Yataktan kalkar kalkmaz boğazımın çatallaştığını hissettim. Ardından da bir hapşırık. Başım da dönmeye başladı. Eee, kendim ettim kendim buldum. Hastayım diye yalan söyledim ve şimdi gerçekten hasta oldum. Tanrı beni cezalandırıyor.
Aslında baktığım zaman eşyalarım güzeldi. Duvarın rengini, perdeleri ve çarşafları değiştirmek yeterli sanırım. Bir de küçük ıvır zıvırları. Ve tabiki de şu saçma peluşlardan kurtulmam gerek. Hepsini yakmalıyım, evet.
Alışverişe çıkacak halim olmadığı için elime laptopumu kucağıma aldım ve online bir alışveriş sitesine girdim.
Odadaki bütün eşyalarım beyazdı -duvar ve peluş oyuncaklar hariç- bu yüzden alacağım şeyler siyah ve mavi ağırlıklı olacaktı.
Beğendiğim şeyleri sepete ekledim. Sepette toplam 545 dollarlık eşya -duvar boyası dahil- vardı. Üzgünüm Bay Green. Gerçi adam zengin. Paraya para demiyor. Joe, burada senin "Ne diyor?" demen gerekiyordu. Şaka maka özledim seni Joe. Nerelerdesin?
Satın ala tıkladım. Bay Green'i aradım ve kredi kartı şifresini istedim. Tutarı söyleyince bana eşyaları bit pazarından mı aldığımı sordu. Bu adam gerçekten paraya para demiyor.
Eşyalar bir hafta içinde gelecek ve badana için yarın gelecekler. Umarım odam güzel olur.
Biraz kendimi bırakıp Ethan'ı düşünmeye başladım. Acaba gerçek miydi? Gerçekse yaşıyor mu? Nerede yaşıyor? Neler yapıyor? Ve en önemlisi: Kız arkadaşı var mı?
Arama çubuğuna "Ethan Ballinger" yazdım ama hep saçma sapan sonuçlar çıktı.
"Liseler arası bilgi yarışmasında Ethan Ballinger kazandı!"
"48 yaşındaki Ethan Ballinger trafik kazasında hayatını kaybetti."
"Hayvanat bahçesinde çalışan 20 yaşındaki Ethan Jake Ballinger dev fil pisliğinin altında kalarak can verdi."
"Ünlü iş adamı Ethan Harold Ballinger 1 milyon dollar bağış yaptı!"
Ve daha bir sürü gereksiz haber.
Neden bu kadar çok Ethan Ballinger var?! Neden?!
Acaba benim adımı yazınca da saçma sapan şeyler çıkıyor mu? Denemekten zarar gelmez. Yani sanırım.
Bir atasözü der ki;
"Şundan emin olabilirsiniz ki herkes adını internette aramıştır."
Ya da ben diyor olabilirim.
Arama çubuğuna "Amber Green" yazdım ve çıkan sonuçlar gözümü yaşarttı.
"Chris Green'in kızı Amber Green komadan çıktı!"
"Ünlü plak şirketi sahibi Chris Green yasta!"
"Chris Green'in kızı Amber Green komada!"
"Amber Green kayak kazasında ağır yaralandı."
Kendimi önemli hissettim. Belki gerçekten de öyleyimdir.
Laptopu kapattım ve Ethan'ı düşünmeye başladım. Güzel günler geçirmiştik. Kötü günlerimiz de olmuştu ama birlikte üstesinden gelmiştik.
O kadar çok özledim ki onu, tanımlayamıyordum bu hissi.
Onun sayesinde bir kalbim olduğunu anladım. Sevebilen, kırılabilen bir kalp.
O mavi gözleri görmek için neler vermezdim ki şu anda. Tekrar o ukala sırıtışını görmek, sarılıp kemiklerini kırmak için...
Neredesin Bay Ukala? Neredesin?
Bu kadar duygusallık bana göre değildi ama istiyordum işte. Onu istiyordum. Hayali bile gerçek gibi olan o çocuğun gerçek halini görmek istiyordum.
Sanırım gerçek bile değildi. Boşuna çabalıyordum. Onu asla bulamayacaktım.
Kafamı dağıtmak adına tek boynuzlu at çişinin satıldığı kafeye gidecektim.
Yere baktığımda kıyafetlerin olmadığını farkettim. Sanırım alışverişe kendimi fazla kaptırmışım. Bayan Culkin'in toplamaya geldiğini farketmemiştim bile. Her kız gibi alışverişte ben de transa geçebiliyorum.
Dolabımı açtım ve fiyasko. Moda zevkine senin Amber! Cici kız kıyafetleri. Elime aldığım tişörtlerin hepsi ya çok pullu ya da çok renkli. Dolabın arka tarafına atılmış turkuaz gömlek hariç. İçime beyaz bir sporcu atleti giydim ve altıma da yırtık bir kot şort. Fena olmadı. Saçımı da yandan ördüm. Yanıma komodinin çekmecesinden 50 dollar aldım ve dışarı çıktım. Garaja gittim ve bir de ne göreyim! Ethan'ın arabasının aynısı! Kırmızı renk ve acayip güzel! Aşık oldum sanırım. Ama benim ehliyetim yok ki. Nasıl süreceğim. Daha ehliyet almama bir yıl va- İyi de Nicolette bana üniversite mezunusun demişti. Hangi yıldayız? Telefonumdan takvime baktım ve yılın 2015 olduğunu gördüm! 2008 değil mi yani? Nasıl olur? Yani şu an 17 değil 24 yaşında mıyım? Bu mümkün değil. Acı ama gerçek: Yaşlandım. Bu durumda Ethan da 26 yaşında olurdu. Unut şu Ethan'ı Amber! Gerçek bile değil!
Her neyse ehliyetim var yehuuu! Hemen arabama -benim arabam "BENİM"- atladım ve yola koyuldum.
Kafeye yakın bir otoparka parkettim ve ilerideki parka doğru ilerledim. Bu parkta Ethan ile bir sürü anımız olmuştu ama hatırlamamak için kendimi zorluyordum. Onu düşünmek kendimi üzmekten başka bir şey değildi. 0+0 elde var 0
Parktaki köprüden geçip kafeye ulaşacaktım ki o salak ördek sürüsü önümü kesti. Size haddinizi bildirirdim ama halim yok. Biri hemen bana tek boynuzlu at çişli kahvemi fırlatmazsa bayılacağım.
Yürümeye çalışıyordum ama ördekler bir türlü izin vermiyordu. Ben de koşmaya başladım. Arkama bakarak koştuğum için birden yere yapıştım. Yer neden bu kadar yumuşak? Ve gözümü açtığımda büyüsüne kapıldığım o mavi gözleri gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötü Kızlar Ölmez
Paranormal...Şu anda kendi cenaze törenimdeyim. Varlık ile yokluk arasında ince bir çizgide. Törene katılan herkes benim iyi biri olduğumdan bahsedip durdu. Bu tamamen bir yalandı. Beni doğru düzgün tanımıyorlardı bile. Bu dünya bir yalandan ibaret zaten. Tör...