-13-

67 16 0
                                    

Arkama yaslandıktan sonra ön koltuktaki Ralph'e baktım. Monica ve benden çok daha zor dakikalar geçireceği kesindi. Kar yağışı şiddetini arttırmıştı ve yollar kaygandı. Carlos, Robin ve Jane'in nerede olduklarını bile bilmiyordum. Büyük ihtimalle yollar boştu ve biraz hızlanmak çarpabileceğimiz bir araç olmadığı için tehlikesizdi. Gözlerimi sıkıca kapattıktan sonra Argos gaza basarken lastiklerin çıkardığı sesi dinledim. Bir anda lastiklerin her zaman çıkardığı sesin yerini farklı bir ses aldı. Tekerler boşta çalışıyordu ve biz kayıyorduk. Buzlanmış yolun üzerinde ne olduğunu bile anlamadan araç takla atmaya başladı. Son duyduğum şey Monica'nın ince çığlığıydı.

Sol kolumdaki ağrı nedeniyle zorlanarak kalktım. Bir hastane odasında olmayı düşünmüştüm ancak arabanın içinde sıkışıp kalmıştım. Uzun uğraşlar sonucunda kapımı açıp dışarı çıktığımda kolumdaki yarayı fark ettim. Sadece ufak bir yara ile kurtulduğum için şanslıydım. Etrafıma bakındım ve yerde yatan Ralph'i ve başındaki Argos'u gördüm. Elimden geldiğince hızlı bir şekilde yanlarına gittim. "Argos, Monica nerede? O iyi mi? Peki ya Ralph?" Argos Ralph'in başından kalkıp bana döndü. "Ben Monica'ya bakmaya gidiyorum. Sevgili arkadaşınla ilgilen. Başını çarpmış olabilir." Ralph'in yanına gittiğimde yerde kan damlaları olduğunu gördüm. Ralph'in başını dizlerime aldıktan sonra gözlerini araladı. "İyi misin?" dedim fısıldayarak. Başını salladı. Ralph'i kaldırdıktan sonra Monica ve Argos yanımıza geldi. Yerdeki kan damlalarının Argos'un omzundan geldiğini gördüm. Montunu çıkartıp cam parçaları girmiş olan omzunu elimden geldiği kadar temizledim. Bir bezle üzerini kapattıktan sonra sıkıca bağladım. "Telefon çekmiyor. Diğerlerine ulaşamayacağımız için tek şansımız onların bizi bulmasını beklemek." dedi Monica.

"Eğer bildikleri kestirme yol böyleyse hiç gitmeyiz daha iyi." dedim kızgın bir sesle.

"Herkes iyi mi?" dedi Argos, canının yandığını biliyordum muhtemelen arabadan çıkmak içim omuzuyla camı kırmıştı. Yine de hiçbir şey belli etmiyordu.

Ralph Argos'a cevap verdi. "Hepimiz iyiyiz ama sen değilsin. Omuzundaki cam parçaları derinde olabilir. Buradan yürüyerek kurtulamayız. Ne kadar kalacağımızı da bilmiyoruz." Ralph'in Argos için endişelenmesini garip bulmuştum ama aynı zamanda sevinmiştim de.

Kendimi Monica'nın soğuktan kızarmış yüzüne bakarken buldum. Mavi gözlerindeki parıltı birden söndü. Gözbebekleri büyüdü ve düz saçlarının arasından bir damla kan yere düştü. Ardından damlalar sıklaştı ve beyaz montunun bir kısmı rengini kırmızıya bıraktı. Saçlarının arasından çenesine süzülen bir damla kan yere düşmeden önce 'sadece hayal' diye geçirdim içimden. Titreyen ellerime bakmak için eldivenlerimi çıkardım. Gözlerimi sıkıca kapattıktan sonra ellerimi sıkmaya başladım. Gözlerimi geri açtığımda Monica'nın yüzündeki kanlar artmış hatta yerdeki karları kırmızıya boyamıştı. Bakışlarımı Argos'a çevirdim bu kez. Gri gözleri yerde bir noktaya sabitlenmişti. Omzunda görünen kan damlaları artmaya başladı. Büyük ve derin yara Argos'un boynuna doğru ilerlemeye başladı. Bakışlarımı zorlanarak Ralph'e çevirdim. Yüzünde derin kesikler ve bu kesiklerin arasında hala süzülmekte olan kan damlaları vardı. Yeniden gözlerimi kapatıp yüksek sesle 10'a kadar saymaya başladım. Etrafımdan "Ne oluyor?", "Neden saymaya başladı?", "Dina iyi misin?" gibi sesler yükselse de durmadım ve 10 'a geldiğimde gözlerimi korkarak açtım. Kan damlaları üçünün de neredeyse her yerini kaplamıştı. Bastıkları zemindeki karlar artık kırmızıydı.

Kırmızıyı sevmiyordum. Annemin bileklerinden süzülen kanı anımsadım. Kan kırmızıydı ve ben sadece bu yüzden kırmızıdan nefret ediyordum. Kısa bir süre önce gördüğüm arkadaşlarım bu halde değillerdi. Şimdi gördüklerim ise hayal denemeyecek kadar gerçekti. Yine de üzerine gitmem gerekiyordu. Onların hayal olduğuna emin olmam gerekiyordu. Hastalığımı sadece bu şekilde yenebilirdim değil mi?

Yavaş ve küçük adımlarla Ralph'e doğru giderken içimden bir ses arkamı dönüp kaçmamı söylüyordu. Onlar ölüydü ve ben ne yaparsam yapayım bunu düzeltemiyordum. Gerçek olmasa da onları bu şekilde görmek fazla ürkütücüydü. Elimi Ralph'e doğru uzatırken titremesini engelleyemiyordum. Etrafımdaki üç çift göz her hareketimi dikkatlice takip ediyordu. Yüzündeki derin yaralardan birine dokunduğumda parmaklarımın ucundan bileğime süzülen kırmızı sıvıya odaklandım. "Gerçek değil... Hiçbir şey gerçek değil... Sakin ol..." Kendi kendime konuşurken bir yandan da bunların geçmesi için gözlerimi sıkıca kapatmıştım. Tek duyduğum şey rüzgarın uğultusuydu. Uğultuya odaklandığımda fark edemediğim bir anda parmaklarımdan akan kan gitmişti. Gittiğinden emin olduktan sonra gözlerimi açtım. Kaç dakikadır bu şekilde olduğumun bir önemi yoktu. Şu anda bu kötü hayalden kurtulmuştum.

Ralph'in elini omzumda hissettim. Korkarak yüzüne baktığımda kan damlalarının yerini soğuktan kızarmış bir surata bıraktığını gördüm. Farkında olmadan gülümserken "Artık iyiyim." dedim.

Ralph bakışlarını yere çevirdikten sonra konuşmaya başladı. "Buradan kurtulma ihtimalimiz olduğu gibi kurtulamama ve donarak ölme ihtimalimiz de var. Gerçek aileni bulmak için yola çıkmıştık ama şu durumumuza bak. Araba defalarca takla attı, 3 arkadaşımızın nerede olduğunu bile bilmiyoruz, Argos'un omzunda ne kadar derin olduğu belli olmayan kesikler var ve... Ve senin iyi olduğunu düşünmüyorum. Demin tuhaf davranışları sergileyen Dina ile şimdiki Dina arasında çok fark var. Yüzün beyazladı."

Gülümsemem birden yok olmuştu. Aklıma korkunç cesetler gelmişti bir anda. Düşüncelerimin düzeldiğine emin olduktan sonra yüzüme buruk bir gülümseme yerleştirdim. "Ben demin çok kötü hayaller gördüm. O kadar gerçekçiydi ki, parmaklarımda dolaşan kanı hissettim. Bu görmekten çok daha kötü. Neyse ki şimdi düzeldi. Artık iyiyim."

Ralph gözlerime baktı. Bir süre konuşmadan durduktan sonra "Ne yazık ki bunun son olacağının garantisini veremeyiz. Her an yeni bir hayal görebilirsin. Babamdan öğrendiğime göre şizofreni hastaları gerçekle hayali karıştırma derecesine gelebiliyorlarmış. Hayal olduğunu düşündüğün bir gerçekle veya gerçek olduğunu düşündüğün bir hayalle nasıl başa çıkacaksın? Hastalığını yendiğine emin olduktan sonra aileni bulmalıydın. Öncelik senin sağlıklı olman Dina."

"Ben iyiyim. Gerçekle hayali karıştıracak kadar aptal değilim. Yani ailemi bulabilecek kadar sağlıklıyım. Şimdi lütfen beni rahat bırak."

Ralph kaşlarını çattı. "İyi değilsin. İyi olman için ilaçlarını düzenli kullanman ve bir psikatrist ile görüşmen gerekiyor. Bu hayaller sürekli tekrarlanacak ve sen her birinde acı çekeceksin, korkacaksın. Bunun ne kadar kötü bir şey olduğunu anlayabiliyorum ama sen beni anlamıyorsun hatta anlamaya çalışmıyorsun."

"Belki anlamak istemediğimdendir. Belki gerçekleri görmezsem inandığım şeyler daha mantıklı gelir diyedir. Sen, bunun ne kadar korkunç bir şey olduğunu asla anlayamazsın. Çünkü hayalleri sen görmüyorsun. Onların ne kadar acı verdiğini tahmin edebilirsin belki ama anlayamazsın. Şu an ilk kez beni anlamadığını düşünüyorum." Arkamı döndüm ve Ralph'in yanından uzaklaştım. Gerçekten çok kızgındım ve yanında daha fazla kalmak istememiştim.

Büyük bir taşın arkasına oturdum ve beklemeye başladım. Neyi beklediğimi bilmiyordum. Belki bizi bulmak için gelen Carlos, belki Ralph'den gelecek bir özür belki de Monica'nın inandırıcı olduğunu düşündüğü 'kurtulacağız' hikayeleri. Ama tek gelen şey huzur dolu bir uyku olmuştu.


Gerçeğin PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin