-17-

48 12 0
                                    

Son iki gündür Lisa'nın evine yakın bir otelde kalıyorduk. Hiçbir şey yapmamıştık. Sürekli bir araya gelip konuşuyorduk ancak ne yapmamız gerektiğine bir türlü karar veremiyorduk. Babamla sürekli konuşuyordum ancak o da ne yapmam gerektiğini bilmiyordu.

Lisa babası ile annesi olmadan büyümüştü. Onun söyleyeceği kelimeler gerçek ailemi bulmamı sağlayacak kadar önemliydi belki. Biraz risk almam gerekliydi.Ailemi bulmak için birkaç adım atmak istiyordum. Kimseye haber vermeden hazırlandım ve yaklaşık 15 dakika yürüdükten sonra Lisa'nın evine geldim. Bu kez neler olduğunu öğrenecektim. Kapıyı açıp beni gördüğünce gülen yüzü soldu. Elindeki telefonu kapattıktan sonra kaşlarını çatarak bana döndüğünde bir şey dememe izin vermeden kapıyı kapattı.

Okuduğum romanlarda insanlar üvey kardeşlerini sevmezlerdi. Ancak bir sebepleri olurdu sevmemeleri için. Ben ona zarar vermemiştim ki. Elimi kapıya birkaç kez vurduktan sonra kapının arkasından konuşmaya başladım.

"Sana zarar verecek bir şey yapmadım. Sadece ailemi bulmak istiyorum. Kafamda gerçekten çok fazla soru var ve cevapları bilen biri yok. Uzun süredir seni bulmaya çalışıyorum. Tek istediğim şey bana yardım etmen."

Birkaç kez daha kapıya vurduktan sonra bahçe kapısına doğru yürüdüm. Ailemi nasıl bulabilirdim ki? Benim yüzümden insanlar zarar görüyordu. Kimse bana yardım edemezdi. İçimdeki boşluğun beni yuttuğunu hissediyordum. Çabalarım boşunaydı. Biri beni o boşluktan çıkarmadığı sürece o boşluk tüm benliğimi saracak ve beni yok edecekti.

Kapının açılma sesini duyduğumda ilk önce hayal olabileceğini düşündüm. Arkamı dönüp baktığımda bana doğru gelen Lisa'yı gördüm. "Biraz konuşabilir miyiz?" diyordu bana yaklaşırken. Belki hastalığımdan dolayı bir hayaldi bu. Yine de ben bu hayale inanmak istedim. Lisa'ya doğru yürümeye başladığımda durdu. Beraber içeri geçtiğimizde hayal olmadığından emin olmuştum.

"Nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Söyleyeceklerimin sende uyandıracağı duyguları da çözemiyorum. Sadece, bir şeyleri söylemem gerek. Belki de yaşamının geri kalanını mutlu geçirmeni sağlayacak şeyler..."

Sona doğru sesi kısılmıştı Lisa'nın. Benimse içimde bir heyecan oluşmuştu. "Bana her şeyi anlatır mısın?"

Lisa derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı. "İki kere taşınmak zorunda kaldık. Ailen babamı rahatsız ediyordu." Tepkimi ölçmek ister gibi bana baktığında devam etmesi için gülümsedim. "Annen ve babanı tam olarak hatırlamıyorum, en fazla 5 yaşındaydım. Evimize geliyorlardı, kapıyı kıracak kadar sert bir şekilde çalıyorlardı. Babam genellikle evde olmuyordu. Bakıcıma bağırıyorlardı. Babamla konuştuklarında ben de oradaydım. Annen umudunu kaybetmemişti, seni arıyordu. Bir şekilde babamın seni evlatlık edindiğini öğrenmişler. Annemin nerede olduğunu bilmediğimizden senin yerini de söyleyememiştik." Yutkunduktan sonra içimi saran sevinç dalgası nedeniyle gülümsedim. "Devamı var." dedi Lisa.

Başıma giren ani ağrı, yüzümü buruşturmama neden olurken sol elim istemsizce başıma gitmişti. Bedenimi saran soğukluk beraberinde uğultular getirmişti. Gözlerimi kapatıp derin nefesler alırken, Lisa'nın kısık sesini duyuyordum. Uğultular yerini çığlıklara ve fısıltılara bıraktı. Belirgin bir şekilde yükselen korkutucu ses "Onu dinlemek zorunda değilsin, git buradan." diye fısıldamıştı. Fısıltının sona ermesiyle baş ağrım da kesilmişti. Bu tuhaf olay karşısında şaşırmış olsam da Lisa'nın söyleyecekleri benim için daha önemliydi.

"Devam edebilir misin?" dedim zor çıkan sesimle. Endişelenmiş olsa da anlatmaya devam etti. "Annen ve baban birkaç yıl daha bunu devam ettirdikten sonra..." Yutkundu ve derin bir nefes aldı. "Yani duyduğuma göre onlar bilerek..." Kaşlarını çattıktan sonra şakaklarını ovaladı ve gözlerini birkaç kez kırpıştırdı. Lafı sürekli dolandırmasa olmaz mıydı? Zaten duyduğum ses yeterince korkmamı sağlamıştı. Lisa'nın bu hareketleri sadece beni daha çok heyecanlandırıyordu.

"Kendi evlerini yakmışlar diye duydum." Başımdan aşağı bir titreme gelirken yeniden o sesi duydum. "Onu dinlememeliydin." Bu kez baş ağrısı yoktu. Hafif bir sızı vardı sadece. Çığlıklar yükselirken bedenim ürkütücü bir soğukluğun içine çekildi. Bedenim donarken, ruhum yanıyordu. Ailem benim yüzümden ölmüş olabilirdi. "Ölmüşler mi?" dedim zar zor.

Dudaklarından dökülecek sözcükler belki de duymak isteyeceğim son şeydi. "Maalesef, evet." Gözlerime dolan yaşlarımı geri göndermeyi başarırken, tanımadığım insanların benim için neden bu kadar çok önem ifade ettiğini düşünüyordum. Onları hiç görmemiştim ki. Neden ağlayacaktım onlar için?

"Babam da bu yüzden hep kendini suçladı. Yıllardır bir psikologla görüşüyor ve sakinleştirici haplar alıyor." Biraz durakladıktan sonra bir şey hatırlamak istermiş gibi bakışlarını aşağı çevirdi. "Sanırım bir abin var."

Son cümlesi ile duygularım birbirine karışırken, ne tepki vermem gerektiğini bilmiyordum. Annem, babam benim yüzümden ölmüş olabilirlerdi. Abimi de mi öldürmüşlerdi yangında? Yaşıyorsa beni hatırlar mıydı?

Gözlerimi kapattım. Normalin dışında, bu kez her taraf beyazdı. Üç kişi vardı karşımda. Yüzleri bulanıktı ve kim oldukları anlaşılmıyordu. Etraf grileşirken kaşlarımı çattım. İki kişinin üzerine büyük çarpı işaretleri gelirken, üçüncü kişinin orada olmasıyla, her yerin karanlık olmayacağını fark ettim. Üçüncü kişi orada olduğu sürece gri kalacaktı orası. Belki beyaz bile olabilirdi zamanla. Gerçek ailemden biri vardı ve onu bulabilirdim. Belki birbirimize benziyorduk. Duygu karmaşasından çıkıp, umutla dolarken içim, Lisa verdiğim tepkileri izliyordu. İçten bir gülümseme yayıldı yüzüme.

"Yaşamıyorsa peki?" dedi büyük fısıltı. Fısıltıyı her duyuşumda başımda bir sızı başlıyor ve ardından gelen çığlıklarla yavaşça kayboluyordu. Hasta olduğumun farkındaydım ama bu kadar ürkütücü olmak zorunda mıydı her şey? Hafifçe titrerken Lisa'ya döndüm. "Yaşıyor değil mi?"

Gülümsedikten sonra cevap verdi. "Yaşıyor. Hatta çalıştığı yeri de yazmıştım sanırım. O zaman önemsiz bir şey gibi gelmişti, ama şimdi iyi ki yazmışım diyorum." İçimi kaplayan ani mutluluk dalgasını saç tellerimde bile hissederken, endişeli gözlerle Lisa'nın gelmesini bekledim.

Ailemden geriye sadece bir kişi de kalmış olsa, onu bulacaktım. Bu yola boşuna çıkmamıştım ve uzun zamandır hissetmediğim duyguları hissediyordum şimdi. Mutluluk ve umut. İhtiyacım olan duygulardı bunlar.


Gerçeğin PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin