25-Uçmaktan Korkan Ateş Böceği

9 1 0
                                    

İyi okumalarr🦋

❀❀

Sezin, gözlerini zorla açtı ama dünya hâlâ bulanıktı. Derin bir nefes almaya çalıştı, ama hava ciğerlerine dolmakta güçlük çekiyordu. Kalbi, kafasında yankı yapan seslerle birlikte hızla atıyordu. Elini göğsüne koydu, acıyı hissetti. Rüyada Oğuz'u görmüştü, her şey o kadar gerçekti ki sanki hala onun varlığını hissedebiliyordu. "Sadece bir rüya," diye fısıldadı kendi kendine, ama sesi bile zayıf, titrek çıkıyordu. Oğuz'un soğuk bakışları, her anını izliyormuş gibi hissediyordu.

O sırada Atlas'a seslendi. Atlas ise masasında oturmuş birkaç yeni hikaye karalarken kulaklıkta son ses Maneskin-Torna a Casa dinleyip eşlik ediyordu. Sanki bir anlığına ona seslenen bir ses duydu ama kulaklığı çıkardığında ses gelmiyordu. Bu yüzden şarkı dinlemeye devam etti. Beyninden bir sürü şey geçiyordu. Mesela 'Mükemmel Hikayeye Ulaşmak' gibi. Ama... Aslında mükemmel diye bir şey yoktu belki de. Gözlerini kırpıştırdı duvarındaki birkaç resme bakarak. Mavi'nin ve kendisinin gülümseyen fotoğrafına gözlerini dikti. Saat gecenin bilmem kaçı olmasına rağmen kardeşine mesaj attı.

"Uyudun mu?"

Sonra telefonunu masanın üzerine bırakıp devam etti. Ardından kardeşi mesajına yanıt verdi.

"Hayır."

Atlas gülümsedi.

"Güzel. Bize gelmek ister misin yarın? Sezin ablan da sevinecektir."

"Olabilir...Abi."

":)"

Sezin bu sırada başını yana çevirdi ve gözlerini kırpıştırarak etrafına bakmaya çalıştı. Oğuz'un soğuk bakışları zihninin en derin köşelerine kazınmıştı. Hissettiği acının rüyadan mı, yoksa gerçekte yaşadıklarından mı kaynaklandığını bilmiyordu. Göğsüne dokunduğunda içindeki ağırlık biraz daha arttı.

Atlas ise bambaşka bir dünyadaydı. Kalemi, defterinin kenarında ritmik bir şekilde geziniyor, ama yazmak istediği kelimeler bir türlü aklına düşmüyordu. Belki de Sezin'in sesini gerçekten duymuştu ama bunun, kafasının içinde yankılanan düşüncelerinden biri olduğunu sanmıştı. Telefonuna uzandı ve ekranına düşen ışıkta Mavi'den gelecek başka cevabı bekledi.

O sırada Sezin, derin bir nefes alarak yerinden doğrulmaya çalıştı. Oğuz'un siluetinin gölgesi hala peşini bırakmıyordu. Göğsündeki ağırlıkla mücadele ederken, içinde bir karar filizlenmeye başlamıştı. Oğuz'un ona yaşattıkları, gözlerini her kapattığında peşinden gelen o soğuk bakışlar... Bunların hepsine bir son vermesi gerekiyordu.

Ama nasıl?

Atlas ayağa kalktı. Kulaklığını kulağından çıkardı ve yavaş adımlarla Sezin'in odasına gidip kapıyı tıklattı. İçerden hızlı nefes alış-verişleri ve hıçkırıklar geliyordu.

"İçeri geliyorum Sezin." Dedi Atlas.

İçerden onu onaylayan boğukça bir "Hı-hı sesi geldi.

Atlas'a içeri girmiş, öylece ne olduğunu anlamak ister gibi Sezin'in yüzüne bakıyordu.

"Neden gelmedin?" Dedi Sezin kırılmış bir sesle.

"Ben...Ben..." Diye birkaç şey geveledi Atlas. Kelimeler dudaklarından bir anda dökülemedi: "Ben duymadım seni."

Atlas

Sezin'in gözlerinde gecenin o karanlığında bile kırgınlığı gördüm. Boğazımdaki düğüm sıkılaşırken yutkundum. Kendi kendime onu duyamadığım için lanetler okudum. Sevdiğiniz bir kişiyi böyle görmek ne de büyük bir zulümdü insana. Onun ne hâlde olduğunu ben, o bana seslenmeyi kesmişken fark etmiştim. Bana çoktan ihtiyacı olmuştu. Bense içeride şarkı dinliyordum.

OYUNCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin