Cidden beş dakika yalnız bırakmıyorsunuz ha! Şu anda Bay Green yani müstakbel babamla koyu sohbetin-onun deyimiyle-içindeyiz. Madem sohbet edeceğiz benim istediğim konu hakkında olsun değil mi? Hastayım yani. İnsaf biraz. Banane senin şirkette yaptıklarından be adam!
Nihayet konuşması bittiğinde odamı değiştirmek hakkında konuşmaya başladım.
-Baba?
-Efendim Amber.
-Odamı değiştirmek istiyorum.
-Tamam.
(Kapak olsun sana Nicolette!)
-Yarın alışverişe çıkarım o zaman.
-Tamam. Benim bir sözleşme yapmam lazım. Şirkete gideceğim. Muhtemelen gece gelirim.
-Tamam, görüşürüz.Alnıma bir öpücük kondurup odadan çıktı. Özgürlük!
Telefonumu elime aldım. Şifremi girdim. Evde Wi-Fi var! Yehu! İnstagram'a girdim. Ben bu kadar popüler miydim? 7608 takipçi ve her fotoğrafa ortalama 2000 beğeni! 92 tane fotoğraf paylaşmıştım. Aşağılarda doğru indiğimde gözlerime inanamadım. İlk fotoğrafım tek boynuzlu at çişinin satıldığı kafedeydi! Sihir!
Birden Ethan'ı da İnstagram'da bulabileceğimi farkettim. Arama çubuğuna "ethanballinger" yazdım. Sonuç kısmında bir kişi çıktı ama bu kişi Ethan değildi. Ad benzerliği.
Başka türlü isimler de denedim:
ballingerethan
ethanb
eballinger
ethan1892
Ama hiç bir sonuca ulaşamadım.Belki Ethan gerçek değildi, sadece bir hayaldi. Çok güzel bir hayal. Ama umutsuzluğa kapılmamak lazım. Belki sadece İnstagramı yoktur.
Facebook ve Twitter'dan da aradım ama yine hiçbir sonuç çıkmadı. İlla ki sosyal medya mı kullanacak ya! Pozitif düşün Amber. Pozitif düşün.
"Yemek hazır!" Aşağı kata indim. Sofra mükemmel görünüyordu. Bir kuş sütü eksikti.
Yine kıtlıktan çıkmış gibi tıkındıktan sonra odama çıktım. Gelen mesaj sesiyle irkildim. Mesaj Judy'dendi.
"Naberrr :)"
Hemen cevap verdim.
"İyi, sen?"
"İyiiii"
Judy'e bir imla kılavuzu lütfen.
Birden gelen zil sesiyle irkildim. Zil sesi bir yerden tanıdık geliyordu. Bu, bu Ethan'ın doğum gününde radyoda çalan şarkı! Şarkıyı dinlemeyi bırakıp çağrıyı cevapladım.
-Neden telefonu açmıyorsun be Bıcırık?
-Şey, tuvalete gitmiştim de.
-Peki, ben de inandım. Neyse yarınki planımız ne?
-Ben şahsen odam için alışverişe çıkacağım.
-Saat onda sizdeyim! Annem çağırıyor. Hadi bye bye!Suratıma kapattı. Ayıp be ayıp. Güya en yakın arkadaşım.
Harika! Şimdi Bayan Enerji Patlaması ile alışverişe çıkacağım. Ne kadar harika. (!)
ERTESI GÜN ☯
Güzelim uykumdan beni Nicolette'in cırtlak sesi uyandırdı. "Giyecek hiçbir şeyim yok! Aaa!!!" Aman ne önemli konu.
Nicolette odama daldı -insan bir kapıyı çalar zalimin kızı- ve dolabımı karıştırmaya başladı. "Senin de giyecek doğru düzgün kıyafetin yok be!" dedi kıyafetleri yere atarken. "Neyse bunu alıyorum!" deyip gümüş pullu bir tişörtü alıp odadan çıktı. Senin kıyafet zevkine... Neyse.
Bayan Culkin elinde bir tepsiyle geldi. Tepsiyi yanımdaki komodine bıraktı ve Nicolette'nin yaptığı kıyafet dağına baktı.
-Buranın hali ne Amber?
-Nicolette...Elini başına koydu ve iç geçirdi. "Anlaşıldı. Ben hallederim, sen kahvaltını yap." dedi ve odadan çıktı. Çıkarken mırıldandı "Şu kızdan hiç haz etmiyorum."
Tepsimi kucağıma aldım. Kahvaltıda portakal suyu, pastırma ve yumurta vardı. Tıpkı Ethan'ın hazırladığı gibi.
Neden her şey bana Ethan'ı hatırlatmak zorunda ki? Ama onu mutlaka bulacağım. Hem de en kısa zamanda.
Saate baktığım zaman 09:38 olduğunu gördüm. Şu anda Judy'i hiç çekemezdim. Şimdi bir de her şeye karışır falan. Yarım saatlik iş iki saat sürer. Sonunda da benim istediğim şey olmaz.
Hemen telefonumu elime aldım ve Mesajlar kısmına girdim. "Judy, üzgünüm ama çok hastayım. Bugün alışverişe çıkamayacağım. Başka sefere." Ve gönder! Saniyeler içinde mesaj geldi. "Peki :/ Ziyarete gelmemi ister misin?" Hayır! Hemen cevapladım "Hayır, hastalığım çok bulaşıcı, sakın gelme. Senin de hasta olmanı istemiyorum." Yalan. Anında cevap geldi. "Düşünceli arkadaşım benim! Geçmiş olsun Bıcırık!" Sevinç nidalarıyla telefonu komodine koydum ve kendimi yatağa attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötü Kızlar Ölmez
Paranormal...Şu anda kendi cenaze törenimdeyim. Varlık ile yokluk arasında ince bir çizgide. Törene katılan herkes benim iyi biri olduğumdan bahsedip durdu. Bu tamamen bir yalandı. Beni doğru düzgün tanımıyorlardı bile. Bu dünya bir yalandan ibaret zaten. Tör...