Ben geldim canlarım.. Sizler çok ama çok tatlısınız yorumlarınızla beni o kadar çok mutlu ediyorsunuz ki iyi ki varsınız! İnternet bugün bağlandı fakat bir sorundan dolayı tekrardan kesildi :( Ayy çok mutluyum. Bir tanıdığımız bana Kerem Bürsin’den imzalı poster almışşş! Bu bölümde soyadını kullanmama izin veren Nesli’ye bol öpücükler. İzmir’in havasını benim içinde bol bol çek! Pelinnur’a ve Şevo’ma da en güzelinden kocaman öpücükler. Ve tabi siz değerli okuyucularıma da :**
Bu bölümün ithafı “zeykergb97” a gidiyor..
Keyifli Okumalar..
-Kerem-
Gözlerimi açtığım da sabahın ilk ışıklarının camdan yeni süzüldüğünü fark ediyorum. Zeynep yerimi işgal ettiği için kanepeden yatmak zorunda kalıyorum ve bu feci bir şekilde boyun ağrısı yaratıyor. Aslında bunu ben istedim. İstesem onu kendi yatağına da götürebilirdim ama bana yaptıklarının cezasını çekmeli. O kadar merdiven kollarımda taşıdım onu kuş kadar hafif olsa da Kerem Sayer’in yapmayacağı hareketleri yaptırıyordu ve onun da cezası bu olmalı.. Sabah kalktığında ki yüz ifadesini gerçekten merak ediyorum. Henüz benimle oynamaması gerektiğini anlamadı fakat artık öğreneceğine eminim.. Kanepeden zorla kalkıp merdivenlerden sessizce yukarı çıkıyorum. Odama girdiğim bebek kadar masum bir şekilde uyuyan Zeynep dikkatimi çekiyor. Şu an sırf ceza olsun diye onun yanına yatıp ona sarılıp uyuyabilirim ama kalktığın da öyle bir durum da görünce hem kendinden hem de benden nefret edecek. Hah! Bana göre hava hoş zaten benden nefret ediyor. Bunu dün daha iyi anladım. Yavaşça yanına ulaşıp yüzüne düşen buklesini kulağının arkasına alıyorum. Yüzü daha da açılıyor. Yağmurdan sonra çıkan gökkuşağı kadar eşsiz yüz hatlarına sahip.. Gözüm istemsiz olarak aşağılara kaydığında açılmış üzerini fark ediyorum. Yorganı biraz daha üstüne çekip üşümesini engelliyorum. Keşke o barda ki kızlardan biri olsaydın Zeynep.. Sana dokunmadan durmak bana bazen acı veriyor. Daha fazla odada durmayıp üzerime giyecek kıyafetler alıp dışarı çıkıyorum. Banyoya geçip duş alıp üstümü giyindikten sonra çıkıyorum. Merdivenlerden direk inip mutfağa geçiyorum. Kendime bir bardak kahve hazırlıyorum. Aklıma gelen ikinci bir fikirle bir kahve fincanı daha çıkartıp içine kahve dolduruyorum. Bir de salondan not kağıdı çıkartıp bir not yazıyorum. Kahve içmekten vazgeçip işe gitmek için kapıdan dışarı çıkıyorum. Acaba evin bazı bölgelerine kamera falan mı taktırsam sırf Zeynep’in şaşırmış hallerini görmek için yoksa başka düşüncem yok..
***
-Zeynep-
Sabah uyandığım da gözlerimi zorla açıyorum. Başımın üzerinden sanki kamyon geçmiş gibi! Bu kadar içmemeliydim. Kafamı zor da olsa yastıktan kaldırdığım da nere olduğumu önce anlayamıyorum. Biraz daha etrafa baktığımda Keremin odasında olduğumu anlıyorum. NEE?! Bir dakika! Peki ya üstümdekiler?!
Hızla yorganın altındaki bedenime bakıyorum ve üzerimde kıyafetlerimi görünce rahatlıyorum. Dün ki dediğinden sonra.. Hemen yataktan çıkıp kendi odama geçiyorum. Dün gece ki kıyafetlerimden kurtulup kendimi banyoya atıyorum. Her gün bir neden bulup soğuk suyu açtığım için artık soğuk suya karşı bağışıklık kazanıyorum. Sonuna kadar açtığım suyun direk altına giriyorum. Ne kadar alıştığımı düşünsem de soğuğu hissetmemle içimden bir ürperti geçiyor. Duşun altında kaldığım sürede başımın ağrısı biraz da olsa geçiyor ama bu sefer yerini mide bulantısı alıyor. Ah ne lanet bir durum! Duşta kalmak bana iyi gelse de bir süre sonra dün geceden kalan görüntüler gözümün önüne gelince hemen suyu kapatıp duştan çıkıyorum. Kerem ve Defne evde olmadığı için bornozumu giyerek kendime kahve yapmak için mutfağa iniyorum. Kahve makinesinin yanına gittiğim de bir fincanın içinde kahve ve bir not kâğıdı buluyorum.