3.Bölüm-Sihirli Kitaplar Dükkanı

146K 5.8K 1.4K
                                    

İki gün sonra Bora Bey'in geleceği sabah heyecanla uyandım. Dün Melis'le baya kafaları dağıtmıştık ve gece bende kalmıştı.

"Melis, sana bugün anlattığım Bora Bey yok mu? Bugün gelicek. Bana kıyafet seçiminde yardımcı olur musun?" diyerek yanımda yatan Melis'in ince bedenini dürttüm.

Melis normal bir insana göre fazla heyecanla kalktı çünkü moda, bakım, güzellik gibi konulardan çok fazla hoşlanıyordu.

"Kesinlikle siyah birşeyler bulalım ve saçları açalım."

"Saçlarım mı?" dedim dehşet içinde. "Hayır, onlara dokunmak yok!"

"Ama saçları açınca, daha zayıf durursun canım."

"Her konu buraya bağlanıyor değil mi?" dedim elimdeki kurabiyeyi ağzıma tıkarak. "Sorun yok, iyiyim böyle." dedim ve üstüme siyah bir bluz altınada bol paça bir kot ve tabii ki en sevdiğim ama ne yazık ki önü kapanmayan montumu giydim ve bir bere takıp evden çıktım. Melis'e kırılmamıştım. Kilolu olduğum bir gerçekti ve tabi ki oda beni daha zayıf göstericek yöntemler söyleyecekti ama nedense canım sıkılmıştı. Bora Bey'in gözüne hoş gözükmek istemiştim ama sonuç olarak üstüme hiç bir şey yakışmamıştı ve kendimi dümdüz bir karına sahip şekilde tatlı bir elbise giyerken hayal etmiştim. Kafamı sallayarak düşüncelerimden sıyrıldım ve ofise girdim.

"Öykü, az önce Seçil Hanım seni sordu, geldiği zaman odama gelsin acil dedi." dedi ofis arkadaşım Asu.

"Niye ki?" dedim korkuyla.

"Hiç bilmiyorum."

"Kızgın mıydı?"

"Hayır, daha çok telaşlı gibiydi ama oda sanırım Boya Bey geleceği için."

Kafamı sallayarak Seçil Hanım'ın odasına doğru yürüdüm. İçeri girdiğinde arkası dönük bir şekilde camdan bakıyordu. Kızıl, beline kadar inen saçları ve yeşil mini,dar elbisesiyle tam bir afet duruyordu.

"Beni istemişsiniz Seçil Hanım." dedim korkuyla.

"Bugün Bora Altıner'in geleceğini biliyorsun. Saat 2'de ki toplantımız için acil bir sunum ayarlamanı istiyorum." dedi bana doğru dönerek.

Tanrım, bu kadın beni zorlamaktan zevk alıyordu adeta!

"Ve dün verdiğin köşe yazısını okudum. Sizin gibi kilolu insanların kendini savunma mekanizması şeklinde bir yazı olmuş. Kız, kendinden memnun filan değil." dedi beni sinir ederek. Bizim gibi kilolu insanlar? 'Anlaşılan o küçük beynin ancak insanları kilolu ve zayıf olarak sınıflandırabiliyor.' demek istesemde, sessiz kalmayı tercih ettim.

"Ama yine de, yazı kilolu insanlar tarafından baya medya'da yankı uyandırmış. İnsanlar bu mektupları merak ediyorlar. Bu nedenle yazıyı onaylayıyorum. Şimdi çıkabilirsin." dedi çok bilmiş bir tavırla.

Yazıyı onaylatmış olmama sevinmem gerekirdi ama ben nedense içten içe uyuz olmuştum. Seçil Hanım'ın 'siz kilolu insanlar' sınıflandırması çok gücüme gitmişti doğrusu. Kilo çok önemli bir şey değildi, kimse annesinin karnından şişman olarak doğmuyordu sonuçta.

Bu konuyu kafama takmayarak, saat 14:00' a kadar sunumla uğraştım. En sonunda Bora Bey geldiğinde bende toplantı odasına gittim ve karşımda canlı kanlı duran Bora Bey'i gördüm.

Gerçekten resimlerde gördüğümden bin kat yakışıklıydı ve ağzım sanki kilitlenip kalmıştı.

Seçil Hanım'ın hiç görmediğim bir şekilde güldüğünü farkettim. Bora Bey'le konuşurken sürekli gülüyor ve ona olabildiğince çok el teması uyguluyordu, ondan hoşlandığı apaçık belliydi ama Bora tepkisiz gözüküyordu. Haliyle buda bana bir umut ışığı doğurmuştu. Belki de bu adam bir insanın sadece dış görünüşüne bakarak karar verecek kadar sığ bir adam değildi... Belki de karakter onun için daha önemliydi.

Ben Bora'ya bakarak rüyalara dalmış giderken, Seçil Hanım'ın öksürmesiyle kendime geldim. Sanırım Bora'ya karşı hissettiklerimi anlamış olacak ki büyük bir kızgınlıkla baktı bana. Sanki senin onun hakkında hayal kurmaya ne hakkın var dermişçesine bakıyordu. Silkinip, kendime geldim ve sunuma başladım.

Sunum bittiğinde hala hayranlıkla Bora Bey'e bakıyordum. En sonunda Bora Bey başka bir toplantıya yetişmek için kalktığında Seçil cadısı ile odada yalnız kalmıştım. O ise Bora'nın gidişiyle elinden oyuncağı alınmış bir çocuk gibi suratını eski ruhsuz ve sinirli haline getirdi.

"Bende gideyim." dedim ufaktan sıvışmaya çalışarak. Hemen masama geçip Bora Bey'le evlendiğim ve çiçeğimi attığım hayalime geçmek istiyordum, Seçil Hanım'ın yüzünü görmek değil.

"Ona nasıl baktığını gördüm Öykü." dedi gülerek.

Şok olmuş bakışlarla Seçil Hanım'a baktım.

"Anlayamadım?" dedim.

"Bal gibi anladın. Bora'ya olan bakışlarını gördüm!" dedi bir kahkaha patlatarak. "Sana bakar mı sanıyorsun?"

"Ben, öyle bir şey..."

"Evet düşündün! Cidden sen hiç aynaya bakmıyor musun? Şu tipine bak önce. Poponu burdan karşı şirkete otoban olarak bile kullanabiliriz." yine bir kahkaha attı.

"Bora sadece benim. Senin gibi bir kız bile olsa ona kimsenin bakmasını istemiyorum. Bence imkansız erkeklere bakmak yerine önce bir aynaya bakmayı dene. Eve gidebilirsin!" dedi. Ben ise hayretler içerisinde kalmış tek bir kelime bile edememiştim.

Acilen şirketten çıkıp ağlayarak eve gitmeye başladım. Kararımı vermiştim, zayıflayacaktım ve Seçil'e inat Bora'yı tavlayacaktım!

***

Yolda bir yandan ağlarken bir yandan da amaçsızca yürüyordum. Yağmur yağdığı için, ağladığım belli olmuyordu. Evden çok uzaklaşmamıştım ama eve giden yoldan da sapmıştım.

O sırada bir kitapçı gözüme çarptı. Tabelası aynen şöyleydi.

SİHİRLİ KİTAPLAR DÜKKANI

Bir kahve ve kek eşliğinde, kitap bakmaya ne dersiniz?

Hiç düşünmeden dükkana dalıverdim ve; "Bir kahve ve kek alabilir miyim?" dedim.

Şöminenin önünde köpeğiyle oturmuş ve kendisi de kek ve kahve eşliğinde kafasında bir bereyle kitap okuyan, kumral ve uzun boylu adam kafasını kaldırarak şaşkınla yüzüme baktı.

"Otursana, üşümüş olmalısın." dedi ayağa kalkarken.

Oturdum ve sevimli köpeğe bakmaya başladım. İsmini henüz bilmediğim kitapçı adam, elinde kahve ve iki dilim tarçınlı havuçlu-en sevdiğim- kekle yanıma gelince gözlerimi açtım. Evet diyete başlayacaktım ama yarın.

"Çok teşekkür ederim." derken kekin yarısını ağzıma tıkmıştım bile.

"Kek için mi yoksa kitaplar için mi burdasın?" dedi gülümseyerek. Ah, ne kadar kabayım değil mi?

"Kek harika olmuş ama aslında burada işime yarar bir kaç şey bulmayı umuyordum."

"Ne gibi?" dedi merakla.

"Şeyy, zayıflama ve..." bunu söylerken her ne kadar utansamda, nasıl olsa bu adamı bir daha görmeyeceğim diyerek kendimi avuttum ve söyledim. "Erkekleri tavlama rehberi arıyorum!"

mio.coFKuGcs


1.Külkedisinin Zayıflama Hikayesi 2.Gizemli Erkek AvcısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin