18.Bölüm-Totem

99.7K 4.6K 660
                                    

aambrosiaaa ve Zeynephilim adlı kişilere ithafen...

Media'da biraz kilo vermiş ama hala tombik olan öykü'yü görebilirsiniz:)

Şimdi bir bakalım...

İki bacağınız sallanan sandalyenin altında, poponuz yere değmeden, bedeninizin sırt tarafı biraz yere eğilmiş bir biçimde duruyorsunuz. Üstelik, bir eliniz belinizde ve saat gecenin 3'ü, he birde bu durum da karşı komşunuzla göz göze geldiniz. Harika değil mi?

İşte benim durumum da aynen böyleydi. Tolga bana şaşkınlıkla bakarken, ben ise şuan dışarda delicesine yağan yağmurda, bu sandalyenin altında ne işim olduğunu nasıl açıklayacağımı düşünmekteydim. Yani hangi akıllı gecenin üçünde üstüne bir hırka dahi almadan çıplak ayaklarıyla verandaya çıkar ki? Acaba uyur gezer taklidi yapmak işe yarar mı? Ah, kendine gel Öykü, yirmi beş yaşına gelmişsin düşündüğün şeye bak! Ölü taklidi yapmak daha mantıklı...

O sırada çok yakınımıza indiği, yankılanan yüksek sesinden belli olan gök gürültüsünü duyduğumda yerimden zıplayarak ayağa kalktım. Bu ses, Tolga'nın da şaşkınlığını üzerinden atmasına yardımcı olmuş olacak ki, bana doğru ilerleyip konuşmaya başladı.

"Ne yapıyorsun sen burada?"

"Kendi verandam da ne yaptığımı sana açıklamam mı gerekiyor?" dedim gayet normal bir tavırla.

O sırada yine bir gök gürültüsü sesiyle yerimde sıçradım.

"Korkuyor musun yoksa?" dedi dudakları alaycı bir gülümsemeyle kıvrılırken, bir yandan da kahvesinden koca bir yudum çekti.

"Hayır, ne alakası var?" dedim kaşlarımı çatarak. "Ordan korkuyor gibi mi gözüküyorum sence?"

"Bu soğukta çıplak ayaklarla, üstüne hırka bile almadan çıktığını düşünürsek, burdan gayette öyle gözüküyor." dedi yine dalga geçer gibi bir ifadeyle. Tamam korkuyordum, hatta bir de üstüne donuyordum ama bunu Tolga'ya belli edemezdim. Zaten geçen sefer ki kedi olayında ölümüne tırsarak rezil olmuştum. Daha da önemlisi, Tolga'ya sinirliydim. En son görüştüğümüzde kapıyı çarpıp gitmesi beni kızdırmıştı. İnsan hiç arkadaşına böyle davranır mıydı?

"Yanlış gözüküyor demek ki. Her neyse, şuan yağmuru izleme keyfimi bölüyorsun o yüzden sana iyi geceler." diyerek sallanan koltuğuma oturarak sallanmaya başladım lakin havanın donduruculuğu benim sallanmamla birlikte iki katına çıkınca ayağımla kendimi durdurdum. Ah pardon, soğuktan buz kesmiş ve az sonra kangren olacak ayağımla...

"Şuan soğuktan titriyorsun farkında mısın? Madem korkmuyorsun git üstüne bir şeyler giyin gel o zaman."

Ters bir bakış atarak, Tolga'ya döndüm. "Kendi işine baksana!"

Tolga ise bitmiş olan kahvesini yere koyarak, ıslanmasına aldırmadan hızlı adımlarla yanıma geldi.

"Seni davet eden kim?" dedim biraz sesimi yükselterek. Yanlış anlamayın, normalde komşularıma oldukça değer veririm ama söz konusu komşum, Tolga olunca işler biraz karışıyor.

Hiç bir şey söylemeden sallanan sandalyede yanıma oturup, elimi tutunca şaşkınlıkla ona baktım.

"Hey, ne yaptığını sanıyorsun sen?"

Düşünceli bir şekilde bana bakarak, "Yanılmamışım, buz gibisin. Kesinlikle üşüyorsun. Yürü, eve giriyoruz." dedi.

"Hayır!"

1.Külkedisinin Zayıflama Hikayesi 2.Gizemli Erkek AvcısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin