-5-

126 24 0
                                    

Ralph'in sinirlendiğini hissediyordum ve bakışları donuklaşmıştı. Monica şaşırmış bir halde bize bakıyordu. Belki de en şaşıran kişi ben olsam da ortamı yumuşatması gereken de yine bendim.

Argos'a dönerek " Demek Monica kız kardeşin. " dedim. Argos cevap vermedi.

Monica gözlerini iyice açarak " Argos, siz tanışıyor musunuz? "

"Evet." Ne kadar soğuk biri. Bunu söylerken bile yüzünde hiçbir duygu göremiyordum. Bakışlarımı Ralph'e çevirdiğimde Argos'un aksine sinirlendiğini hissettirecek bir yüz ifadesine sahipti. Sesini biraz yükselterek " Dina, hadi gidelim. Burada kalmaya devam etmemizi gerektirecek bir şey yok. " Bileğimi sıkıca kavradı ve hızlıca sınıf kapısına doğru ilerledik. Tam kapıdan çıkmak üzereyken diğer bileğimde başka birini hissettim. Ralph de durduğunda aynı anda arkamıza döndük. Argos bana bakıyordu. Ralph hala bileğimi tutuyordu ancak Argos bırakmıştı. "Dina, konuşmamız gerek."

Açıkçası Argos'dan inanılmaz derecede korkuyordum. Sanırım bu korkunun etkisiyle Ralph'e biraz yaklaştıktan sonra sesimin korkumu yansıtmamasını umarak "Ne konuşacağız? " dedim.

"Özel şeyler." Yüzünde hala hiçbir duygunun izine rastlamamıştım. Gri gözleri dikkatle bana bakıyordu.

"Özel ne olabilir ki? Dina seni sadece bir kez okulun bodrum katında kötü bir olayda gördü. Üzerinden nerdeyse 3 gün geçti yani neredeyse birbirinizi hiç tanımıyorsunuz." Ralph'in sesi sinirli çıkmıştı.

Argos'un yüzünde ufak bir tebessüm belirdi ama uzun sürmemişti. Kısa süren sessizliğin ardından cevap verdi. "Dina'yı senden çok daha iyi tanıyorum."

Bu sözler Ralph'in daha çok sinirlenmesini sağlamıştı. Yeniden bileğimden tutup beni sınıfıma götürdü. Kendimi küçük bir çocuk gibi hissediyordum. Argos'un bu kadar gizemli konuşmasının yanında neden bu kadar meraksızdı?

RALPH'İN AĞZINDAN

Dina'yı çok fazla tanımıyor olabilirim ama şu an kendime en yakın hissettiğim kişi ve onu kaybedemem. Hem de onu sadece bir kez görmüş ancak çok iyi tanıdığını söyleyen bir yabancı aramıza girmemeli. En yakın arkadaşımı bir kez kaybettikten sonra bunu tekrar yapamam.

Birlikte sınıfına girdikten sonra ona sınıftan çıkmamasını tembihledim. Önce Argos'la konuşup Dina'yı nereden tanıdığını öğrenecek sonra bunu Dina'ya anlatacaktım. Eğer Argos Dina'ya anlatırsa Dina bunu benden saklayabilir çünkü öfkemi kontrol etmekte sorun yaşadığımı düşünüyor. Ona öfkemi kontrol edebildiğimi Argos'la sakin bir şekilde konuşarak kanıtlayacağım.

Yavaşça merdivenleri çıktım ve sınıfına girdim. Argos'un karşısına oturdum ve sakin bir sesle "Dina'yı nereden tanıyorsun?" dedim.

Argos bir anda ciddileşti "Bunu sana neden anlatayım? Dina neden seni ilgilendiriyor?"

Sinirlenmeye başlamıştım. "Anlatmıyor musun? Öyleyse Dina ile hiç konuşamayacaksın."

Argos endişelenmiş görünüyordu. "Peki, sana anlatırım ama Dina'ya sen değil yine ben anlatacağım."

Hafifçe başımı salladım. Anlatmaya başladı "Dina yaklaşık iki yaşındayken bir çocuk esirgeme kurumundan evlatlık edinilmiş. Annesi bunu ona birkaç gün içinde açıklamayı düşünüyor."

Açıkçası böyle bir şey beklemiyordum. "Sen bunları nereden öğrendin?"

Argos ciddi ifadesini kaybetmeye başlamıştı. "Bunu da bırak Dina'ya anlatayım."

Dişlerimi birbirine bastırdım ve düşünmek için kendi sınıfıma gittim. Sınıfa girdiğimde öğretmenimiz hemen arkamdan girmişti. Dersi dinlememiştim. İki gün sonra yani 8 Ocak Dina'nın doğum günü. Acaba annesi, yani üvey annesi gerçekten üvey annesi mi? Üvey annesi olsa neden Dina'ya bu adar önem versin ki?

Çıkışta Dina'nın yanına gittim. Ona anlatmayacaktım çünkü bana inanmazdı ve güvenini kaybederdi. Yanımda olan tek arkadaşımı Argos'un saçma sapan bir yalanı yüzünden kaybedemem.

Aniden Dina'ya döndüm. "Dina Argos'la konuşmalısın. Önemli bir şeyler söyleyebilir. Belki hayatını etkileyecek şeyler. Hatta senin ve çevrendekilerin yaşamını bile etkileyecek şeyler söyleyebilir."

Dina sonunda konuşmamdan memnun olmuş gibi görünüyordu. "Açıkçası ben de Argos'un ne söyleyeceğini çok merak ediyorum. Senin nasıl olup merak etmediğini düşünüyordum. O zaman gidip konuşalım."

Dina kolumdan tutup beni çekiştirmeye başladı. Oysa Argos'u bulamazdık çünkü öğrenciler dağılmıştı. Başımı kaldırıp Dina'nın beni çektiği yöne baktığımda Argos'u gördüm. Bir şey söylemeden yanına gittik.

Argos bizi görünce "Dina beni dinlemeye mi karar verdin?" dedi. Argos'un hareketşeri gerçekten beni sinirlendiriyordu.

Dina hafifçe başını salladı. Argos'la kısa bir süre göz göze geldikten sonra Dina ile uzakta bir yere gittiler.

DİNA'NIN AĞZINDAN

Ralph'in Argos ile konuşmamı istemesine inanamıyorum. Oysa Argos'dan hoşlanmadığını düşünüyordum. Argos'la büyük bir ağacın altına gittik. Yüzü birden ciddileşmişti.

Birkaç saniye yere baktıktan sonra konuşmaya başladı. "Ralph'le uzun süredir arkadaşsınız."

Başımla onayladım. Konuşmasına devam etmesini bekliyordum ancak kelimeleri seçmekte zorlanıyormuş gibiydi.

"Dina, Ralph'le sen iki yaşındayken tanışmıştınız." Bunları söylerken gözlerimin içine bakıyordu. Ben kendimi tutamayıp gülerken ciddi olduğunu belli eden bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu. Konuşmasına devam etti. "Bir çocuk esirgeme yurdunda tanıştınız. Ralph'in ailesi bir trafik kazasında ölmüştü. Seninse oraya nasıl geldiğin bile bilinmiyordu. İlk önce sen evlatlık edinildin. Annen ve baban gerçek annen ve baban değil. Senden kısa bir süre sonra Ralph'i Bay Hope evlatlık edindi. Biliyorum bunlara inanmazsın. Kafanda da birçok soru var. Hepsini cevaplayabilirim. Lütfen sakin ol."

Gerçekten çok şaşırmıştım. Bir yandan normal geliyordu çünkü annem ve babam bana hiçbir zaman yeteri kadar yakın olmamışlardı, ilgilenmemişlerdi. Diğer yandan bunca yıl bana bakmışlardı, mutlaka bir yerde bana bunu belli etmiş olmaları gerekirdi. Şu an benim için en önemli soru Argos'un bunları nasıl bildiğiydi.

Gerçeğin PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin