Benim bir tanecik harika okuyucularım iyi geceler.. Gecenin ilerleyen vakitlerinde yine yeniden beraberiz :D Kendimi daha yeni toparlayabildim ve hemen bölümü yazdım :) Bu bölüm de uzun süredir beklediğiniz bir yer var ;) dizimiz bitiyor.. Güneşimiz batıyor.. Tek tesellim onları farklı dizilerde olsa da görmek olacak galiba. İnşallah yine yeniden beraber dizileri, filmleri olacak (Hande ve Keremin :D) Hayırlısı olsun başka diyecek pek bir söz yok zaten :) size üzücü bir haberim var. Tatile çıkıyoruz neredeyse bir aylık bir tatil bu ve gittiğimiz yerde internet yok olsa da çekmiyor maalesef ama ben bulduğum saniye sizlere yeni bölüme göndereceğim buna emin olabilirsiniz :* Kendinize iyi bakın en harika okuyucularım :*
Bu bölümün ithafı “ZeyKermasal” a gidiyor :*
Keyifli Okumalar..
Mustafa amcanın yerine sonunda gelip arabayı durduruyorum. İlk Defne daha sonra da ikimiz iniyoruz arabadan Zeynep’le. Arabayı kilitleyip yan yana yürüyoruz. Arada omuzlarımız birbirine değip gülümsüyoruz. Liseli ergen diyeceğim kendime utanmasam! Masalardan birine geçip oturuyoruz. İşler çok yoğun olduğu için Mustafa amca bize selam verip köftelerinin başına dönüyor. Yanında çalışanlardan biri gelip siparişleri alıyor. Zeynep gülümseyerek sandalyesinden kalkıp Mustafa amcanın yanına gidiyor. Onlar sohbet ederken bende uzaktan onları izliyorum. Konuşmayı pek duymasam da komik bir şeyler konuşuyor olacaklar ki Zeynep kahkahalara boğuluyor. Yapma işte gülme böyle kendine daha çok hayran bırakma beni.. Ah ne diyorum ben ne hayran olması?! Dudaklarından çıkan kıkırtı tüm etrafı sarıp hatta birkaç kişinin ona bakmasını sağlıyor. O bunu aldırış etmeden devam ediyor konuşmasına. Dudakları.. Neden beni kendine esir etti?! Neden o dudaklara ihtiyacım varmış gibi hissediyorum? Ve neden ona tüm benliğiyle ihtiyacım var..?
“Baba? Baba sana diyoyum? Heyo!”
“Ha? Efendim küçük cadı?”
“Baba şen yoksa Zeynep abyayı mı kesiyoşun?!”
“Evet, ha ne hayır! Defneee!”
“Hahaha baba yaa! Zeynep abya geyçekten çoyk güzey biy kız..”
“Bence de.. Aaığ yani güzel yani öyle ama bana güzel değil!” Can’ın yanında çok mu durdum acaba ben bu aralar?! Yoksa başka hangi sebeple bu kadar saçmalayabilirim ki?!
“Şakin ol baba! Deyin deyin nefes al vey!”
“Ha ha! Gerçekten çok komiksin küçük cadı!” Defneyle sohbetimizin arasında çıraklardan biri sipariş ettiğimiz çayları Defnenin de köfte ekmeğini getiriyor. Çayımdan bir yudum almadan önce konuşmaya devam ediyor.
“Baba ben şana biy şey söylemek istiyoyum.” Diyor diyeceği şeyi dinlerken çayımdan bir yudum alıyorum fakat Defnenin söylediği şeyle çay boğazımda ki gidişat yönünü ters çevirip geri dışarı püskürtmemi sağlıyor.