Bölüm 32

4.6K 275 9
                                    

O kadar çok sohbet etmiştik ki konu konuyu açmıştı. Şu an balinaların nasıl su fışkırttığı hakkında konuşuyorduk. Dondurmalar bitmişti. Bugünü daha sonra telafi etme düşüncesiyle bir kutu daha dondurma almaya mutfağa gittim. Gelsin kilolar! Dolapta dondurma ararken kapının çaldığını duydum ama takmadım. Bayan Culkin açardı ne de olsa. "Amber! Bir kaşık daha getir." dedi. Kim gelmişti ki? Gördüğüm manzara karşısında şaşırmıştım. Ethan'ın geleceği aklımın ucundan bile geçmezdi. "Tam bir erkek!" diyen Joe'ya içimden bir uçan tekme attım. O benim, Joe. Uza!

"Ben sizi yalnız bırakayım" bakışı atıp yukarı çıktı Bayan Culkin. Bu kadından korkulur.

-Burada ne işin var?
-Senin için geldim.
-Annen burada olduğunu biliyor mu?
-Hayır. Kaçtım.
-Ne?!
-İlişkimizi kabullenene kadar eve gitmeyeceğim!

Dedi ve yanındaki çantayı gösterdi. Şaşırmadım değil yani. Doğruyu söylemem gerekirse Ethan'ı biraz ana kuzusu sanıyordum. Ama yanılmışım. İyi ki de yanılmışım.

Söyleyecek bir şey bulamadığım için sarılmakla yetindim. Sarılma kıtlığından çıkmış gibi ("sarılma kıtlığı" ne haltsa artık) sımsıkı sarıldım. Kemiklerini kırana kadar sarılmak istiyordum. Tabi o kadar güç bende yok. Sarılmamızı sonlandırdığımızda gözü yaşarmış bir şekilde bakan Bayan Culkin'i farkettim. "İşte gerçek aşk bu!" diye bağırdı. Aklına bir fikir gelmişcesine baktıktan sonra hemen yukarı kata fırladı. Merakımızdan biz de hemen peşinden gittik. Bayan Culkin kalemle bir şeyler çiziyordu. "Başka ne ile çizecekti Amber?" diyen Joe'ya "Fırça ile" diye lafı yedirttikten sonra "Fırça ile boyanır canım." demesiyle lafı yedim. Durum 1-1 olmuştu. Ama... Her iki durumda da Joe iç sesim olduğuna göre ben 2 oluyordum. İşte buna zeka derler. "Evet. Geri-zeka." Benim içimde olduğuna göre sen de gerizekalısın Joe. Afiyet olsun.

Her durumda hem kazanıyor hem de kaybediyorum. Joe'ya laf koyarken kendime laf koyuyor sayılıyordum. Amber Crosswill farkı. Bir insan kendisiyle nasıl kavga edebilir ki? Amber edebilir. Neyse konumuz bu değil.
"Birden ilham geldi!" diye bağırdı Bayan Culkin. Tamam biz seni ilhamınla başbaşa bırakalım. Aşağıya indik. Ethan çantasını eline aldı. Tam konuşacaktı ki lafını kestim.

-Nereye gidiyorsun?
-Otele...
-Neden?
-Burada kalamam.
-Neden?
-Anneme evinin burada olduğunu söylemiştim.
-Eee?
-Eeesi annem izimi rahatça bulur ve bir şekilde beni geri götürür.
-Hiçbir yere götüremez.
-Sen öyle san. Annemi tanımıyorsun.
-Ne yapabilir ki?
-Gerekirse askeri üssü getirir?
-Oov... Ama ben seni yalnız bırakmak istemiyorum.
-Hmm...
-Ben de senle gelirim otele!
-Emin misin?
-Evet.
-Tamam o zaman. Hazırlan. Az sonra çıkarız.
-Peki.

Deyip jet hızıyla yukarı kata çıktım. Bayan Culkin'e durum raporu verdikten sonra her ne kadar tereddüt etse de izin verdi. Sarıldıktan sonra daha önce depodan getirdiğim çantamı aldım ve aşağı indim. Kıyafetlerim zaten içinde hazırdı. "Hazırım!" Nedense mutluydum. Dışarı çıktık. Karşımda kıpkırmızı, harikulade bir araba vardı. "Bu-bu senin mi?" dedim kekeleyerek. "Evet." dedi ukalaca. O sırıtışı yapmasan olmaz yani. Bay Ukala, ne olacak! Ukalalılığın bedelini ağır ödeyeceksin Ethan Ballinger...

Kötü Kızlar ÖlmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin