Ethan'ın yanına oturdum. Elini sımsıkı tuttum.
"Ne olur, sana bir şey olmasın. Ben sensiz yaşayamam. Ölmesi gereken biri varsa o da benim. Sen çok iyi birisin. Ölmeyi haketmiyorsun. Senin daha yaşaman gereken bir hayat var. İleride kuracağın ilişkiler, iyi bir işin olacak. Benim ise hiçbir şeyim." Gözümden bir damla yaş aktı ve eline düştü. "Lütfen uyan! Sana ihtiyacım var!" Monitörden bazı sesler gelmeye başladı. Bu monitör kalp atışlarını gösteriyor! İnanamıyorum, uyanıyor! Tanrı'm! Teşekkür ederim!Ethan elini oynattı. Gözlerini yavaş yavaş açtı. "Sizi tanıyor muyum?" Ve o an yıkıldım. Hafıza kaybı geçirmişti! Yaşadığımız onca şeyi unutmuştu! Bütün anılarımızı, bütün kavgalarımızı...
-Beni hatırlamıyor musun?
-Hayır?
(Amber, her şeyi unutturmak için fırsat bu.)
-Ben senin arkadaşınım.
-Arkadaşım?
-Evet ama çok yakın değiliz. Yani yeni tanıştık sayılır.
-O zaman neden gözünde yaş var?(Neredeyse ölecektin ve hala ukalalık yapıyorsun, ciddi misin Ethan?)
-Birini böyle görmek insanı duygusallaştırıyor.
-Peki neden buradasın?
-Şey, telefonda en son benimle konuşmuştun, son aramalardan beni aradılar.
-Peki, adın ne?
-Amber.
-Güzel isimmiş. Tanıştığımıza memnun oldum, Amber.
-Bir şeyler hatırlıyor musun?
-Adımın Ethan olduğu ve ailemin bir kısmını trafik azasında kaybettiğimi hatırlıyorum. Onun dışında küçüklüğümden bölük pörçük bazı anılar. Bu kadar.
-Hmm...
-Hmm ne?
-Yok bir şey, neyse ben gideyim.
-Peki.
-Peki.Onun her "Peki" demesi kalbimi ısıtıyordu. Evet, bir kalbim var.
Artık beni hatırlamadığına göre hayatından çıkabilirim. Onun için bir şey ifade etmiyorum ne de olsa. Nasıl tanıştığımız, neler konuştuğumuz, kaç kere beni sırtında taşıdığı, kavgalarımız ve öpüşmemiz hakkında hiçbir fikri yok.
Beni artık Ethansız bir hayat bekliyordu. Elveda Ethan...
Hastaneden çıktım. "GURRR!!!" Parkın orada gördüğüm sosisli sandviç arabasından iki tane sosisli aldım. Son günlerde hiç yemediğim kadar çok şey yemiştim. Kilo almak bana yakışmıştı. Daha canlı gözüküyordum. İnsan gibi. Yaşıyor gibi.
Sosisli sandviçlerimi yedikten sonra o salak ördeği gördüm. İntikam vakti ördek! Ördeği ayağımla suyun içine ittim. Çok komik düştü ama. Arkamı dönüp gittim. Caddeye çıktım. "Vak vak vak!!!" Ne vaklıyorsunuz ya! Bir dakika? Caddede ördeklerin ne işi var?! O salak ördek arkadaşlarını toplamış ve peşimden koşuyorlardı! Eyvah! Dur, ördeklerden mi korkuyorsun Amber? Evet! Küçükken gölde bir ördeği beslerken beni ısırmıştı. O gün bu gündür ördeklerden çok korkuyorum. "Ördek fobisi olan kız. Hahahaha!"
Koşmaya başladım. Arkamdan yaklaşık 10 ördek koşuyordu! "İmdat!" Beni o çatlak kadının yaşadığı sokağa kadar kovaladılar ama ben izimi kaybettirdim. "Bir daha Amber Crosswill'e bulaşmazsınız artık. Muhahaha!" (Şeytan bilim adamı gülüşü)
Depoya doğru giderken bir kaykay mağazası gördüm. Tam anlamıyla inanılmazlar! Kullanamama rağmen dayanamayıp bir tane aldım. Bunda Ying Yang yoktu. Olsaydı ortadan ikiye bölerdim herhalde.
Depoya gittim. Banyoya girdim ve kendimi soğuk suya bıraktım. Banyodan çıktıktan sonra saçımı kurutmadan 3 tane uyku hapı alıp yattım. Kesin hasta olacaktım. Ama kimin umrunda? Artık benim için endişelenecek bir Ethan'ım yok.
Soğuk terler içinde uyandım. Kabus görmüştüm. Kabusumda annem ve babam kavga ediyorlardı sonra ben silahla babamı vurmak isterken yanlışlıkla annemi vuruyordum. Babam benim dalgın olduğum anda elimden silahı alıyor ve bana doğrultuyordu. Bir anda Ethan kapıyı kırıp içeri giriyordu. Babam silahı ateşliyordu. Mermi tam bana gelecekken Ethan önüme atlıyor ve kalbinden vuruluyordu. Ben de silahı alıp kendimi kafamdan vuruyordum. Sonra silah sesinden uyandım. İçimden bağırmak geldi. Halüsinasyonlar görmeye başladım. Gözümün önünde siyah duman şeklinde bir vücut beliriyor, deponun bir ucundan öbür ucuna uçuyordu. Ortalığı sis kaplıyordu. Nefes almakta zorluk çekiyordum. Tansiyonum düşmüştü.
Sabah uyandığımda tam anlamıyla bir zombiydim. "Bir daha uyku hapı alan Nicolette gibi salak olsun!"
İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyordu. Yaşamak bile, nefes almak bile... Ölmek istiyordum ama eğer ikinci kere yaşama şansı verilmişse bunu hakkıyla kullanmam lazımdı. Ve en büyük hedefim kaykay kaymayı öğrenmekti. Fazla büyük bir hedef olmasa bile hedef hedeftir. Bu dünya için küçük, benim için büyük bir adım! İlk olarak depodaki dolaplardan birinde bulduğum tebeşirle (Tebeşir burada ne arıyorsa?) kaykayımın üstüne "Asla pes etme." yazdım.
Yeni bir başlangıç yapmaya karar verdim, Ethansız bir başlangıç. Artık eski depresip Amber yok! Kendini sevmeyen Amber yok! Zombi gibi olan Amber yok! Korkak Amber yok! Yapmacık Amber yok! Belki Sakar Amber biraz olabilir. Artık kendine güveni tam, asla pes etmeyen, cesur bir Amber var! Hadi bakalım! Neler olacak göreceğiz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötü Kızlar Ölmez
Paranormal...Şu anda kendi cenaze törenimdeyim. Varlık ile yokluk arasında ince bir çizgide. Törene katılan herkes benim iyi biri olduğumdan bahsedip durdu. Bu tamamen bir yalandı. Beni doğru düzgün tanımıyorlardı bile. Bu dünya bir yalandan ibaret zaten. Tör...