Nereye Gelelim?-17

29 6 7
                                    

Eğer bir yakınınız hastanede yaşam mücadelesi vermeseydi, ne hissettiğimi gerçekten anlayamazdınız. Dağlar üzerinize yıkılıyormuş gibi hissediyorsunuz ve yıkılan bu dağların enkazından bir saray inşa etmeye çalışıyorsunuz.

Sakalı ve saçları uzamıştı, eskiden tanıdığım temiz yüzü artık görünmüyordu. Ama yine de, bu sert görünümüne rağmen yakışıklılığı tartışılmazdı. Nazikçe elimi yanağına koydum, duygularımın dalgasına karşı çenemi sıkarak. Birlikte başladığımız dizi iptal edilmiş, Tuğçe ve Oğuz'un yerini almıştı. Atlas olmadan, kendimi tamamen yalnız hissediyordum, dünyam paramparça olmuştu.

"Lütfen uyan Atlas. Sen benim her şeyimsin. Lütfen uyan," diye gözyaşları içinde fısıldadım. Gözyaşlarım yanaklarımda izler bırakırken, bir hareket fark ettim: kirpikleri hafifçe titredi.

O an, içimdeki umudun yeniden filizlendiğini hissettim. Kalbim hızla çarpmaya başladı ve nefes almak bile zorlaştı. Ellerim titreyerek, onun tekrar hareket etmesini bekledim. Kirpiklerinin hafif titremesi, bana yıllar gibi gelen bir sürede devam etti.

"Atlas, beni duyabiliyor musun?" dedim, sesimdeki titremeyi engelleyemeyerek. Ona daha yakın eğildim, nefesinin sıcaklığını hissetmeye çalışarak. Yanağındaki hafif pembelik, hâlâ hayatta olduğunu gösteren bir işaretti.

Gözkapakları yavaşça aralandı, gözlerinin derin maviliğiyle karşılaştığımda gözlerim yaşlarla doldu. "Atlas, lütfen, benim için güçlü ol," dedim. Onun bilincine kavuşması, bana da güç veriyordu.

Ellerimi daha sıkı tuttum, sanki onu hayata geri çekmeye çalışıyormuşum gibi. Dudakları hafifçe kıpırdadı ve zor duyulan bir fısıltıyla "Merhaba," dedi.

O an, bütün ağırlık üzerimden kalkmış gibi hissettim. Dağların enkazı arasında bir saray inşa etmek artık imkansız görünmüyordu. Çünkü Atlas yanımdaydı ve onunla birlikte, her şeyin üstesinden gelebilirdim.

❀❀❀ 
 

                     Atlas'tan:

"Sezin," dedim, boğazımdaki kuruluğun acısıyla sessizce. Elini yanağıma koydu ve gözyaşlarını akıtarak dudaklarımdan öptü. Doktor hızla odaya girdiğinde, Sezin aniden bana su verdi. Ancak doktor suyu almama izin vermedi.

"Uyanacağının garantisi yoktu... Seni normal odaya taşıdığımız halde."

"Ve o hep buradaydı."

Doktor Sezin'i işaret etti.

Sanırım utandım.

"Şimdi dinlen." dedi doktor ve ayrıldı. Bir an bile beni tekrar kontrol etmeyeceğini merak etmedim. Doktor gider gitmez, Sezin bana sıkıca sarıldı.

Kemiklerim ağrıyordu ama önemi yoktu. Bunu istiyordum. Yatağa oturduğunda, söylediklerini duyduğumu bilip bilmediğini merak ettim.
Sezin başını göğsüme yaslamışken derin bir nefes aldı. "Seni kaybetmekten çok korktum," dedi fısıldayarak. Onun sesindeki titreme, yaşadığı endişeyi ve acıyı hissettiriyordu.

"Buradayım," dedim zorlukla, "ve buradayım kalacağım."

Gözlerindeki yaşları sildim. "Ben de seni çok özledim," diye ekledim. Sezin bir süre sessiz kaldı, sadece nefes alışverişimizin sesi duyuluyordu.

"Ne olursa olsun," dedi sonunda, "hep yanında olacağım. Bir daha seni kaybetmek istemiyorum."

O an, Sezin'in sevgisinin ne kadar derin olduğunu bir kez daha anladım. Onun varlığı, bana güç veriyordu.

"Ben de seni bırakmayacağım," dedim kararlılıkla. "Birlikte her şeyi aşacağız."

Sezin gözlerime baktı ve başını tekrar göğsüme yasladı. O an, her şeyin üstesinden gelebileceğimizi biliyordum. Onun sevgisi ve desteğiyle, önümüzde ne kadar zor günler olursa olsun, birlikte mücadele edecektik.

Gözlerimi kapattım ve Sezin'in sıcaklığında huzur buldum. Bu anın sonsuza dek sürmesini diledim.
Her neyse, onu özlemiştim. Beni sararken yüzüme baktı. Boynumu öptüğünde ve başını göğsüme koyduğunda saçlarını okşadım..

''Dizi?'' dedim korkarak. ''O ne oldu?''

Yüzüme gözlerini dikip baktı. Onu bu haliyle kediye benzetmiştim nedense. 

Sırıttım. 

''Siktir et dizi.'' dedi birdenbire. ''Senaryoyu sevmemiştim zaten. Başrol çok aptaldı.''

''Çok tatlısın.'' dedim, öyleydi de. 

Sezin'in gülümsemesiyle odada bir an için neşeli bir hava oluştu. Onun varlığı, esprili sözleri, tüm endişelerimi bir süreliğine de olsa unutturmuştu.

 "Başrol aptal mıydı?" diye takıldım.

 "Kim bilir, belki de onun sadece iyi bir rehbere ihtiyacı vardı."

Sezin kahkaha attı, sesi bana güç verdi. 

"Rehber mi? Belki de haklısın," dedi.

 "Ama şu an tek düşündüğüm şey, senin yanında olmak ve birlikte yeniden başlamamız."

Ellerimi onun ellerine doladım.

 "Bu bize verilen ikinci şans," dedim. 

"Onu en iyi şekilde değerlendireceğiz."

Sezin'in gözleri parladı. "Elbette," dedi. "Birlikte her şeyi başarabiliriz. Yeter ki pes etmeyelim."

O an, onun ne kadar güçlü ve kararlı olduğunu bir kez daha anladım. Sezin benim dayanağım, ışığım olmuştu. 

"Seni seviyorum," dedim ona ilk defa içtenlikle. "Seninle birlikte her şeyin üstesinden gelebileceğimi biliyorum."

Sezin başını göğsüme bir kez daha yasladı ve derin bir nefes aldı. "Ben de seni seviyorum Atlas," dedi. "Ve hiçbir şey bizi ayıramaz."

Odanın dışındaki dünyayı unuttuk. Sadece birbirimize sarılarak, sevginin ve umudun gücünü hissettik. Bu anın sonsuza dek sürmesini diledim. Çünkü Sezin ile birlikte, her türlü zorluğun üstesinden gelebilirdik.

Doktor aniden odaya girdiğinde sanki uygunsuz bir şekilde basılmışçasına Sezin göğsümden kalktı. Doktorun ardından kardeşim ve babaannem de içeri hışımla girdi. Babaannem sertçe bana sarıldığında neredeyse 1 aydır, hiçbir fiziksel aktivitede bulunmayan kemiklerim canımı yakmıştı. Ama ne demişler, yiğitliğe zeval gelmesin. 

Babaannemin müthiş Nesrin Karasu havasından çıkıp, sarıldığında kıtırdayan kemiklerimi görmezden gelip yanağımı, kolumu, bacağımı ve yüzümü yoklaması Sezin'in hoşuna ya da komiğine gitmiş olmalı ki kıkırdadı. 

Babaannem Sezin'e bakarak "Gelin." Dediğinde Sezin'in yüzüne baktım. babannem ilk defa ona böyle seslenmisti.

Sezin gülümsedi.

"Nesrin teyzecim, nereye gelelim?"

OYUNCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin