazıları, hep suçlu..!"
Hayatımda yaşadığım en stresli dakikalara beni sürükleyen korku Kerem'in üzerimdeki bakışlarını hissettikçe kendini daha çok açığa vuruyordu.
Neredeyse bir saat dolmak üzereydi ve şu an birçok kişi parktaydı. Can, Kerem, Aksel, Melis, ben, babam ve bize daha sonra katılan Derin ve Meral Hanım. Garibime giden Sevim ve Ahmet Sayer çiftinin burada olmamasıydı. Kerem onların bu durumu bilmediğini söylemişti. Belki de bu yüzden şu an burada kendileri yoktu.
Yağmur'un telefonundan yerini bulmaya çalışıyorduk ama ondan da bir yanıt yoktu.
Kafam allak bullaktı, ağlamaktan gözlerim acıyordu. Düşünmek, neler olacağını tahmin etmek beyin hücrelerimi çürütmüştü. Her şey bir kâbustu sanki ama ben bir türlü uyanamıyordum.
Düşünmek bir süreçti. Uzayıp sonu bucağı olmayan bir sokaktı. İki saatlik bir yoldu şimdi benim ki, hangi sokağa sapacağımı bilmediğim bir yol!
Kerem'i ilk arayıp parka gelene kadar olayı anlattığım da hiçbir şey dememiş aksine sakin tavırlar sergilemişti çünkü o an şoktaydı. Kendine geldiğinde ise parktaki tüm insanları kaçıracak şekilde esip gürlemiş, parlamıştı. Durmayan gözyaşlarım Kerem bana hesap sordukça hıçkırıklara dönüşmüştü. Kendimi savunamıyordum bile, buna hakkım yoktu. Bu yangından sonra ikinci olaydı. Kerem bu sefer beni hiç affetmeyecekti.
Diğer bir taraftan ise Can vardı. O ise bana sadece yıkılmış gözleri ile bakıyordu. Kerem'e göre daha sessizdi. Daha acınasıydı, onunla aynı durumdaydık. O Yağmur için dua ederken ben vicdanımla kavga etmekle meşguldüm. Bana birkaç kez sitem etmişti ama bunun neye yararı oalcağına dair kendine kendine tartışmaya girip susmuştu.
"Şimdi ne yapacağız?" diyor Melis eli belirginleşmiş olan karnına giderken, herkesin gözleri bana dönüyor.
Şimdi diyorum, tam şu an yer yarılmalı ve ben içine girmeliyim.
"Ufuktan haber bekleyeceğiz. Birinden birinin yerini bulacak!" sert mizacı ile konuşan Kerem'e baktım. Yüzüme dönüp bakmıyordu bile, belki beni artık istemiyordu. Bu olaydan sonra ayrılıp bir daha karşılamayacaktık belki.
"Ya bulamazsa ne olacak?" diyor Can parmaklarını içe döndürüp ellerini yumruk yaparken. Şu an pusuda bekleyen bir aslan gibiydi, avını bulduğu an parçalamaya hazır ama bir o kadarda dikkatli,
"Ne demek bulamazsak! Bulacağız taam mı? Kızımı da Yağmuru da sağ salim alacağım onların elinden!"
"Kerem! Kim peki bu kaçıranlar? Hadi senin düşmanların diyelim ama Yağmur ile ne alakaları var? Neden Zeynep'i aradılar?" diyor Aksel ayakta dikilerek, işte o an Kerem ile gözlerimiz buluşuyor.