Bölüm 31

5.3K 291 28
                                    

-Ya nereye gidiyoruz?
(Bu soruyu en son Alex'e sormuştum. Bu yüzden tedirgin olmadım değil.)
-Şey... Biliyorum. Annemle iyi bir başlangıç yapmadınız. Anneme her şeyi açıkladım. Elbette başta bana inanmadı. Ama haberlerde seni görünce çok etkilendi ve seni akşam yemeğine davet ediyor.
-Hmmm... Düşünmem lazım...
-Özür de dileyecek.
-Peki. Anlaştık!

Özür lafı beni ikna etmişti. Saçımdan sürüklemek neymiş sana göstereceğim.
Eve ulaştığımızda annesi kapıda bizi bekliyordu. "Merhaba Amber!" Aslında tatlı bir kadındı. Sadece cadalozdu. Ethan'a az da olsa acıyordum. "Hadi içeri geçin. Sofra hazır." Sofra? Resmen bir ziyaret! Rostolar, salatalar, köfteler, tavuklar, peynirler! Peynir mi? Peki bu biraz tuhaf kaçmış olabilir.
İçeriden uzun boylu, "yakışıklı" sağol Joe, 40lı yaşlarda bir adam geldi. Sanırım Ethan'ın üvey babasıydı. "Ethan'ın annesi işi biliyor." Doğru söze ne demeli.

-Merhaba Bay...
-Bana Tom de.

Bu ne ya? Herkes bana şunu de bana bunu de? Kendinizi yaşlı falan mı hissediyorsunuz?  

Masaya oturduk. Umarım aç kurt bakışlarımı kimse farketmemiştir. "Peynirden tatmak ister misin Amber? Gerçek Fransız peyniridir." Al, bu da hava atıyor. "Adam zengin ne yapsın?" Her şeye maydanoz olmasana Joe? "Ethan, sana bir sürprizimiz var." dedi içeriden gelen Ethan'ın annesi. Sürprizleri Alex'ten beri sevmiyorum. Ta da! Sürpriz neymiş tahmin edin: Judy! Etrafa gülücükler saçan Judy benim Ethan'ın sevgilisi olduğumu görünce nefret kusan bakışlarını bana yöneltti. Bu kızdan çok çekeceğim var. Annesi kesin bana komplo kurdu. Valla. Kadın bana uyuz oldu. Seri katil tutmak yerine Judy'i kullanacak. Kesin!

Görmemişler gibi tıkındıktan sonra "Daha tatlı var!" diyen Judy'nin kafasını koparmak istedim. Önceden söylesene? Midemi tıkabasa doldurdum ben. O güzelim tatlıyı nasıl yiyeyim. Tatlı önümüze geldi. Çok güzeldi. Aşık olmuştum. Ama o kadar büyüktü ki ben onu yiyemeden o beni yiyecekti galiba. "Bitirmeden kalkmak yok." Ama bu haksızlık! Herkes asilzade gibi yerken ben onların yediğinden fazla yemiştim. Aldığım bir lokma ile ayağa kalkmam bir oldu. Tuvalete koştum. Sonrası malum. Kesin beni rezil etmek için yapıyor bu Judy, kesin.

Sofraya geri döndüğümde gözler bana çevrilmişti. Usul usul tatlımı yemeye devam ettim. Tatlı bitince sofrayı toplamaya yardım edecektim ki bir hizmetçi geldi ve yardım etmeme izin vermedi. Senin kaybın güzelim. Hıh! "Adamlar zengin, ne sandın?" Doğru diyorsun.

-Elinize sağlık Bayan Bal-
-Bana Gloria de.
-Elinize sağlık Gloria.
-Yemekleri ben yapmadım. Aşçımız Şef Gusto yaptı.
Diyorsun. Züppe kadın, ne olacak!
-Bu ev aslında gerçek evimiz değil.
-Nasıl yani?
-Burası Ethan'ın evi. Üniversitesine en yakın bu ev vardı. Ayrıca burası onun doğduğu ev.
-Ne güzel.
-Sen nerede okuyorsun?
("Şimdi yandın!")
-Şey, ben Callady Lisesinde okuyorum.
-Orayı daha önce hiç duymadım?
-Küçük bir kasabada.
-Peki.
("İyi uydurdun." Sağol Joe.)
-Eee... Ailen nasıl?
-Şey...

O an gözümden bir damla yaş aktı. Ethan konuyu değiştirdi. "Hava ne güzel değil mi? Yarın Pikniğe gidebiliriz. Değil mi Amber?" Ben de başımla onayladım. Annesi mutfağa girdi. "Ethan! Bir dakika gelir misin?" diye seslendi. Ethan mutfağa gitti. Kadının beni pek sevdiğini düşünmediğim için "Lavaboyu kullanabilir miyim?" yalanıyla mutfağa doğru gittim. Tom ve Judy, Judy'nin açmayı düşündüğü kreş hakkında konuşmaya kaptırdıkları için beni takmıyorlardı. Bu kızın açtığı kreşten de hayır gelmez. Neyse konumuz bu değil. Mutfağın kapısında durdum ve kulak kabarttım.

-Ne oldu anne? Beni neden çağırdın?
-Ethan. Bu kızla bir daha görüşmeyeceksin.
-Ne demek görüşmeyeceğim?!
-Kızın daha ne olduğu belli değil, kimden olduğu belli değil. Ona güvenmiyorum. Bence o da seni paran için kullanan kızlardan. O da Isabella gibi!
-Öncelikle Isabella bir hataydı! O zamanlar çok saftım. Amber ise beni gerçekten beni seviyor anne. Ben de onu. Amber onunla çıkmaya başladığımızda maddi durumumdan haberi bile yoktu. O beni ben olduğum için seviyor anne. Param için değil. Sen ne dersen de ben onu bırakmayacağım.
-O bir sürt-

O lafı kaldıramazdım. Ön yargılı pislik kadın! Cümlenin sonunu getiremeden kendimi mutfağa attım. Gözümden istemsizce yaşlar akıyordu. Ethan ağzı açık bir şekilde bana bakıyordu. Annesi de afallamıştı ama umrunda olduğunu sanmıyorum. "Ayağını denk al Gloria Ballinger..." Bir hışımla evden dışarı çıktım. Yoldan geçmekte olan bir taksiye bindim. Ethan peşimden koşarak geliyordu. Ona kızgın değildim tabiki ama içimden onunla konuşmak gelmiyordu. Zaten ona kızgın olmam için bir neden yoktu. Beni çok güzel bir şekilde savunmuştu. Ama nafile...

Telefonumu uçak moduna aldım. Ethan'ın arayacağına yüzde bin eminim. Bayan Culkin'in evine gidecektim. Eve ulaştığımda göz yaşlarımı sildim ve kapıyı çaldım. Kapıyı açan Bayan Culkin'in o gülen yüzü kırmızı gözlerimi görünce solmuştu. "Her şeyi anlatıyorsun." diye emir verdikten sonra dolaptan iki kutu dondurma getirdi. Çikolatalı ve vanilyalı. En sevdiğim iki çeşit. "Bayan Culkin, hatırlıyorsunuz." dedim. Gülümsedi.

Küçükken de en sevdiğim çeşit çikolatalı ve vanilyalıydı. Bizim ilişkimiz bir öğretmen bir öğrenci ilişkisinden öteydi. O benim ikinci annemdi. Okuldan sonraları bazen parka gider, dondurma alırdık. İki top; çikolatalı ve vanilyalı. Onun da en sevdiği çeşitler bunlardı. Güzel günlerdi.

Bayan Culkin kaşık uzattı. Bir kaşık vanilyalıdan bir kaşık çikolatalıdan yiyordum. O da aynısını yapıyordu. Olanları anlattım. Tek bir cümle dedi: "Bu çocuk seni gerçekten seviyor."

Kötü Kızlar ÖlmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin