31.Bölüm- Sevmiyorsun!

85.3K 4.6K 1.1K
                                    

Bölüm sürprizini, yaptığı yorumun içinde geçiren unbroken96, ezgi1170, SeviMli1Yazar 'ı tebrik ediyorum:)

nblgl, BuseKavaklii, Kevser_Esma, eclif_fb, danceofnote, pengueens, Borekyiyencorek, SevcanDiibyk, barbella_barbara, bnmlyazar adlı kişilere ithafen❤

*

"Çünkü burada mahsur kaldık."

"Ne?! şaka yapıyorsun değil mi?" dedim merakla kapıyı açarak.

Bana kalırsa gördüğüm görüntü imkansızdı! Her taraf bir kaç saat içinde bembeyaz olmuştu. Geldiğimizde yerler ince bir buz tabakası ile kaplıyken şimdi yer ayağımın gömüleceği kadar kar ile dolmuştu ve hala çok şiddetli bir şekilde yağmaya devam ediyordu. Hava artık aydınlandığı içinde her yeri çok rahat bir şekilde görebiliyordum.

Tolga yanıma gelerek, "Maalesef, bu karda arabayı çalıştıramam. Kendim olsa belki cesaret ederdim de, sen varken olmaz. Zaten motorda arıza yapmış gözüküyor." dedi ve rahat bir şekilde içeri geçti.

"Ne demek olmaz? Ben eğer bugün iş yerine gidemezsem, işimden kovulabilirim! Yola çıkmamız gerek."

Hiç oralı olmayarak, elinde ki iki kahveden birini bana uzattı. "Bu gece burada kalacağımız kesin. Yol açılsa bile, araba bozuk. Sana benim pijamalarımdan birini vereyim."

"Ben pijama filan istemiyorum, ben eve gitmek istiyorum!" diye çemkirmeye başladım tabii koltuğa çökerken. Gerçekten yeni işimden olmak istemiyordum.

"Melis'i arayıp gelip beni almasını isteyeceğim." dedim telefonumu elime alırken. "Kahretsin! Şarjım bitmiş!"

Tolga kahvesini masaya koyarak yüzümü ellerinin arasına aldı. "Öykü sakin olur musun? Buraya gelen yollar kardan kapanmıştır bile... Dağın başında olduğumuzu unutma. Biz gidemiyorsak zaten, Melis buraya nasıl gelsin?"

"Doğru..." dedim kaderimi kabullenmeye çalışarak. Kesin olarak işten atılacaktım, sonra ev sahibim beni evden de atacaktı çünkü kirayı ödeyemeyecektim. İşyerim, bu reziiliğimi dergi tüm Türkiye'ye duyuracaktı. Benim için sorumsuz diyeceklerdi! Ayrıca, telefonumun şarjı bittiği için kimse bana ulaşamayacaktı. Eğer şarjım olsaydı, en azından hastayım deme şansım olurdu! Kızgınlıkla Tolga'ya yöneldim.

"Her şey senin yüzünden oldu farkındasın değil mi? Niye buraya geldik ki? Film için mi? Aaa, sürpriz! İstediğimiz filmi evde de izleyebilirdik."

"Senin için önemsiz yani, seni buraya getirmem. Hiç düşündün mü neden seni getirdim diye acaba?" dedi Tolga sinirle montunu giyerken. MONTUNU GİYERKEN? Tolga beni bırakıp nereye gidiyordu ki? Hemde bu soğukta?

"Nereye gidiyorsun?" dedim panikle. Beni Allah'ın dağında tek bırakmazdı değil mi? Bana sinirlenip çekip gidecek, beni de burada tek bırakacak değildi herhalde!

"Arabada ki sorunu halletmeye çalışacağım ve odun getireceğim Külkedisi. Korkmuyorsun herhalde?"

"Yoo!" dedim gayet kendimden emin tavırla. O kalan kahvesinin son yudumunu içerken, çaktırmadan yan gözlerle ona bakıyordum. "Şey, ne kadar sürer?"

Kollarını önünde kavuşturarak, gülümsedi. "Muhtemelen aç kurtlar kapının önünde dolanmaya başlamadan gelirim Öykü'cüğüm."

"A- aç kurtlar mı?"

"Tabii. Gece gelmezsem eğer beni merak etme, gündüz olunca Joe'yu da yanına alarak kaç, canını kurtarmaya bak derim... Çünkü bir söylentiye göre burada bir seri katilde varmış." dedi kapının önünde atkısını bağlarken. Ben ise korkudan oturduğum koltuğa sinmiş bir vaziyetteydim. "Ciddi misin?" dedim gözlerim fal taşı gibi açılırken. Tolga bana doğru eğilerek, kısık sesle; "Laf aramızda ünlü Abant katiliymiş, benden duymuş olma." dedi.

1.Külkedisinin Zayıflama Hikayesi 2.Gizemli Erkek AvcısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin