Bölüm 19

6.4K 323 11
                                    

-Nereye gidiyoruz?
-Sürpriz dedik ya kızım!
-Nereye gittiğimizi öğrenmek istiyorum!
-Eee! Ne kadar nazlı çıktın ha? Umarım işimi zorlaştırmazsın!
-Ne işi?
-Görürsün.
-Durdur arabayı Alex! İnmek istiyorum.
-Bir kere teklifimi kabul ettin ama!
-Yemek teklifini?
-Yemekte sen varsın o zaman.
-Pis sapık! İMDAT!!!

Arabayı durdurdu. Ormanlık bir alandaydık. Gittikçe korkmaya başlamıştım. Valla hepsi bu elbisenin suçu. Bu elbiseyi ne zaman giysem başıma bela geliyor. "Ama bu sefer seni kurtaracak bir Ethan'ın yok." İç ses, ilk defa sana katılıyorum. Çığlık atmaya başladım. Ağzıma bant yapıştırdı. Tırnaklarımı suratına batırdım. Kanatacak kadar suratını çizdim. "Zorlama güzelim!" diyip bana tokat attı ve yere yapıştım. Yerle benim aramdaki şey ne ya? Hep birlikteyiz. Sanırım bana aşık. Yoksa iki de bir niye üzerine düşeyim. "Bu durumda bile espri yapabiliyorsun. Bravo Amber!" Pardon iç ses.

Ayağa kalktığımda bir tokatla yeniden yeri boyladım. Tamam yer, beni çok seviyorsun ama ben Ethan'ı seviyorum. Bu ilişki yürümez. "Ethan'ı seviyorum dedin." Ne geveze çıktın iç ses! Biraz sus da motorun soğusun! "Bu durumda hala laf at zaten!"

Alex (tabi gerçek ismi buysa) elbisemi çıkarmaya çalıştı. Suratına tekmeyi geçirdim ama sapık pes eder mi? Etmez. "Sen ilk değilsin zaten. Alışığım." dedi ve ayakkabılarımı çıkardı. Tam eli elbiseme uzanmıştı ki yakından "Bırak o kızı!" diye bir ses duyuldu. Yoksa bu? Gözlerime inanamıyorum! Ethan!

Alex silahını çıkardı. Kafede çalışan birinin nasıl silahı olabilir ki? "Sence tek merak etmen gereken şey bu mu Amber?" Kes iç ses.
"Sıkıysa gel!" dedi Alex ve silahı Ethan'a doğrulttu. Tam tetiği çekecekken arkadan tekme attım ve silahı yere düştü. Silahı aldım ve Alex'e doğrulttum.

-Vursana! Hadi vursana!
-B..ben yapamayacağım!
-Tahmin etmiştim!

Diyip çevik bir hamleyle silahı eline aldı ve bana doğrulttu. Hep bir aksiyon hep bir tehlike. Sapık mıknatısı gibiyim. Ya da ben değil bu elbise. Evet kesin elbise yüzünden.
"Sıkıysa Silahsız dövüş! Tabi korkmuyorsan!" Aferin Ethan. Yangına körükle git! Alex silahını bıraktı.

Alex: Bu ne cesaret! Yürek mi yedin oğlum?!
Ethan: Hayır ama sen de bence pek bir şey yememişsin.
Alex: Ne demek istiyorsun?!
Ethan: Acıkmışsın ki dayak yemek istiyorsun.

Diyip yumruğu Alex'in suratına geçirdi. İşte benim Ethan'ım. Aynı benim gibi laf atıyor! Şut ve gol! Alex'in burnu kanamaya başlamıştı. O da Ethan'a vurdu. Ethan sendelerken Alex onun kasıklarına tekme attı ve Ethan yere düştü. Ben korkudan donup kalmıştım. Alex silahını alıp tekrar Ethan'a doğrulttu. O an nasıl bir cesaret geldiyse Alex tetiği çektiği sırada Ethan'ın önüne atladım. Kurşun tam göğsüme gelmişti. Daha sonra gözümü açmaya çalışsam da açamadım. Canım acımıyordu. Hatta mutluydum. En azından Ethan'a bir şey olmamıştı.

Ethan'ın bir sürü küfürler savurduğunu duydum ve daha sonra da bir silah sesi. Lütfen Ethan'a bir şey olmamış olsun diye Tanrı'ya yalvarırken Alex'in "Bacağım!" diye bağırdığını duydum. Demek ki Ethan Alex'i bacağından vurmuştu. Bir süre sonra ambulans sesleri duydum. Elimin ıslandığını hissedebiliyordum. Kulağımda hüzünlü bir melodi vardı. Bu melodi annem öldüğü zaman da vardı. Bilinçaltımdan gelen bir melodi. Kulağımı kapatsam da geçmeyecek olan bir melodi.
Sanırım ölüyordum. Hiçbir şey yaşayamadan, mutlu olamadan ölüyordum. Her şey için çok geçti. "Yaşlanmayacağım anlamına gelmez." dediğim zaman yanılmışım sanırım. Yaşlanamadan ölüyorum. Bir ailem olmadan, paramparça bir şekilde ölüyorum. Daha önce de ölmüş olmama rağmen bu çok koydu. Ethan'a son bir kez daha sarılamamak, kokusunu içime çekmemek çok koydu. Son bir defa "Seni seviyorum." diyememek çok koydu. Son bir defa "Ben de seni seviyorum." denmesini duyamadan gitmek çok koydu. Son bir defa beni öpmemesi çok koydu. Son bir defa elimi tutmaması çok koydu. Son bir defa bana kahvaltı hazırlayamaması çok koydu. Son bir defa benimle dalga geçmemesi çok koydu. Son bir defa bana "Bayan Huysuz" dememesi çok koydu. Son bir defa o ukala sırıtışını görememek çok koydu. Son bir defa kahkahasını duymamak çok koydu. "Ve o ördekten intikam alamamak çok koydu. Değil mi Amber?" Tebrik ederim iç ses. Duygusal anın içine ettin.

Kötü Kızlar ÖlmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin